Çığlık atınca herkes yanıma geldi. Kook oppa beni sarsarak
- hey Jessi!! Kim burda ?! Jessi cevap ver!! Diyip omuzlarımdan tekrar sarstı. O sırada çalı tekrar sallandı. Elim titriyor titriye çalıyı gösterdim. Hepsine
- hemen içeri geçin o burda !!! Hadi lütfennnn! Diyip ittirdim. Kızlar çok korkmuştu. Bende öyle. Zorla olsada içeri sokup kapıyı kapatıp kilitledim. Ellerim titriyordu. Bir anda titireyen ellerimi tuttu Kook oppa.
- o mu burda ?!bana cevap ver!! Jessi bişey söyle !!! Jessi lütfen !! Sıkıyım şunun ümügünü!!
- beeeni aradı. Nerdesin diye sorunca çalı oynadı . Oppa artık kızlarında tanıyor. Diyip ağlamaya başladım Sonra
- hepsi benim yüzümden ya size ya da onlara bir şey yaparsa?! Diyince bana sarıldı. Sonra
- biz buradayken hiç biriniz kılına dahi dokunamaz. Diyip daha sıkı sarıldı. Bir anda Aliee bağırmaya başladı
- ya ne oluyo?! Biriniz bizide bilgilendirse diyorum! Ha! . V oppa
- kıza bağırmayı kes! Dışarı çık ben anlatıcam. Diyip kolundan tutup çıkardı. Sonra fark ettimki kook oppanın üstünde tişört Yok. Utancımdan yerin dibine girdim. Sonra imalı bir şekilde öksürdüm. Öyle sıkı sarılıyorduki kollarının arasında kıpırdıyamadım. Sonra bir anda kollarını açınca yere düştüm. Popom cidden acımıştı. Ona kötü bir bakış attım. Elleriyle üstünü kapatıp yukarı koştu. Yerden kalktım. Ah popom ! O sırada Aliee ile V oppa içeri girdi. Aliee
- şey... sana bağırdığım için özür dilerim. Jimin oppa
- neyse bu konuyu unutup kahvaltı etsek. Derken karnı gurulduyordu. Bu hali komiğime gitti. Sonra Suzy
- tamam. Hadi gelin kızlar. Yarım saate hazırlarız. Diyip mutfağa gitti. Bizde arkasından gittik. Bana
- senin güzel yemek yaptığına eminim. Krep yapalım mı?
- olur. Malzemeleri çıkar ben yaparım. Siz sofrayı hazırlayın. Diyince onayladılar. Krepi yapmaya başladım. O sırada onlar masayı hazırladılar. Aliee
- ben yiyemiycem sanırım. Diyince Suzy
- o niyeymiş?
- şey benim 3 kilo daha vermem lazımmış.
- yuhhhh!! Kızım zaten 50 kilosun.
- ee sen 47 kilosun
- olabilir senin boyun benden uzun.
- kızlar tartışmayın ! Diyince bana baktılar ellerine krep tutuşturup
- bunları sofraya koyun. Ben digerlerini çağırıyorum. Diyip salona gittim. Jin oppa
- hazır mı?!
- evet hazır oppa. Diyince resmen kıtlıktan çıkmışçasına koştular. Islak kıyafetlerinden kurtulmuşlardı. Hepimiz sofraya oturduk. Aliee dışında. V oppa
- sen niye oturmuyorsun?
- ben diyetteyim.
- ne diyeti? Zaten gereğinden fazlasıyla zayıfsın.
- 3 kilo daha vermem lazım. Afiyet olsun diyip gitti. O yemediği için pek iştahım kalmadı. Az bir şey yiyip kalktım. Evden çıkıp kendi evime gittim. Koşa koşa gittim. Kapıyı kapatım kapatmadıgımı iki kez kontrol edip. Evi dolaşmaya başladım. Evin her bir köşesinde ayrı bir anı vardı. Yukarı annemlerin odasına girdim. Kapıyı açtığımda etrafı mükemmel bir koku sardı. İstemsizce gözümden bir yaş süzüldü. Sonra gözyaşlarımı serbest bıraktım. Annemin makyaj masasına geldigimde annemin tektaşı vardı. Boynumdaki kolyenin ucundaki süsü çıkarıp annemin yüzügünü taktım. Ağlamamam daha da çoğaldı. Annemin bale kıyafetlerini görünce tamamen parçalanmış bir seramik gibi hissediyordum. Sol tarafıma resmen bir öküz oturmuş gibiydim. Onlara olan özlemim daha da artmıştı. Canım çok yanıyordu. Dolaptan babamın tişörtlerinden birini alıp yastığa geçirdim. Sonra yastığa sarıldım. Bu canımı çok yakmıştı. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum.
- çok yoruldummm!!! Ben sadece uyumak istiyorum. Omzunda duran bir el olsun çok isterdim. Hayatın tüm zorluklarıyla tek başıma mücadele etmekten çok yoruldum!!!!!! Artık bağıra bağıra ağlıyordum. Daha doğrusu içimdeki okyanusu boşaltmaya çalışıyorumdum. Susumuşluklarımdan oluşan okyanusu boşaltmaya çalışıyordum. Ama hiç etki etmiyor yaram eskisi gibi kanamaya devam ediyordu. Bana bir teyzenin söylediği laf aklıma gelmişti " kızım senin yaran kalbinde. Eğer yaran kanamayı durdurursa işte o zaman ölmüş olursun. Yani anlıyacagın senin yaran geçmez sen ona alışacaksın "
- alışamadım!! Alışamıyorum!! Yaram daha da büyüyor!! Daha çok kanıyor!! Yatağa yattım. Ağlamaktan başım ağrımıştı. Gözlerim istemsizce kapandı.
Saat öğlen 3
Uyandığımda saat üç olmuştu bile. Aynaya baktığımda şişen gözlerim solmuş tenim ve kıZaran dudaklarım dışında pek bir şey görmüyordum. Dağılan saçlarımı topladım. Terlemiştim. Bu yüzden babamın tişörtlerinden giydim. Aşağı indim. Mutfağa gittim. Başım hala ağrıyordu. Bir bardak su içtim. O sırada kook Oppa geldi
- ne oldu? İyimisin? Odaya girdiğimde uyuordun.
- ah iyiyim biraz başım ağrıyor. İlaç alırsam geçer.
- o zaman hemen bi ilaç al. Ya da dur ben kızlara soruyum. Ağır kesici varmı diye yoksa ben alıp gelirim.
- tamam oppa. Burda bekliyorum. Diyince koşarak gitti. 2 -3 dk sonra elinde ağrı kesici ile geldi. Bana uzattı. Sonra bir bardak su uzattı. Ona gülümseyip içtim. Tezgaha yaslanıp konuşmaya başladı.
- eve ben digerlerinden önce geldim. Ağlıyordun. Rahatsız etmek istemedim. Ama bence ağlama gerek Yok. Çünkü seninle gurur duyduklarına eminim
- benimle niye gurur duysunlarki? Sonuçta hiç bir şey yapmadım
- ilki çok güzel bir kızları oldukları için gururludurlar. İkincisi çok cesur bir kızları oldukları için gurur duyalar ve bunun gibi bir sürü şey. Ama tek bilmen gereken şey onlar seninle gurur duyuyor ve ne zaman yalnız hisseder veyatta sarılmak istediğin bir zamanda ben hep burdayım. Diyip kollarını kocaman açtı. Bende beline sarıldım. Kafamı göğsüne yasladım. Kollarında huzuru buldum resmen. Sonra birden
- neden o şerefsizle sevgili oldun. Diyince kollarından ayrılıp tam karşısına geçtim. Sonra
- belki yorulmuşumdur. İlk gördüğümü evim sanıp uyumak istemişimdir.
- neyse boşver hadi digerlerinin yanına gidelim. Salona gittik. Koltuğa oturduk. Herkes bize garip garip bakıyordu. Aliee be Suzy aynı anda
- siz sevgilisiniz de bizemi söylemiyorsunuz? Mutfakta sizi sarılırken gördük. ! Bağırdıkları için korktum. Sonra
- ayh yok öyle bir şey olmazda. Diyince kook oppa
- niye olmazmış?! Bal gibide olur yani! Hıh!
- yani öyle şeyetmemiştim.
- neyse sus konuştukça batıyorsun Jessi.
- emriniz başım üstüne susarım. Diyip kollarımı önde birleştirdim. Ay cidden bazen onu öldürmek istiyorum. ( yazar çarpıldı) beni çok gıcık ediyor. Uff! Sonra Suzy
- şey Jessi sen ilk içkini içtinmi?
- yooo peki ya siz?
- bizde içmedik. O zaaaaman bu akşam içiyoruz. Diyince suga oppa alaylı bir gülüşten sonra
- ne yani hiç içmediniz mi? Ah bebeler!
- yha sen kime bebe diyon lan?! Dedi Aliee V
- düzgün konuş ve hyung sende hayatında sanki her gün içiyon ha!
- bağırma bana ben senden büyüğüm hemde bu gece bara gidelim. Hepimiz
- OLUR!!!!!!!!!
Merhaba arkadaşlar biraz kısa oldu ama olsundu. Hepiniz çok seviyorum. Kitabımız 430 un üstünde okundu. Kendimle gurur duyuyorum. ( sanırsın Nobel ödülü kazandı) neyse bb. 💕😘❤️💋