7. Özel Bölüm

1K 26 7
                                    

Bella Alexander'ın kollarından usulca sıyrılıp yataktan kalktı. Komidinin çekmecelerini bir süre eşeledikten sonra kendisine üç beden büyük gelen tişörtü çekip çıkardı, üzerine geçirdi ve kahve yapmak için mutfağa yöneldi. Salondan geçtiği sıradaysa gözü aynaya takıldı; giydiği tişört Columbia Üniversitesi'nin logosuyla süslenmişti. Edward ile birlikte okula kaydoldukları gün almışlardı. Ama bu tişört kendininki değildi.. Ve Bella tişörtün nasıl onda kaldığını çok iyi hatırlıyordu.

7 Sene Önce

Bella tam 7 haftadır regl olmamıştı. Belli bir yaşı geçmiş her kadının aklına gelecek ilk ihtimal onunkine de gelmişti. Ne var ki, eczaneye gidip bir test almaktan ölesiye korkuyordu çünkü sonuç pozitifse buna katlanamazdı. Lise hayatı boyunca sıkı çalışıp sosyal hayatından ödün vererek Columbia'da Tıp kazanmayı başarmıştı; şimdi olmazdı. Edward'ı delicesine seviyordu, Onun çocuğuna sahip olmak en büyük hayaliydi ama yerinde ve zamanında.

Cebinde titreyen telefonu çıkarıp ekranda yanıp sönen isme baktı; yüzünde hüzünlü bir gülücük oluştu ve "cevapla" tuşuna bastı.

"Hazır mısın güzelim?"

Edward'ın lisede kendini kabadayı zanneden tayfayı taklit eden hali Bella'yı her zaman güldürürdü çünkü Edward'ın kabadayı ya da sert olmakla uzaktan yakından alakası yoktu, olamazdı. Onu çocukluğundan beri tanıyordu. Ona çocukluğundan beri aşıktı.

"Sayılır."

diye mırıldandı Bella yaklaşık beş dakikadır önünde dikildiği eczanenin camından içeri bakarak. Kasadaki önlüklü bayan kızdan şüphelenmeye başlamışa benziyordu. Yağan kar beresinin tepesinde ve paltosunun omuzlarında minik yığınlar oluşturmuştu; bembeyaz teni yüzünden kızaran burnu oldukça komik görünüyordu. En azından Bella'ya göre. Edward o ne zaman üşüse minik bir palyaço gibi göründüğünü söyleyip kızaran burnunu öperdi.

"Sayılır mı? Tanrım! Desene, daha üç saatin var. Seni almaya gelmemi ister misin?"

Bella derin bir nefes aldı. Edward'ın Rosine denen arkadaşı bir yılbaşı partisi veriyordu ve Edward tanışmalarını istiyordu. Sevgilisine o partiye gideceğine söz vermişti ama herkes deli gibi şampanya ve bira tüketirken onlara elini sürmezse en azından Edward'ın şüpheleneceği kesindi. Üstelik midesi sürekli olarak bulanıyordu; bunun psikolojik mi yoksa fizyolojik mi olduğu bilmese de son derece rahatsız ediciydi.

"Hayır. Beni bekle, oraya geliyorum."

Edward'ın cevap vermesine izin vermeden telefonu kapatıp cebine attı. Olduğu yerde yan dönüp eczane camındaki yansımasına baktı; elini karnına koyup bir kaç ay sonraki halini düşündü. Gözleri anında kızardı ve yaşla doldu. Kendini daha fazla izlemeye danayamadığında hızlı adımlarla yürümeye başladı...

"Hey, ne oldu? Yoksa parti öncesi şöyle hızlı bir tur mu istiyorsun?"

Edward manalı bir şekilde sırıtırken Bella ağlamamak için elinden geleni yapıyordu. Sevgilisinin elini tuttu ve onu odasına kadar arkasından sürükledi.

"Vaay, tam da böyle tahmin etmiştim."

Hala yüzünü görmeyen Edward'ın sesi oldukça neşeli çıkıyordu. Bella yüzünü ona döndüğünde ise gözleri kocaman açıldı ve genç kadının yüzünü ellerinin arasına aldı.

"Bella, neyin var?!"

Kelimeleri nasıl sıralayacağını bir türlü kestiremeyen Bella ışığı kapattı, Edward'ın çift kişilik yatağının başucundaki abajuru yaktı ve yatağın üzerinde bağdaş kurdu. Edward'da binlerce soru sorarak yanına oturdu.

Just Love [düzenleniyor]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin