17'Dostlar bir araya geldik, dünü yaşadık bugün

664 147 114
                                    

Jimin'de gelmek istediğinde, Yoongi onu bin bir yalvarmayla pes ettirmeye çalışıyordu. Namjoon koltuğa oturmuştu Hoseok ise en sonunda dayanamayıp koltuğun kolçağına yaslamıştı kendini.

Jimin, Taehyung'u merak ettiğini söylüyordu ve Yoongi'de merak edilecek hiçbir şey olmadığını iddia ediyordu. Jimin gözlerini devirmeden önce, "E, sende gel o zaman." Dedi. Kusur buluyorsa gitmesinde, kendisi de gelmeli diye düşünüyordu muhtemelen.

Fakat Yoongi kesin bir dille karşı çıktı. "Davet edilmediğim bir yere asla gitmem!"

Namjoon'un davet edilip edilmediğini Hoseok bilmiyordu ama kendisinin davet edilmediği bir gerçekti. Taeyeon'un partileri aslında boş olurdu, kişi sayısı olarak değil, boştu yani. Hiçbir şey olmazdı, bazıları havuza atlardı kışın. Bu eğlenceli olurdu çünkü Taeyeon'un eğer-ben-kalıyorsam-herkes-kalmalı gibisinden bir mantığı vardı ve partilerini sınavlardan önce yapmayı severdi.

Hoseok başta bunu anlamamıştı, Namjoon'un sınavdan bir gün önce gitmek istememesine şaşırmıştı çünkü Namjoon'da sınavlara çalışmaktan keyif alan bir tip yoktu ama kendisi de gitmemişti. Namjoon olmadığında, kendini kayıp ve yalnız hissediyordu.

"Bence gitmeyelim." Kafasını Namjoon'un omzuna yaslamadan önce konuştu. Jimin eğer Yoongi ile kavga etmeseydi onları görüp fotoğraflarını çekerdi.

"Ya da biz tek gidelim. Jimin'in geleceği piyasada yoktu zaten."

"Bunu duyarsa seni öldürür biliyorsun değil mi?" Namjoon kıkırdadı.

"Dedikodu mu yapmayın, hadi gidiyoruz." Jimin bir anda flaşı Hoseok'un yüzünden patlattığından eş zamanlı olarak Yoongi gürültüyle odasının kapısını kapatmıştı.

Hoseok fotoğrafının çekildiğini umursamadı. Hoş laf söylese bile Jimin üzerinde hiçbir etkisi olmayacaktı. "Gelmen gerekli mi? Yoongi, çok üzgün."

"Hayır ya, bilerek yapıyor. Kendisi gelmek istemiyor diye benim gitmemi de istemiyor."

Namjoon omuz silkti ve Hoseok'ta başka bir şey söylemedi.

Jimin inatçının tekiydi. Taeyeon'un evinde hiçbir şey olmuyordu ama Yoongi onu arayana kadar gitmeyeceği her halinden belliydi hatta Taeyeon'un tüm akrabalarna kendini sevdirip burada kalırdı.

Namjoon çoktan arkadaşlarının yanına gitmişti ve Hoseok ile Jimin'i yalnız bırakmıştı. Hoseok cephesinde bir sorun yoktu ama Jimin insanları gösterip alay ederken ona katılmak zorundaydı. Haliyle bir zamandan sonra yorucu geliyordu.

"Bak, Taeyeon," dedi.

Elindeki kadehi oynatırken ㅡtek yudum içmemişti, Taeyeon'un evi hala tehlike doluydu.

Bakışlarını kadehten çekti ve büyük kırmızı bir koltuğun arkasında bedenleri görünen ikiliye baktı. İkili demesi yalandı aslında, sadece gence bakıyordu. Ağzına aldığı içkiyi tükürdüğünde insanların ona garip bakıp bakmayacağı aklından geçti ve bu yüzden hepsini yuttu. Çünkü bakarlardı.

Taehyung, temiz ve tertipli görünüyordu ve bu terimin ona ne kadar uyduğuna karar verdi. Gerçi bir kaç pürüz vardı. Saçlarının siyah olması gibi, Jimin'i dürtükledi. "Dün gece beni o öptü." Dedi işaret parmağıyla siyah saçlı genci gösterirken. Jimin bunu kaba bulduğundan onun parmağını tutup indirdi. Oysa ki sabahtandır kendiside işaret ediyordu.

"O kim?" Diye sordu.

Ah, tabii. O Kim Taehyung'u tanımıyordu.

Hoseok sakince, "Taehyung." dediğinde Jimin'de de ağzındaki püskürtme isteği oluşmuş olmalıydı hemen yutkundu.

52 hertz | vhopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin