BÖLÜM -3- "JONATHAN"

4.4K 466 235
                                    

Gecenin alacakaranlık vaktinde bir anda uyandım. Herhangi bir sebepten dolayı değil, sadece diken olmuş tüylerimin arasında gezinen o ince histen dolayı.

Yavaş hareketlerle yattığım yatakta doğrulduğumda uykumun bir anda gitmesi sinirlerimin bozulmasına neden olmuştu. Babamın döktüğü tuz ruhunun etkisi elimi her hareket ettirdiğimde ağrıya ve acıya fısıldanıyordu. Şu an gazlı bir bezle sarılıydı.

Yataktan kalkıp pencereye doğru yürüdüm. Sadece öylesine bir hisle dışarıya bakmak istedim. Sanırım günün en sakin saatlerini herhangi bir şiddet olayı olmadan uyanık geçirmek için zihnim bahane üretiyordu. Hareketlerim yavaş ve uykuluydu. Panjur ipini çekip gözlerimi karanlık sokağa diktim.

İlk önce ağır bir şekilde havaya karışan dumanı, daha sonra dumanın kaynağı olan puroyu görmem uzun sürmedi. Annemin öldüğü gün,

diye düşündüm boğazıma oturan bir yumru ile.

Annemin öldüğü gün bu orta yaşlı adamı dışarıda görmüştüm ve öylece seyretmiştim; siyah paltosu ve siyah şemsiyesi, karanlıkta belli olmayan suratındaki ekşi yüz ifadesi. Bakışları tenimi ürpertmişti. Bana bakmıyordu fakat baktığı herhangi bir şey de yoktu. Öylece ayakta duruyor ve karanlığın koyu kıvamını seyrediyordu. Başında fötr bir şapka vardı ve bir ren geyiğinin avcıyı hissettiğinde etrafı süzdüğü gibi, boş bakışlarla bizim evin duvarlarına ya da oradaki herhangi bir şeye bakıyordu. Oldukça ürkütücü görünüyordu. Gecenin bu saatinde burada bulunmasının sebebini anlayamıyordum. Sarah burada olsaydı camı açar ve öfkeyle birkaç küfür savururdu.

Kafasını çevirip bana baktı.

Ürkmüştüm. Bir an ne yapacağımı şaşırarak geriye doğru yalpaladım. Elindeki puroyu bir kez daha yavaşça ağzına götürerek bana bakmaya devam etti. Ben de bakışlarımı ondan kaçırmayarak doğruca ona bakmaya devam ettim.

Bu böylece yaklaşık bir dakika sürdü. Vücudumu ter basmıştı, öfkelenmiştim. Ne diye baktığını anlayamıyordum. Ne diye orada durduğunu, neden sürekli evimizin önünden geçtiğini anlayamıyordum.

Pencereden uzaklaşma fikirleri zihnimi tırmalarken adam kafasını iki yana salladı ve bana çaresiz ya da zavallıymışım gibi baktı.

Yutkundum ve panjuru hızlıca kapatarak yatağa geri döndüm. Adamı unutmaya çalışarak uyumak zaman almıştı fakat uyuyakalmam çok uzun sürmedi. O gece rüyamda uzun bir yol ve yolun sonunda ise bir yılan gördüm. Sisler içerisindeydi.

*****

İlk derse geç kalmıştım. Tekrar. Gece alarmımı kurmayı unuttuğum için sabah gözlerimi açmam epey zor olmuştu. Edebiyat sınıfına girmeden önce bir an duraksadım. Boş koridorda yankılanan ayak seslerim de kesilince geriye büyük bir sessizlik kaldı. Ardından kapıyı çaldım ve içeri girdim.

"Yine geç kaldınız Bay Goldberg." Bayan Pettyfer'in fırçalayıcı sesi her zamanki gibi tiz şekilde çıkmıştı.

"Girebilir miyim?" diye sordum. Sınıftaki öğrenciler büyük bir sessizlik içerisinde beni izliyordu.

"Zaten girdiniz," diye hayıflandı Bayan Pettyfer, diktörtgen çerçeveli gözlüklerinin üzerinden bakarak. Başının arkasında tokayla toplanmış kısa sarı saçları konuştuğu her kelimede sallanıyordu. Kilolu bedeni hiçbir zaman ayakta ders anlatmaya müsait olmamıştı.

"Oturun lütfen."

Hızlı bir şekilde bana çevrilmiş gözlerin arasından ilerleyerek dördüncü sıradaki yerime oturdum. Bilerek sınıftaki kimseyle göz göze gelmemiştim, hatta bu Jonathan'ı bile görmememe neden olmuştu. Çantamı sandalyeme asıp sırada rahat bir pozisyon alarak yayıldım ve Bayan Pettyfer'i dinlemeye başladım.

Sokağın SonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin