2 gün sonra
Koreye naklim yapılmıştı. Her hafta burada tedavi görücektim. Hastaneden taburcu olmam için işlemleri yapmaya gitmişti bts. Kızlar da burdaydı. Ailelerinden zor da olsa durumu anlatıp koreye gelmeleri için izin aldık. İlk günü göre daha iyiydim. Ama sadece ilk güne göre. Odanın kapısı açıldığında elinde tekerlekli sandalye ile kook oppa geldi. Gene bütün moralim altüst olmuştu. O sandalyeye bağlı kalıp uzun bir süre onunla yaşıyacaktım. Sandalye ile yanıma geldi. Yüzüme bakamıyordu. Sandalye ile uzun süre bakıştıktan sonra yataktan kalkmak adına hareketlendim. Hareketlenince kook opa beni kucağına alıp sandalyeye oturtup önüme geçip eğildi. Yüzüne tatlı bir gülümseme kondurup saçlarımı düzeltti. Sonra yanındaki çantadan ayyakabılarımı çıkarttı. Ayağıma geçirip bağladı bana
- çok sıkmadım dimi?
- hissetmiyorum oppa. Diyince yüzü düştü. Derin nir nefes alıp ayağa kalktı. Maskesini takıp sandalyeyi itmeye başladı. Odadan çıktığımızda sanki herkes bana bakıyormuş gibi hissettim. Bu yüzden kafamı hafiften çevirip ona durmasını söyledim.
- oppa fazladan yanında maske var mı?
- neden sordun?
- utanıyorum. Sanki herkes bana bakıyor ve ezikleyormuş gibime geliyor.
- bunda utunalıcak bir şey yok jessi!Biraz sert söyleyip tekrar arabayı sürmeye başladı. Ben kötü bir şey demedimki. Niye böyle yapıyor. Tamam diyip verebilirdi. Onun yaptıgı en küçük hareket beni kırıyordu. Ama o farkında degildi. Elimi biri tutuyordu. Kafamı kaldırdığımda eun jang elimi tutup bana gülümseyerek yürüyordu. Bakışlarımı tekrar yere çevirdim. Çıkışa geldigimizde iki araba bizi bekliyordu. İlk başta bütün bts bi arabaya diğer arabayada biz kızlar bindik. Oturmama kızlar yardım etmişti. Sürekli yardıma muhtaç biri olucaktım. Cam kenarındaydım. Suzy dönüp
- telefonum nerde biliyormusun?
- ah evet! bende çantamdaydı. Bir dk bekle. Diyip çantasını karıştırmaya başladı. Sonra elinde telefonum be kulaklığım belirdi. Elinden alıp kulaklıklarımı taktım. Rastgele hüznülü bir şarkı açıp cama döndüm. Çok yorgunum. Öyle böyle degil. Kaldıramıyordum. Önceden yaşadıklarım. Şimdi bir de bu. Hayatımda iyi olan şeyler o kadar az ki. Kötülüklerin altında eziliyorlar. Çaresizdim. Benim minik serçe kalbim artık kaldıramıyordu. Herkes beni güçlü biri olarak biri olarak bilir. Ama ben aslan görünümün altında minik bir serçe kalbi taşıyorum. Tükendim. Bittim. Yapamıyorum. Derken gözümden bir damla yaş süzüldü. Ve sonra cama bir yagmur tanesi vurdu. Ve ardından bir tane daha. Hıh. Gökyüzü bile benim bu halime dayanamadı. Çok acınalısı bir zavvallı idim. Ve agalamama daha da artmıştı. Titrek bir nefes verdim dışarıya. Beni tanıyan biri bir nefesimden bile anlıya bilirdi. Şuan çaresiz oldugumu. Ama hiç kimse bir şey demedi. Arkamı döndüğümde üçüde uyumuştu. Tabi normal dir kaç gündür başımdalar. Kafası düşen Aliee nin kafasını düzeltip tekrar cama döndüm. Yağmur şiddetlenmişti . Kafa cana yaslayıp gözlerimi yumdum. Kendimi şarkıya kaptırmışken araba durdu. Gelmiştik. Kızlar arabanın durmasıyla uyandılar. Bende hemen elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim. Kapı açıldı. Kook oppa beni kucagına alıp. Eve götürdü. Kapıyı açıp içeri girdik. Beni koltuga oturup oda yanıma oturdu. Onunla konuşmak istemiyordum. Odama gitmek istiyordum. İçeri jin oppa gelince ona
- oppa beni odama çıkarımısın?!
- ben mi? Tabi-
- ben çıkarırım diye söze atıldı. Jungkook oppa. Öyle bi hışımla yerinden kalkıp beni sertçe kucagına aldı. Merdivenleri ayaklarını vura vura çıkyordu. Kolumu sıkmaktan morardıgına eminim. Odanın kapısını sertçe açıp beni yataga hızlıca bıraktı sonra bağırarak konuşmaya başldı.
- YA SANA NE OLUYOR?!!! HI?! Bİ AFRALAR TAFRALAR?! HAYIRDIR?!! Bagırıp çagırıp odadan çıktı.
Jungkook agzından
Kapsını sertçe çekip çıktım. Cidden beni delirtiyordu. Merdivenleri hızla aşagı indim. Herkes bana bakıyordu. Jin hyung sinirli bir sesle
- niye kıza böyle davaranıyorsun? Farkındaysan kız zaten kolay bir hayat yaşamıyordu bir de sen zorlaştır! Senin hayatını kurataran kişiye böyle davranıyorsun?! Yazık ! Bende seni iyi biri sanmıştım! Ha birde kıza seni seviyorum diyip ümitkendirmişsin!! Cidden yazık!!
Ellerimi saçlarıma atıp kafamı geriye attım. Sanki herkes beni delirtip ölüdürmek için uğraşıyordu.
- hyung farkındamsın ben şuan kendimde degilim. Ne yapacağımı nasıl yapacağımı düşünüyorum. Bir de siz zorlaştırın bravo!! Diyip alkışladım. Kendimi koltuga attım. Ellerimi ovuşturmakdan ellerim su toplamıştı.
Jessi nin agzından
Düşündügüm gübi benim gibi sakat birini sevmiyordu. Ben olsam bende sevmezdim. Liseyi bile zorla bitirmiş. Hem yetim hem öksüz. Hayallerini bile gerçekleştiremeyen. Sulu göz ve sakat bir kızdım. Ha birde peşimde bir deli vardı. Haklıydı. Artık aglamaktan nefessiz kalmıştım. Kendimi yatakatan yere attım. Canım acısada sorun etmedim. Sürüklenerek banyoya girdim. Sonuçta beni kimse sevmiyordu. Özellikle jungkook. O zaman neden yaşıyorum ki? Banyonun kapısını açıp içeri girdim. Kapıyı kilitledim. Küvete sıcak suyu doldurmaya başladım. Agzına kadar sıcak su dolduktan sonra kendimi zorlukla küvete çektim. Suya düşünce yaram çok sızladı. Ama umursamadım. Çünkü biraz sonra bütün acılarımı unutucaktım. Sıcak suda fazla kalınca solunum yavaşlıycak ve ölücektim.Merhaba arkadaşalar. Yarın bayram olduğu için erkenden bölüm atmak istedim. Bayramınız mübarek olsun. Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Sizi seviyorum. ( lütfen yorum yapın)