Düşüncelerini bir kenara bırakıp yorgun kalbine seslendin. Onu ne kadar sevdiğini hissettin. Ondan ayrı kaldığın her an onun için dualar okudun..ve onun yanında olduğun zamanlar, aşkının yorgun kalbine açtığı çiçekler misali kalbinden kocaman bir yük kalkıyordu. Bu yük içindeki şüphenin, asılsız korkuların nedeniyle seni sürekli aşağı çekiyordu. Başını yastığa yasladığn sırada yer çekimine çekiliveriyor,
kalbin sana kalkmanı, şüphe uyandırıcı düşüncelerin ise kalkamayacağını haykırıyordu. Her seferinde taş yatağına çivileniyor, bu kabusun ne zaman sona ericeğini sorguluyordun. Günler senin için ne kadar yavaş, ne kadar da bir kabus gibi geçiyorsa da Jongin için bunlara katlanmak, bunların en kötü zamanlardan hallice olduğunu unutmamak seni hayatına bağlayan bir kaç şeydi. En önemlisi ise Jongin ile geçirdiğin anılarındı.
Jongin sana bir yurtdışı tatiline gitmeyi önerdi...Duyar duymaz kabul etmiştin.Japonya'ya vardığınızda saat gece 12'yi vurmuştu. Jongin'le el ele tutuşup hotelin yolunu tuttunuz. Deniz manzaralı odayı iki haftalığına tutmuştunuz, Jongin'le köşe bucak güzel anılarınızı geçireceğiniz uzun bir tatil olmasını umuyordun. Jongin çok heyecanlı görünüyordu, Japonya'ya ilk gelişi olduğu için mutluluğu içine sığmıyordu, hele tek aşkı ile geçireceği geceleri düşündükçe istemsizce göz bebekleri büyüyordu. Jongin'i eşyalarını bırakır bırakmaz yatağa atıp üstüne atkadın. Güzel biçimlendirilmiş saçlarını bir o yana bir bu yana atarak yatakta dönüp duruyordunuz. Karamela dudaklarını emerek yanaklarını okşadın. Jongin ellerini vücudunda gezdirerek iyice sıkışmana neden oluyordu. Fazla zaman geçirmeden uyumaya koyuldunuz, yarın uzun bir gün olacaktı.
Sabah kalkar kalkmaz Sukiji tapınağına yolunuzu tuttunuz. Kahvaltıyı tapınak sakinleri ile birlikte yiyecek, ardından Tokyo Tower ve Tokyo Center'da tarihi bölgeleri gezecektiniz.
Karanlık mavi denizleri boğunca, Jongin ile Taipei adlı bir restoranda, ılık bir hava eşliğinde akşam yemeği yediniz...
İlk gününüzün sonunda bile birbirinize hasret, yakamoz ışığı altında bir kaçamak aramıştınız. Günün yorgunluğunu bir kenara bırakıp, aşırı hayaller dünyasında kendinize bir yer ayırdınız.
Aşk ve zevk dolu bir hafta geçirdikten sonra aklınızda hiçbir soruya yer kalmamıştı...Ne birbirinize karşı, ne de normal yaşantınıza... Yalnız aşk, yalnız aşk...
Bir gece Jongin'in kucağında bulmuştun kendini. O güzel gözlerini süzmeye hasret kalmıştın keza bu müthiş tatilde bir tek Jongin'in gözlerini ve dudaklarını izlemiştin... Nerede olursanız olun onun gözleri sana aşk ile bakıyor, kalbini tekrar ve tekrar ona takdim etmene, öpüşmek için kullanılan o dudakları taçlandırıyordun.
Saso-ji tapınağında konaklarken ansızın bir kalp sancısı ile kıvranmaya başladın. Jongin'in adını haykırıyordun. Apar topar hastaneye kaldırıldın... Doktor, iki saatlik nöbetin sonunda psikolojik nedenlerden ötürü kalbinde büyük bir yük olduğunu, daha fazla onu taşımaya devam edersen çarpıntılara yol açabileceğini söyledi. Elbette Jongin bu kadar güzel bir tatilin ardından kalbindeki yükün nedenini merak etti. Sense nedeninin eski depresyonunun kalıntıları olduğunu belirttin. Jongin'in içi bir nebze olsun rahatlamışsa da bir çözüm yolununun zamanla bulunacağını öğrendiğinde tüm önlemlerin alınması için bizzat kendisi uğraşacağını, senin için her şeyi feda edebileceğini söyledi.
Aşkınız ölümden uzun sürecek, hayat bir kapı misali kapattığınız bir başka hayale açılacaktı... Bu bir son olmayacaktı, hüzünlü bir hayal ve bir hayalkırıklığı ile sonsuza dek Jongin'in kalbinde filizlenecekti...
Ertesi sabah hastane odanda ölü bulundun. Nedeni biricik aşkın, tüm gücünün ve zayıflığının biricik sebebi Jongin'di...SON
Gençler hikaye bitti...
Umarım beğenmişsinizdir, benim için çok özel bir hikaye o yüzden yorumlarınız önemli...
Kucaklar kucaklar^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kim Jongin: Bir aşk hikayesi
RomanceMerhaba gençlik Bu sefer Jongin-smut ile sizi karşılamaktayım... Uzun bir hikaye olacak...sabrınız için şimdiden teşekkürler... Umarım beğenirsiniz^^