7'Ben böyle umutlu tutsak

850 163 186
                                    

Hoseok, Kim Taeyeon'un evindeki bir fotoğrafta takılı kalmıştı. Süs için konulan şöminenin hemen üzerinde altın varaklı köşelere sahip kocaman bir aile tablosuna bakıyordu. Bay Kim en arkada durmuş kocaman gülümsemesiyle çocuklarını iki kolunun altına almıştı. Oldukça gösterişli koltukta genç karısı oturmuş ve kucağında muhtemelen ailenin son ferdi olan minik bebek vardı.

Elbette bu, aşırı loş ışıkların aydınlattığı kocaman salonda ve gürültülü müziğin içinde eski günleri yad etmek için elinize alıp iç çeke çeke baktığınız fotoğraflara benzemiyordu.

Bay Kim, genç bayan Kim, minik Kim veya Kim Taeyeon kesinlikle ilgisini çekmiyordu.

İlgisini fotoğrafta ablasının beline eline saran ve kare biçiminde gülerek diğer elini oldukça pahalı olduğu konusunda Hoseok'un kendi üzerine bahse gireceği kumaş pantolonun cebine koyan gençti. Onu tanıyordu. Onu herkes tanıyordu!

Ancak şu an fotoğrafa bakarken aklında dönüp duran tek düşünce onun ismini hatırlamıyor olduğuydu.

Onu defalarca görmesine rağmen ismini hatırlamıyordu. Mavi kot pantolonun cebine fotoğraftaki genç gibi elini soktu ve olduğu yerde sallanırken ismini hatırlamaya çalıştı.

Hoseok kendisine çarparak geçip giden bedenleri umursamadan yaptığı şeyi bir anda durdurdu ve bu anı başka yerde yaşadığını hissetti. Karşısındaki gence bakması, birilerinin ona çarpması ve buna rağmen gencin gülümsüyor olması. Öyle tanıdık gelmişti ki!

Namjoon'un yanına gelip kolunu omzuna doladığını ve kendisini göğsüne doğru çektikten hemen sonra eline içki şişesini tutuşturduğunu göz ardı ederek fotoğraftaki kişiyi hızla Namjoon'a gösterdi.

Fotoğraf fazla büyüktü ve Namjoon yanlış anlamıştı. Kaşları garipsediğini belli edercesine çatıldı ve, "Seni Taeyeon ile tanıştırma mı istiyorsun?" Diye sordu.

"Hayır," dedi Hoseok. "Şu diğerini, yandaki çocuğu soruyorum. İsmini."

Namjoon gözlerini kısıp fotoğrafa baktı. Ah, görünen o ki genci tanıyan sadece Hoseok'tu. "Kim Taehyung," dedi Namjoon kıkırdayarak. "Bir ara eşcinsel diye dedikodusu çıkmıştı."

Hoseok ona döndü. "Bu seni sinirlendirdi mi?" Diye sordu. Çünkü kendisi biraz sinirlenmiş hissediyordu.

Namjoon omuz silkti. Dudaklarını hadi-ama-sence-umrumda mı- tarzında bükerek, "Hayır, insanların cinsel yönelimleriyle ilgilenmedim hiçbir zaman." Diye itiraf etti.

Hoseok'un cinsel yönelim konusunda kafası oldukça karışıktı. Kızlarda ilgisini çekmiyordu; erkeklerde. Açıkçası hiçbir zaman aşk meşk işlerine elini bulaştırmamıştı. Bu işlerin nasıl işlediğini bilmiyordu.

Ancak akşam üstü onu öpen sesi sahibi gelip duruyordu aklına. Midesi bulanmış ve canı acımıştı. Bu birisine ilgi duymaktan oldukça uzaktaydı öyle değil mi?

Hoseok bunu sormaya çekiniyordu ama Namjoon içtiğinde konuşkandı. Birazcıkta hiçbir şeyi hatırlamayacağından destek alarak, "O da burada mı?" Diye sordu.

Namjoon kafasını iki yana salladı. "Taehyung kaybolalı üç yıl geçmiştir. Denizden ölüsünün çıkmasını bekliyorlar." Dedi kıkırtıyla. Bu çok kırıcıydı ama Namjoon sarhoştu, haliyle önemsemediği Taehyung'a gerçek duygularını belli etmekten çekinmiyordu.

Namjoon yanından ayrıldığından, Hoseok elindeki içkiyle beraber ellerini birleştirdi ve fotoğrafın karşısında eğilip iyi dileklerini Taehyung'a sundu. Ellerini çözdükten sonra ㅡve içkiyi kafasına dikmeden önceㅡ biraz daha fotoğrafa baktı. Sanki Kim Taehyung'u daha dün görmüş gibiydi.

52 hertz | vhopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin