Yemek Tuzağı

81 26 27
                                    

Sabah olmuştu. Hemen uyandım. Şevval hala tatlı tatlı uyuyordu.

İlk başta uyandırmak istemedim. Ama uyanması gerekiyordu çünkü yola koyulmamız gerekiyordu.

Seslendim ama uyanmadı. Bir az onu sarstım. Ve şöyle dedi:

- Anne ne olur bir az daha uyuyim.

- Ben senin annen değilim! Ablanım. Bu arada eğer annemizi bulmak istiyorsan kalk.

- İyi geceler ablacım.

- Neee?! ŞEVVAL ÇABUK UYAN!!!

- Tamam abla yaa zaten dün akşam uyuyamadım

- Nasıl yaa?

- Hep sesler geliyodu bende sana soruyodum ama sen uyuyordun ben de hiç uyuyamadım. Sırf korktuğum için uyuyamadım.

- Aferim sana. Tabiki de uyuyor olucağım.  Asıl ben senin yüzünden uyuyamadım. Neyse boş ver tartışmanın sırası değil. Hemen yola koyulalım. Nede olsa önümüzde uzun bir yol var.

- Uzun bir yol olduğunu nerden biliyorsun?

- Eee nereye gidiceğimizi bilmiyoruz demi? Onun için uzun bir yolumuz var. Hadi gidelim.

- Ama benim karnım çok acıktı.

- Of şevval off. Napalım? Yola devam etmeliyiz yürü. Merak etme eğer bir şey bulursak yeriz.

- Tamam abla.

Sonunda yola koyulmaya başlamıştık. Çimenlerin üzerinde ileriye doğru dümdüz yürüyorduk.

Şevval işaret parmağı ile bir yeri gösterip sevinçle zıplayarak konuştu.

- Abla one? Bak yemek var. Çok güzel! Hadi yiyelim!

- Hayır! olmaz ya zehirliyse veya o bir tuzaksa. Nasıl olsa buranın nasıl bir yer olduğunu bilmiyoruz.

- Ama abla sen demedin mi eğer bir şey bulursak yeriz diye? Şimdi yemek bizim ayağımıza geldi. Bir şey olmaz güven bana.

Ellerimi beline koydum.

- Şevval biliyorsun demi? Ben sana hiç bir zaman güvenmedim.

- Evet abla biliyorum. Lafın gelişi öyle dedim. Neyse hadi yemeği fazla bekletmeyelim soğmasın daha fazla.

- Şevval ben sana ne dedim? O yemeği yemiycez. Ve ayrıca o yemeğin sıcak olduğunu nerden biliyorsun?

- Bilmiyorum. Ama büyük ihtimalle öyledir. Zaten sanki birazcık yemeğin üstünden buhar çıkıyor. Ve ayrıca evet abla haklısın o yemeği yemiycez.

- Sonunda anlamana sevindim.

- Çünkü ben yiyiycem.

Şevval bir anda aç bir kurt gibi yemeğe doğru koştu onu son anda tuttum. Ama çok fazla güçlüydü.

- Şevval bikerem eğer bir insan açsa güçsüz olur.

- Bırak beni bırak beni!

Onu bırakmam için ellerimi yumrukluyordu.

Ve birden şevval beni yere attı. Yere düştüm. Dirseğim çok acıyordu. Şevval' e baktım.

Yemeğe doğru koşuyordu ve yemeğe dokunur dokunmaz bir ağın içine girdi ve havada kaldı. Birisi tuzak kurmuştu işte.

Şimdi ben Şevval'i nasıl kurtarıcam derken ağacın arkasında siyah bir süliet fark ettim ve ona seslendim.

- Hey orda kim var?!

{Düzenlendi}

...

Kısa MaceraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin