5. Bölüm

983 44 0
                                    

" İşiniz bittiyse Bayan Swan'i ödünç alabilir miyim?"

Bella kocaman gözleriyle Edward'a bakarken arkasındaki kapı açılmış, Alexander içeri girip bir kolunu beline dolamıştı. Az önce ne olduğunu anlamak ister gibi gözlerini kısan Rosine aniden rahatlamışa benzedi. Bella Edward'ın yüzüne bakıyor ama hissettiğine, ne düşündüğüne dair en ufak bir ize rastlayamıyordu. Dudakları aralandı, bir şeyler söylemek ister gibiydi, sonra kapandı.

"Bella?"

Alexander sabırsızca kendisine bakarak gülümsedi. Bella parmaklarıyla boynundaki kolyenin ucunu, yoncayı sardı. Edward'ın gözleri kısa bir an kolyeye sabitlendikten sonra kapandı.

"Tuhaf bir gün geçiriyorum. Dinlensem iyi olacak."

diye mırıldandı kısık bir sesle. Rosine anlayışla sevgilisinin üzerini örterken Bella, Alexander'ın kendisini odadan çıkarmasına izin verdi.

"Bu gece nöbete kalacağım."

dedi aniden. Alexander kaşlarını kaldırdı. Bella son bir haftada hiç olmadığı kadar uzak kalmıştı hastaneden. Alexander'ın onun bu kararına şaşırması normaldi. Gerçi nöbet listesine göre sıra Bella'da olmayabilirdi ama umurunda değildi. Alexander evine gittiğinde Edward'ın odasına gidecekti. Tek umudu Rosine'in uyuyakalmasıydı. Ya da bir şekilde onu odadan çıkaracaktı.

23:48

Bella farklı bir elbise giymiş ve hafifçe makyaj yapmıştı. Saçları iri dalgalarla omuzlarına dökülüyordu. Alexander bu gece de onun evinde kalacaktı, Bella son günlerde yakınlaştıkları için buna karşı çıkamıyordu tabi ama süslendiğini görünce şüpheyle üzerine yapışan bakışlardan hiç hoşlanmamıştı.

Genç kadın arabasını hastane otoparkına parketti, neredeyse mekanik hareketlerle Edward'ın odasına çıktı. Kolunun altına sıkıştırdığı bir kaç test sonucunun -hepsi de başkalarına ait olan- kenarlarını kıvırıp duruyordu. Eğer zor durumda kalırsa inceliyormuş gibi yapmak için getirmişti bu test sonuçlarını. Hepsi Alexander'ın hastalarına aitti ve Alexander eğer bunları aldığını görseydi şüpheci bakışlar atmaktan fazlasını yapardı.

Kapının önüne geldiğinde başını yere eğdi, derin bir nefes aldı ve saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırdı. Kapının tokmağını çeviren sağ eli titriyordu.

Topukları zeminde tıkırdamasın diye neredeyse parmak uçlarında içeriye girdi. Odanın ışığı kapalıydı; yalnız sırtı hala korkuluğa dayalı, dik bir şekilde yatakta oturan Edward'ın başucunda bir lamba yanıyordu. Biraz daha ilerleyince Rosine'nin köşedeki duvarın önünde duran iki kişilik kanepede uyuduğunu gördü. Bu konuda şanslı olabilirdi ama Edward'da uyuyordu işte.

Belki de bu herkesin iyiliği içindi. Hatta bir işaretti. Durumun basit bir açıklaması vardı; kaza yüzünden hafıza problemleri yaşamıştı ve hafızasını tetikleyen güçlü bir simge -kolye- görünce onun kim olduğunu hatırlamıştı... Edward uyanık olsa ne yapacaktı sanki? Ne söyleyecekti? Hayal kırıklığı ve öfkeyle dolarak, gerisin geriye kapıya döndü.

"Bella?"

Saç diplerinden ayak parmaklarına kadar elektrik verilmiş gibi hissederek bir heykel gibi dondu. Ses çıkarmadan gitse şüphe çekerdi, hayır, sadece kontrole geldiğini söyleyip uzatmadan odadan çıkmalıydı. Derin bir nefesten sonra döndü. Edward'ın gözleri aralanmıştı, dudaklarında ince bir tebessüm vardı ve eli yatağın kenarında Bella'nın elini tutmak istercesine ona doğru uzanmıştı.

"Buyrun Bay Cullen?"

Evet, işte böyle. Sen onun sadece doktorusun. Pekala, teknik olaran ondan sorumlu olan doktor sen değilsin ama... Gözlerini kırpıştırarak Edward'ın yüzündeki tebessümün solmasını izledi. Yatağın kenarındaki eli yanına düştü.

Just Love [düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin