Özel Görev

526 60 6
                                    

Savaş; kimin haklı olduğuna değil, kimin güçsüz olduğuna karar verir.

*-*-*

Güçlü olmalıydı. Her şey onun ince uzun parmaklarının arasındaydı. İngiltere düşebilir, Hitler kazanabilirdi. Ufak bir hatayla her şeyini kaybedebilirdi.

İngiltere'yi, yani abisini ve ailesini koruması gerekiyordu.

Doktor Watson abisinin gelişiyle gittikten sonra Sherlock'un zaten az olan keyfi iyice tükenmişti. Yattığı yataktan hafifçe doğruldu.

"Seni dinliyorum."

"Planı uygulamamızın vakti geldi Sherlock." Mycroft sıkıntıyla elindeki bastona yükünü vererek sağ ayağının üzerinde durdu. Dudakları ince bir çizgi halini almış. Alnı kısılan gözlerinin etkisiyle kırışmıştı.

Sherlock dudaklarını araladı. Ardından geri kapattı. Gözlerini abisinden kaçırıp başka bir yöne baktı. Bir kaç dakika önce çadırın kapısından çıkıp giden doktoru düşününce önce içinden sıcak bir his sonra da sıkıntılı bir iç çekiş yükseldi. Yapmak istemiyordu. Fakat yapmak zorundaydı. Bunu yapmazsa olacakları düşünmek bile istemiyordu ama o Sherlock'tu; tüm olasılıkları düşünürdü.

Güneş batmaya yüz tutmuş, cepheden sesler azalır olmuştu.

Sherlock büyük bir methanetle yattığı yataktan kalktı, üniformasını üzerine giyindi.

Savaşta başarısızlığın tarihi, iki kelimeyle özetlenebilir: Çok gecikmek.

Gizli bir düşmanın can alıcı amacını anlamakta gecikmek; öldürücü tehlikeyi idrak etmekte çok gecikmek; hazırlanmakta çok gecikmek; direniş için mümkün kuvvetlerin hepsini birleştirmekte çok gecikmek; dostlarla ittifak etmekte çok gecikmek.

Sherlock gecikemezdi. Tamda şimdi karşı saldırı için tam zamanıydı. Hesaplamalarını yapmıştı. O savaşın beyiydi. O İngiltere'yi kurtaracak adamdı. 

"Sabaha karşı 3'de yola çıkacağım."

Mycroft sıkıntıyla iç çekti.

"Tek gitmeni istemiyorum. Senin yanına rütbeli bir asker vereceğim."

Sherlock iç çekti. Yanında dikkat dağıtıcı bir adam istemiyordu. O tek çalışırdı. İnsan demek onun için karmaşa ve sıkıntıdan ibaretti.  Abisine arkasını döndü ve düşünmeye başladı. Yanında bir asker istemiyordu. Eli silah tutan bir doktor istiyordu.

"Yanımda götüreceğim kişiyi ben seçeceğim." Tüm vücudunu döndürerek abisiyle yüz yüze geldi. Kaşları çatılmış gözleri kısılmıştı, mükemmel yüzünde bir kaç ufak kırışıklık oluşmuştu. "Bir asker istemiyorum, bir doktor; eli silah tutan bir doktor istiyorum." 


Biliyorum çok kısa yazıyorum, bu yüzden kusura bakmayın. Fakat size söz veriyorum en kısa zamanda oldukça uzun bir bölümle geleceğim. Bu bölümleri hikayeye başlangıç tanıtımları olarak algılarsanız sevinirim. Mutlu kalın sevgilerle... ^^

All of MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin