Yolcu Kalmasın

1.7K 93 94
                                    

Hızlıca geriye çekildiğinde Molly teyzenin bize şok içinde baktığını gördüm. Koşar adımlarla yanımıza yaklaşıp kulağımdan tutarak beni olduğum yerden kaldırdı.

"Sen küçük adam! Doğru odana!” İlk defa onu sinirli görmüyordum. Fakat ilk defa onu bu kadar çok sinirli görüyordum. Olduğum yerde kulağımı bırakması için debeleniyordum. İpeksi sesiyle araya giren Severus beni Molly teyzenin pençelerinden kurtardı.

“Bırak onu Molly.” Beni kendine doğru çekti.

"Sen! Sen! Sen ne yaptığını sanıyorsun Severus? Harry daha bir çocuk! Sen onun öğretmenisin!”

*-*-*

Molly teyzeyi sakinleştirmek oldukça uzun sürmüştü. Son olarak Dumbledore gelince ortalık duruldu. Ben, Snape, Lupin ve Dumbledore Lupin’in odasına oturduk. Dumbledore tuhaf gözüküyordu.

"Severus. Bu yaptığın hiç etik değil.” Snape hiçbir şey demeden kafasını başka bir yöne çevirdi.

"Bence okul içerisinde sakladıkları sürece hiçbir sorun yok.” Remus’un söylediği sözle şaşkınca ona bakındım. “İkisi de yalnız ve belli ki birbirlerine iyi deliyorlar. Günlerdir buradalar ve Snape henüz kimseyi lanetlemeye kalkmadı. Bu bile en basit örneği. Bence bizim onlara karışmaya hakkımız yok. Kendileri için neden bir şey yapmasınlar ki?” Remus, sakin bir tonla ikna edici sözlerini sarf ederken Severusla göz göze geldik. Endişeli ve şaşırmış görünüyordu. Dönüp Dumbledore baktığımda ise tek eli çenesinde düşünüyordu.

"Bence artık tatiliniz bu kadar yeterli. Okula dönme vaktı geldi. Yarın sabah yola çıkarız. Remus rica etsem diğerlerine haber verir misin?” Remus odadan çıkınca bize döndü.

“Size gelecek olursak. Severus sana yakıştırmadığımı belli etmek isterim. Fakat Harry’nin sende bıraktığı etkiye bakacak olursak bu iyi bir şey gibi duruyor. Okulda dikkatli olmanız için uyarmama gerek yok. Bunu zaten biliyorsunuz. Harry şimdi sende gidip eşyalarını hazırlasan iyi olur.” Bana açık bir şekilde bizi yalnız bırak mesajını aldığımda hızlıca oturduğum yerden kalktım kapıya kadar gittiğimde Snape’e kaçamak bir bakış attım. Kapıyı ardımdan kapattığımda deli gibi ne konuştuklarını merak ediyordum. Odama Ron ve Hermione’nin yanlarına gittim. Kapıyı sıkıca kapattıktan sonra sorgu yağmuruna başladılar. Ellerimi önüme doğru uzatıp durmalarını sağladım.

"Sakin olun çocuklar. Okula dönüyoruz yarın.” Ron şaşkınca bakındı.

“Bence Profesör sizi annemin gazabından korumak için böyle bir çözüm üretti.” Hermione kafasını sallayarak konuşmaya başladı.

”Harry, nasıl hissediyorsun?”

“Şaşkın…”

"Onu bizde hissediyoruz. Onun dışında?”

"Utanmış… Merlin aşkına neler soruyorsunuz bana! Kafam yeterince karışık.”

“Harry, okulda nasıl görüşeceksiniz? Bir sürü insan olacak etrafınızda.”

"Tanrım! Harry, Snape ne kadar korkutucu bir öğretmen olursa olsun ona saplantılı bir sürü öğrenci var. Hepsiyle nasıl baş edeceksin?” Tuhaf tuhaf Ron’un suratına baktım.

"Senin Ginny’i sevenleri dövdüğün gibi bende onları döverim.”

"Rakiplerinin çoğu kız.” Çantamı hazırlamaya başlamıştım. Kitaplardan birini Ron’un suratına fırlattım.

"Yeter! Çantanızı hazırlamaya başlayın. Yeterince stres altındayım zaten. Uyumak istiyorum.” Ron beni sinir edecek bir şekilde kıkırdadı.

“Herkes uyuyunca onun yanında uyursun Harry.” Karnına attığım dirsekle onu susturmayı başardım. Aklımdan geçenleri yüzüme vurmasından nefret ediyorum.

         Herkes yattıktan sonra parmak uçlarımda yürüyerek Snape’in odasına girdim. Yatağın üzerine yatmış düşünüyordu. Ben içeriye girince yattığı yerden doğruldu. Ufak adımlarla yürüyerek yanına ulaştım yatağa çıkıp yanına uzandım. Yüzü bana dönüp bir şekilde yattı ve beni göğsüne doğru çekti.

"Şimdi biz ne yapacağız?”

"Bu şekilde gizli gizli buluşacağız. Merak etme okulda Molly kadar cin başka birisi yok.”

"Dumbledore dışında.” Diyerek doğruladım.

"Bazı şeyleri görmezden geleceğini düşünüyorum. Fakat dikkatli olmak zorundayız. Hem iletişimimiz için kutularımız var nasıl olsa…“ Usulca başımı salladım.

"Sen şimdi benim…” Sorumun devamını o tamamladı. “Her şeyinim.”

Sanırım ilk defa bu kadar güzel bir uykuya daldım ve uyuduklarımın arasında en huzurlu olanı buydu. Sabah bizi uyandıran kimse olmamıştı Molly teyzenin herkes uyansın nidaları dışında tabi. İlk işimiz kahvaltımızı yapmak olmuştu. Ardından okula gitmek için yola çıktım. Yol boyu Ron ve Hermione’i ile uğraşmak zorunda kalmıştım. Okula vardığımızda her şey yolunda gözüküyordu. Snape, hızlıca yanımızdan kaybolmuştu. Bizde ders programlarımızı alıp ilk günden derslere başlamıştı. Snape ile olan derslerimize bakmıştım. Bu gün hiç yoktu. Biraz üzülmüştüm. Fakat okul yoğunluğuna kapılıp üzülecek vakit bulamamıştım kendimde.

Tüm gün ağır bir tempoyla okul eziyeti sürdü. Akşam yemeği geldiğinde kurt gibi acıkmıştım. Koşarak yerime oturdum. Bir yandan Snape’i izleyerek bir yandan da yemek yemeye çalışıyordum. Bir kere bile kafasını kaldırıp bakmamıştı. Üzülmüştüm… Neden bakmıyordu? Belki de birisi görür diye endişeleniyordu. Bilmiyorum… emeğimi bitirdikten sonra kütüphaneye gitmek için bizimkilerden ayrıldım. Bom boş olan kütüphane oldukça sessiz ve huzurluydu. Masalardan tekine oturdum çantamı masaya koydum ve üzerine yattım. Gözlerimi kapattığımda onun yüzü gözümün önünde beliriyordu. Gülümseyerek kendimi hayal dünyamın kucağına bıraktım.

Birden olmayacak bir şey oldu ve uyuya kaldım. Uyanmama sebep olan şey ise kapı sesi oldu. Kafamı kaldırdım ve bakındım. Hiç ışık yoktu. Birisi kapıyı kapatmıştı. Asamı aradım ve ışık büyüsünü mırıldandım. Karanlığın içinde birinin olup olmadığını anlamaya çalıştım…

Öhm merhabalarrr... Muhteşem yazarınızın aslında morali çok bozuk. Bu gece yeni bölüm yazmayı düşünüyorumdum. Sonra dedim ki belki ben mutsuz olabilirim ama yeni bölüm atarak bir kaç kişiyi mutlu edebilirim. Bu yüzden kalktım ve bölüm attım. Umarım beğenirsiniz. Yorum yapmayı unutmayın. Sizi seviyorum. Ve... Hep mutlu olun.

I Can See YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin