İbretlik Şok

1.9K 114 112
                                    

        Güneşin yumuşak ışıkları odayı doldurmaya başlamıştı. Hermione, her sabah olduğu gibi rutin görevini yerine getiriyordu. Boğazını temizleyerek Ron ve Harry'nin bulunduğu odaya daldı. 'Hadi uyanın' demesi gerekirken sağlam bir çığlık attı.

"AAAAAAAAAAA.....!!!"

Harry, Ron ve Snape aynı anda yataktan doğruldular. Snape hemen koruyucu içgüdüleriyle Harry'nin önüne kendini siper alarak asasını çıkarttı.

"Herm. Merlin aşkına bizi bu şekilde uyandırmana gerek yok."

Hermione, ağzı açık bir şekilde Harry ve Snape'e bakıyordu işaret parmağını ikisine uzattı.

"O...onlar..."

"Ne?... AMAN TANRIM!"

Ron, Hermione'nin işareti üzerine ikisine Profesör ve Harry'ye baktı. Ron ve Hermione'nin dili tutulmuştu adeta. Harry ve Snape birbirlerine baktılar. Snape, hiçbir şey demeden yataktan çıktı ve asasını iki çocuğa uzattı.

"Eğer biriniz ağzından kaçıracak olursa elimden kurtulamaz."

Odadan yataktan çıktığı gibi hırşımla çıktı. Harry, Snape odadan çıkar çıkmaz kendini yatağa bıraktı ve yastığını koklamaya başladı. Ron ve Hermione hala şokun etkisini üzerlerinden atamamışlardı. İkisi de gidip Ron'un yatağına oturdular. Kısa süre içerisinde Molly odaya daldı. Elinde asası tehlikeli bir şekilde odaya göz attı.

"O çığlık da ne içindi çocuklar."

"Ben Ron ve Harry'i uyandırmak için etkili bir yöntem geliştirdim de Molly teyze." Hala şokun etkisinden çıkamayan Ron ve Hermione oldukça tuhaf gözüküyordu. Molly bir süre onları izleyip sonra pes etti.

"Yarım saat içinde hazır olun ve sofraya inin." Sert bir şekilde kapıyı kapatarak odadan çıktı.

Hiç biri konuşmuyordu. Harry yastığı kucağında sırtını duvara dayamış düşünüyordu. Ron ve Hermione ise hiç kıpırdamadan onu izliyorlardı.

"Merlin aşkına ne oldu da buraya geldi o Harry?"

"Dün için özür diledi. Sonra sanırım uyuya kaldı." Harry mutlu gözüküyordu. "Tüm gece ona sarılarak uyudum." Ron ve Hermione bir süre daha Harry'i izleyip gülmeye başladılar.

"Çok korkmuş görünüyordu."

"Hele o kendini Harry'e siper alışı..." Harry, ne kadar utanmış olsa da gerçektende komik bir tabloydu. Kim Snape'in kendini Harry için öne atacağını düşünürdü ki?

***

Siyah duvarlar içerisinde kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Dün gece hiç bozulmamış yatağının üzerine uzandı. Ellerini başının arkasında sabitleyip tavanı izlemeye başladı. 'Aptal ergenler gibi gözüküyorum' diye düşündü... Birini karşı bir şeyler hissetmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Ne zaman Harry'nin gözlerine baksa içinde ki Lily'i görüyordu. Gözlerini sıkı sıkı yumdu. 'Onu Harry olduğu için seviyorum. Lily'nin oğlu olduğu için değil!.. Fakat gözlerini annesinden almış.' Sırtını pencereye verecek şekilde yatakta döndü. Kapıya bakıyordu. Şimdi kapı çalsa da içeriye Harry girse diye düşünürken uyuya kalmıştı.

Harry, sessizce Snape'in odasına girdi. Uyuyan adamı görünce sırıttı ve ufak adımlarla yatağa yaklaştı. Eğilerek uzan saçlı adamın yanağından öptü. Öpücüğün etkisiyle Snape yerinde zıpladı.

"Harry..." Harry, elleriyle dudaklarını kapatmış gülüyordu. Gerçekten korkmuş görünüyordu. Snape, gözlerini kıstı haylaz çocuğa baktı kollarından çekip yatağa düşürdü hafif bir şekilde doğruldu. Harry'i bileklerinden yatağa sabitlemişti. Farkında olmadan yaptığı bu hareketle oldukça yakınlaşmışlardı. Harry, Snape'in nefesini dudaklarında hissediyordu. Snape, gözlerini soluk kırmızı dudaklardan ayıramıyordu. Yavaşça dudaklarına yaklaştı tam öpeceği sırada Harry gözlerini yummuştu. Snape, ne yapmakta olduğunu fark edince yavaşça geri çekildi ve Harry'nin alnından öptü. Kendini Harry'nin yanına yatağa bıraktı tekrar. Kollarını başının arkasında sabitleyerek tavanı izlemeye başladı. Harry, gözlerini açtı ve yanında yatan adamın göğsüne sarıldı kafasını omzuna koydu. Kafası ile omuzu orasında olan boşluktan yayılan kokuyu doya doya içine çekti.

"Harry..."

"Efendim..?"

"Seni seviyorum." Kafasını çevirip karışık saçlı çocuğun gözlerine baktı. Harry, hiçbir zaman Snape'i bu kadar ciddi görmemişti.

"Profesör..."

"Severus."

"Severus..." Harry ilk defa Snape'in ilk adını kullanmıştı.

*-*HARRY'NİN GÖZÜNDEN*-*

Onda ne var bilmiyorum. Kömür karası gözlerine baktıkça içine çekiyor beni... Gözlerine baktıkça görüyorum. Yaraları var, en derininden. Usul usul öperek iyileştirmek istediğim yaraları... Siyah parlak saçlarını okşamaya başladım. Parmaklarımın arasından kayan hacimli saçlarının her telinde bir yakınlık vardı sanki. Neden dünyada ki yedi milyar insanın içinden bir tek o yakın geliyordu? Samimiydi... Onun kokusuyla oksijene ihtiyaç duymadan da yaşabileceğime emindim. Şimdi o uykuya dalmışken ve ben onun göğsünde dinlenirken. İçinde bulunduğum hissiyatı çözmeye çalışıyorum. Korkularım var. Beni seviyor mu? Bana beni sevdiğini söyledi. Peki ya ben onu seviyor muyum? Bu hissettiğim aşk mı? Eğer aşksa ileride güzel şeyler olacak mı? Bu gidişle sorular uzayıp gidecek... Elimi Snape'in omzuna dokundum.

"Şey... Snape..."

"Hım.." Gözlerini açmadan mırıldanmıştı. Uykulu ses tonu kadar harika bir şey var mıydı acaba?

"Şey...Uyan..." İsteksizce gözlerini açtı.

"Benim sana vermem gereken bir şey var."

Yattığı yerden doğruldu. Oturur pozisyona geçti... Elimi cebime soktum veaynalı kutuyu çıkarttım.

"Bu... Benim sana buraya geldiğin için teşekkür hediyem. İstediğin zaman banaulaşabileceksin ve haberleşme açısından bu kullanışlı olur diye düşündüm."

Gözlerine baktım, aklından ne geçirdiğini okuyamıyordum yavaşça kutuyu onadoğru uzattım. İşlemeli tahta kutuyu aldı kucağına koydu yavaşça içini açtı.

"Harry... Bu... Bu çok güzel ben teşekkür ederim." Gerçekten de beğendiğini görmekbeni çok mutlu etmişti. Aşağıdan Molly teyzenin sesini duydum. Herkesi yemeğe çağırıyordu.Yatağın üzerine Snape'e doğru yaklaştım ve yüzünü avuçlarımın arasına aldımyanağına masum bir öpücük bıraktım... Başkaları bana aptal ergen gözüylebakabilir. Haksız da sayılmazlar. Öpücüğü verir vermez odadan kaçar gibiçıktım. Kapıdan çıkar çıkmaz Remus'a çarptım. Bana soru soran gözlerlebakıyordu.

"Ihm... Ben.. Şey..."

"Saklanmana gerek yok Harry her şey ortada zaten." Remus sözlerini bitirirkenbir yandan da saçlarımı karıştırdı. "Ama dikkatli olmanı öneririm. Sinirlenincehiç çekilmez birisi oluyor." Remus uzaklaşırken arkasından baktım. Genel olarakutangaç birisiydim ama şu ana kadar hiç bu kadar utanmadığıma yeminedebilirdim...

***


Yemeğe indiğimizde yine Snape ile karşılıklı oturdu. Tüm yemek boyunca utançtan kafamı masadan kaldıramamıştım. Yemekten sonra bahçeye çıkmıştım. Kararan havanın etkisiyle hiçbir şey göremiyordum. Fakat karanlık ne kadar korkutucu olursa olsun huzur vericiydi. Aynı Snape gibi... Onun karanlığında boğuluyor kendimi buluyordum. Ben bunları düşünürken arkamdan biri omzuma dokundu. Korkuyla irkildi. Sonrasında karanlığın en güzel tonu olan Snape'i gördüm.

"Yanına gelebilir miyim?"

"Oh... Tabi... Tabi ki de..."

Usulca yanıma oturdu. Başımı omzuna dayadım. Konuşmak istiyordum. Sormak istediğim çok şey vardı anlatmasını istediğim çok şey... Fakat doğru kelimeleri seçemiyordum. Ağızım benden ayrı çalışmaya başladı.

"Severus... Seni seviyorum." Önceleri itirafımın etkisiyle onun kadar bende şok olmuştum. Henüz ben kendim kabullenememişken ona söylemem doğru muydu? Usulca çekildi yanımdan yüzünü bana doğru döndü. Benim ona yaptığım gibi yüzümü elleri arasına aldı. Ve sonra... Sanırım yıllarca atlatamayacağım bir şoka girmeme sebep oldu. Yavaşça dudaklarını dudaklarımın üzerine koydu. Sıcaklığı soğuk dudakları kadar etkileyiciydi. Bir süre dudaklarımı öpmeye devam etti. Sonra fark ettik ki yıllarca bu şoku atlatamayacak tek kişi ben değilmişim. Arkadan birisinin sesi geldi.

"MERLİN AŞKINA! BURADA NE OLUYOR BÖYLE..."


Hadi yorum yapan parmakları göreyim. Bir yıl bekletmeden size yeni bölüm attım sonuçta. sadfasffsa  ^^

I Can See YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin