|| 3.

142 13 1
                                    



Ağlama merasimimden sonra odama geçmiş uyumuştum. Sabah erkenden kalkıp hazırlanmıştım. Şimdi ise BTS'in katılacağı program için hazırlıklar yapılıyordu. Herkes büyük bir telaş içindeydi.

"Yu na, Hoseok'un makyajını bitirdiğin zaman Yoongi ile ilgilen." Dedi Jungkook'un saçını yapan Lee Shin.

Uyuklayan Hoseok'a kısa bir bakış atıp ,yüzündeki makyaja son dokunuşları yaptıktan sonra Yoongi'nin yanına geçtim.

Koltukta uyuklayan Yoongi'nin başında durdum ve uyandırıp uyandırmamak arasında kaldım. Uyandırsam hayatımda ilk defa duyacağım tarzda küfürler keşfede bilmem çok yüksekti. Uyandırmasamda olmazdı.

Derin bir nefes alıp korkarakta olsa birkaç kere nazikçe dürttüm ve "Haydi uyan Yoongi. Yayın başlıyacak." Diye mırıldandım.

Yoongi uykulu bir şekilde ayağa kalkıp nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu. Onun bu tatlı haline güldüm.

"Yayın başlıyacak seni hazırlamadık. Hadi." Dedim ve koltuğun kenarındaki siyah deri ceketi aldım.

"Yicek bir şeyler var mı?" Diye mırıldandı uykulu bir şekilde.

Sanırım ölüyorum. Bir insan. Bir varlık. Bir şahıs. Bir canlı. Nefes alıp veren bir beden. Nasıl hem tatlı olup hep asi olabiliyor. Anlayamıyorum.

Peki sadece bir insanın uykulu sesi vücudumdaki görevi sadece kan pompala olan kalbimi nasıl saate 99 kilometre koşarmışcasına çarptırabiliyor. Anlamdıramıyorum.

Deri ceketi giydirip içindeki gömleği düzeltmeye başladım. "Var sanırım. Bulup getiririm." Diye mırıldandım. Gömleğin ilk iki düğmesini açtım ve biraz inceledim. Yüzümü buruşturup çok fazla açık olduğuna karar verdiğimde sadece ilk düğmeyi açık bıraktım.

Omzunda var olmayan tozları silkeleyip bakışlarımı Yoongi'ye çevirdim. Gülerek bana bakıyordu.

"Ne oldu?"

"Gün geçtikçe daha bir garipleşiyorsun. Tae'nin yanında fazla dolanma." Dedi Yoongi makyaj masasının önündeki koltuğa otururken.

"En azından arada bir yaşam belirtisi gösteriyorum ben." Dedi Tae konuşmamıza atlayarak.

"Değişmiyorum, ben hep böyleyim. Hem Taehyung gayette normal." Dedim ve bizi sırıtarak dinleyen Taehyung'a göz kırpttım.

"Yu Na konuşmayı bırak ve işinin başına dön." Dedi Lee Shin beni dürterek.

"Yakında elinde terlikle beni kovalıycaksın diye korkmuyor değilim." Diye mırıldandım.

Türkçe konuşmam ile herkes bana garip garip bakışlar atmıştı.

"Anladığım şekilde konuş. Sövüyo musun seviyo musun belli değil." Dedi kızgın bir şekilde Lee Shin.

"Bir ara bana bir kaç kelime öğretmelisin." Dedi saçını yaptırırken Jimin.

"Öğretirim." Dedim gülümseyerek.

****

Show'u güzelce bitirip hep birlikte yemek yemeye çıkmıştık. Eğlenceli geçen bir yemekten sonra saat geç olduğu için herkes dağılmıştı. Aslında kendim için olan bir evim vardı. Fakat şirkete biraz uzaktı. Arada sırada orda kalırdım.  Ama  BTS'in ani planları için daha yakında olmak amaçlı yurtta kalıyordum.

Sabah çalan alarmım ile gözlerimi araladım. Hala kendimi uykulu hissediyordum. Ayılmak için lavobaya gidip elimi yüzümü yıkadım.

Üzerimi değiştirip ilk katta bulunan kafeteryaya gittim. Sabahları çok fazla bir şey yiyemiyordum. Bu yüzden yeşil bir elma ve Americano alıp BTS'in pratik odasına doğru gitmeye başladım.

Headliner || MYGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin