Sweet Girl

567 18 5
                                    

   Bu lise tamda tahmin ettiğim gibi bir yer. Bir havalı kızlar grubu, bir erkek futbol takımı, bir amigo kızlar çetesi ve diğer tarafta da dışlanmışlar. Benim hangi gruba dahil olduğum fazlasıyla belli. Tabi ki okulun ilk günü yapmam gerektiğine inandığım şekilde tek başıma bir masaya oturdum. Evet, gerçekten de okul kafeteryalarından nefret ediyorum. Özellikle bu okulun kafeteryası fazla boğucu ve fazla kalabalık.

   Yaklaşık on beş yirmi dakika civarı yalnız başıma oturduktan sonra, giydikleri üniformanın arkasında kocaman bir etikete benzeyen "Amigo Kız" yazısından da anlayabileceğim üzere amigo kızlar grubundan iki kişi yanıma oturdu. Muhtemelen amaçları benimle konuşmak değildi. Uzun sarı saçları ve kırmızı ruj sürdüğü dudaklarıyla fahişeye benzeyen kız saçlarımla oynamaya başladı. Yanında ki asık suratlı kıza;

"Aslına bakarsan saçları çok yumuşakmış."

Ne olduğunu daha anlamadan kafamdan aşağıya bir şişe buzlu kolanın boşaldığını hissettim. Asık suratlı kız;

"O zaman saçlarına yazık olacak."

Kahkaha atıp masadan kalktılar.

   Yaklaşık yarım saat okulun küçük lavabolarında saçımda ki yapışkan sıvıyı temizlemekle uğraştım. Tek şansım bu süre içinde tuvalete herhangi birinin gelmemiş olmasıydı. Şu ana kadar. İçeriye benim boylarımda ama sanki gizleniyor ya da birilerinden kaçıyor gibi giyinmiş bir kız girdi. Elime peçete tutuşturup;

"Belki ihtiyacın olur sana yaptılarını gördüm. "

"Saol."

Kızı tanımıyordum ama muhtemelen kibar biridir. Ayrıca şirin bir kıza benziyordu. Tokalaşmak için elimi uzattım;

"Ben Elloise Austen."

"Willow Ford. Bu okulda uzun süre sonra biriyle konuşuyorum. Gerçekten berbat bir yer iyi bir şeyler söylemek isterdim ama iki hafta sonra bu okula geldiğine pişman olacaksın. "

Benim şimdiden pişman olduğumu bilmiyordu.

   Gerçekten eve gelip uzanmak çok iyi gelmişti. Yeterince uzun ve sıkıcı bir gündü. Tabi ki anneme okulun ve okulda ki insanların çok iyi ve arkadaş canlısı olduklarını söyledim. Onun içinin rahat olması gerekliydi. Benim içim hiç bir zaman rahat olmayacaktı. İki saattir uyuyamamam da bunun bir kanıtı. Uyuduğumda kabus görmekten o kadar çok korkmaya başladım ki artık uyuyamıyorum. İnternetten yaptığım araştırmalara göre gördüğüm vampir ve ruh içerikli rüyalar bir kehanet olabilirmiş. Ya da sadece bilinç altımın bir oyunu. İki yıldır doğa üstü yaratıklarla uğraşmamın bana kazandırdığı şey sadece çeviklik ve bazı dövüş hareketleri. Hiç bir şekilde cesaret değil.

   Aşağıdan gelen bir çığlıkla aniden uyandım. Gördüğüm kabus sanki bu çığlıkla beraber gerçek hayatım gibi hissettirmişti. Koşarak merdivenlerden indiğimde annemi yerde oturup ağlarken gördüm ve kanlar içinde yerde yatana babamı. İnanamıyordum. Babamın cansız bedeni salonumuzun ortasındaydı. Bir an bunun gerçek olup olmadığına inanamadım. Çünkü bu tamda gördüğüm kabusun aynasıydı...

HunterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin