BÖLÜM -18- "FİNAL"

2.9K 184 349
                                    

Bölüm şarkısı; Max Richter - Path5 (Delta)

Beni şu ana kadar yalnız bırakmayan, kitabımı büyük bir özenle okuyan ve destek olan herkese sonsuz minnetlerimi sunuyorum. Finalin gelip çattığını söylemek benim için gerçekten hem üzücü, hem de mutlu edici bir olay. Bu kitaba nasıl veda edebileceğimi hiç bilmiyorum ama kitabımı okuyan herkesin kalbimde çok ayrı bir yeri olduğunu söyleyebilirim. Sevgilerle, iyi okumalar.

18. BÖLÜM: "FİNAL"

Çocukken insan ne kadar üzüleceğini bilmiyor.

Bu yüzden çocukluğumun geride kaldığı her gün, içimde kendime dair duyduğum derin bir öfke oluşmuştu. Zaman çok sert esiyordu ve benim bu fırtınadan sağ çıkmak için tutunabileceğim hiçbir dal yoktu. Olgunlaşmak, bir şeylerin farkına varmamı sağlamıştı; üzüntünün, çaresizliğin ve en çok da ezilmişliğin. Öğrendikçe ve duygular ağırlaştıkça fırtınanın sert esintisi de beni o kadar zor götürüyordu. Sonda cehennemin derin kuyusu vardı ve içine yalnızca zamanın tüketip kuruttuğu ruhlar girebiliyordu. Bazısı daha genç, bazısı daha yaşlı. Fakat ayak uçlarımın, kuyunun dibindeki çakıl taşlarına bastığını hissedebiliyordum.

Gün doğdu baba, uyan artık. Uyan ki erisin taş olmuş kalbin. Vicdanına uzansın parmakların ve eline bulaşan kalender kanı nasıl yücelttiğini anla. Pişman olmanı istiyorum.

Yeşil gözlerinden parmaklarına doğru akıyor ve tırnak uçlarından yere siyah ve yoğun balçık damlıyordu. Kin dolu bakışlarını gözlerimin tam içine dikmişti. Bakışlarının hedefinde durmak yolun yarısında bir an yavaşlamama ve nefes nefese durmama neden oldu. Şu an ona saldırmak tüm planları tehlikeye atabilirdi. Onu öldürebilmek için bu savaştan sağ çıkmam gerekiyordu fakat kendimi bile bile intahara sürüklüyordum. Öfkem tüm bedenimi sarıp sarmalamıştı. Sırtıma uzanarak torbamdan bir ok aldım ve kolumun altına sıkıştırdığım yaya sabitleyerek babama doğrulttum.

Pişmanlıkla cayır cayır yan istiyorum. Sonra yavaş yavaş; saatler, aylar hatta yıllarca acı çekerek ölmeni istiyorum. Böyle olamayacağı için kendime de öfkeliyim fakat Tanrı sana hak ettiğin cezayı verecektir buna eminim. Cehennemin her bir boşluğu senin çığlıklarınla dolacak. İsmin yok olacak, sana dair tüm anılar yok olacak, işlediğin günahların içinde boğulacaksın. Sen dünyanın görmüş olduğu en kara lekelerden birisin.

Oku serbest bıraktım. Hızlıca süzülerek karşıya gitti, babamı ıskaladı ve arkasındaki gençlerden birinin göğsüne saplandı. Okun temreni, gencin sırtından dışarıya çıktı. Sarı saçlı, karnında koca bir kan lekesi olan genç dizlerinin üzerine çöktü fakat mimiklerini oynatmadan ileriye bakmaya devam etti. Mavi gözleri donmuş gibiydi. Oku çıkarmaya çalışmadı, kendini zorlayarak ayağa kalkmaya çalıştı fakat debelenerek yere düştü.

"Korkak," diye bağırdı babam. "Senin bir beceriksiz olacağını doğduğunda anlamıştım." Soğukkanlı bir şekilde çöktüğü yerden yavaşça ayağa kalktı ve yüzündeki hırsın tohumlarıyla birlikte ellerini iki yana açarak savaşı başlattı.
"Şimdi."

Arkasındaki tüm ordu birbirleri arasından geçip koşarak Bohamian askerlerine doğru hücum etmeye başladı. Yaşayan ölüler, çok hızlı ve çok güçlüydüler. Hepsi mimiklerini bozarak sertçe bağırmaya başlamıştı. Sarışını-esmeri, siyahı-beyazı, mavi gözlüsü, yeşil gözlüsü, zayıfı-şişmanı, uzunu-kısası, eşofmanlısı veya gömleklisi fark etmeden katledilen onlarca genç, öldürmeye programlı olarak var güçleriyle koşmaya başlamışlardı.

Sokağın SonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin