Panik

1.6K 88 36
                                    

Bom boş olan kütüphane oldukça sessiz ve huzurluydu. Masalardan tekine oturdum çantamı masaya koydum ve üzerine yattım. Gözlerimi kapattığımda onun yüzü gözümün önünde beliriyordu. Gülümseyerek kendimi hayal dünyamın kucağına bıraktım.

Birden olmayacak bir şey oldu ve uyuya kaldım. Uyanmama sebep olan şey ise kapı sesi oldu. Kafamı kaldırdım ve bakındım. Hiç ışık yoktu. Birisi kapıyı kapatmıştı. Asamı aradım ve ışık büyüsünü mırıldandım. Karanlığın içinde birinin olup olmadığını anlamaya çalıştım…

*-*

         Panik vakit geçtikçe damarlarımda birikemeye başladı. Avuç içlerim terliyordu. Titrek bir şekilde nefesimi bıraktım.

"Kim var orada?”

Kütüphanenin derinlerinden bir tıkırtı sesi yükseldi. Telaşla bir adım geriledim. Panik yerini korkuya bırakmaya başlamıştı. Birden arkamda bir fısıltı duydum,  ben daha arkamı dönemeden asam elimden uçtu ve bir ‘cıkcıkcık’ sesi yükseldi.

         “Seninle sıkı bir şekilde çalışmamız lazım Harry. Kolay bir şekilde öldürülebilirsin.” Lanet olsun sana Snape. Snape ışıkları tekrar yaktı. Yere düşen asamı alıp bana uzattı. Bana yaklaştığında ona sıkıca sarıldım.

         "Çok kötüsün! Aklım çıktı.”

         "Seni deniyordum, üzgünüm.”

         “Tam bi aptal gibi davrandım. Kahretsin…” Snape güldü. “Seninle özel olarak çalışmalara başlamalıyız. Tehlike altında olduğunu unutmamak gerekiyor Harry.”

Uysal bir şekilde kafa salladım. Nasıl olsa onunla özel ders ilgi çekici olabilirdi değil mi?

O akşam yaşadığım şokun etkisinden kolay kolay çıkamadım. Yatakhaneye döndüğümde Ron uyumamış beni bekliyordu.

“Nerede kaldın?”

"Kütüphane de uyuya kaldım.” Ron sıkıntılı gözüküyordu yatağının ortasında bağdaş yapmış bana bakıyordu ve sağ elinin tırnaklarını kemirmekle meşguldü. “Ne oldu Ron neyin var?”

"Harry, anlatacağım ama dalga geçmek yok.” Yanına oturdum ve kafa salladım.

“Bu gün Yemekhaneden çıkışta Hermione’yle birlikte ortak solona doğru yürüyorduk. Slytherin binasından geçerken iki kişinin şu tuhaf kız Luna Lovegood’u sıkıştırdıklarını gördük. Bizde yardıma gittik. Hermione her zaman ki gibi onları şikâyet edeceğini söyleyerek kızı rahat bırakmalarını sağladı. Ve kızın yaptığı tek şey gelip boynuma sarılmak oldu. Onu kurtaran Herm’di fakat kız sanki kahramanıymışım gibi bana sarıldı…” Şaşkın bir şekilde anlattıklarını dinliyordum. Evet, Luna tuhaf birisiydi fakat bir o kadar da iyiydi. Uzun süredir Ron’a karşı bir yakınlık duyduğunu tüm Hogwarts biliyordu. Bunun farkında olmayan tek kişi Ron’du. Başımı iki yana doğru salladım.

"Bunda tuhaf bir şey görmüyorum Ron… Sonuç olarak kız şok içerisindeydi.” Onların işlerine karışacak değildim. Bu yüzden kendileri çözmeleri için fırsat verdim. “Bence onunla biraz ilgilensen iyi edersin Ron. Belki yardıma ihtiyacı olabilir ha?”

Yataktan kalkıp üzerimi değiştirip yatağıma girdim. Masamda duran aynalı kutuya uzandım. Severus’u bana bakarken görmeyi ummuyordum. Fakat onu görmek beni mutlu etmişti. Yatağımın etrafına sessizlik büyüsü yaptım ve Severus’la iyi geceler konuşmamı yaparken uyuya kaldım….

I Can See YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin