Değişim

1.8K 120 24
                                    

Günleri Snape'in huzursuzluklarıyla geçiyordu. Geleli iki hafta kadar olmuştu ki Snape tam bir patlayıcıya dönmüştü. Harry, onun sinirlerine iyi gelecek bir şey bulmalıydı. Ron'un odasında dolanırken arkadaşları fikir alışverişi yapıyordu.

"Snape'in nelerden hoşlanacağını düşünelim."

"Bizi öldürmek." Diye parlak bir fikirde bulundu Ron. Hermione Kaşlarını çattı.

"Haklısın ama bunu ona sunamayız." Ron ve Hermione gülmeye başladı. Harry ilk defa bu kadar ciddi görünüyordu. Kısa süre içinde arkadaşları kendilerini toparlayıp kendilerini olaya adapte ettiler.

"Harry, o sana karşı çok değişmiş gibi. Hepimize acı çektiriyor hala ama sıra sana gelince seni es geçiyor. Sende ona karşı çok ilgili gibisin. İkiniz de ne kadar çok değiştiniz." Ron, Hermione'ninin sözüne karşılık sadece kafa sallayarak onaylamakla yetindi.

Harry kaşlarını çattı ve elleriyle oynamaya başladı.

"O bana çok iyi davrandı. Evet ilk zamanlarda aramız çok kötüydü normal olarak. Fakat o bana karşı çok ilgiliydi. Her gün yemek yapıp odama kadar getirip beni yemek yemem için tehdit ediyordu..."

"Oh çok romantik değil mi Hermione? Snape, sana bir hediye almaya kalksa kesinlikle bu KSS ve İksir kitapları olurdu." Ron, kıkırdadı. Hermione dirseği ile onu dürttü. Harry, Ron'u umursamayarak konuşmaya devam etti.

"Remus'un yaralandığını duyunca evden kaçtım. Beni aradı. Saatlerce hem de. Yaralandığımda ve ağaca çarptıktan sonra bilincim açıktı ama baygındım. Çok korkmuş gibiydi. Gerçektende benim için endişelenmişti. Bende onun için endişeleniyorum. Burada kendini çok hırpalıyor. İstemediği bir yere onu zorla getirdim." Harry, kafasını başka bir yöne çevirdi. Hermione ve Ron birbirlerine çaresizce baktılar. Sonra, Harry birden ayağa fırladı.

"BULDUM!"

"Ne buldun Harry?" Ron ve Hermione şaşkın şaşkın Harry'e baktılar. Harry, koşarak Rona sarılıp teşekkür etti.

"Ben ne yaptım abi?"

"Hediye. Ona bir hediye vereceğim. Daha demin sana bir hediye verse demiştin ya... Bende ona bir hediye vereceğim."

"Peki, ama ne?" Hermione merakla baktı. Harry, komidinin üzerinde duran aynalı kutuyu eline aldı. "Sirius vermişti bunu bana. Remus dan istesem bir tane daha yapmamıza yardım edecektir."

Akşam yemeğinden önce çocuklar sonunda Remus'u tek başına yakalayabilmişlerdi.

"Evet, ne istiyorsunuz çocuklar." Harry, aynalı kutuyu çıkartıp Remus'a uzattı.

"Benim bundan bir tane daha bulmam gerekiyor."

Lupin çocuklara gözlerini kısa kısa baktı.

"Yine ne haytalık peşindesiniz?" Üçü de birbirlerine baktılar.

"Hayır, Profesör kötü bir düşüncemiz yok."

"Lütfen Remus..." Harry, yalvarırcasına baktı adamın gözlerinin içine. Remus ellerini öne doğru uzattı.

"Tamam, tamam. Bakın bunun yüzünden başınıza bir şey gelirse o zaman görüşürüz. Dikkatli olun."

"Çok teşekkürler Remus."

"Yemekten sonra yaparım bir iki saatimi alabilir. Sana haber veririm."

Yemeğe yine Snape diğer günlerde olduğu gibi inmemişti. Harry mutfakta onun için bir tepsi hazırlayıp yukarıya çıktı. Kapısını çaldı ve gir demesini beklemeye başladı.

"Ne var?" Snape, sinirli bir şekilde kapıyı açtı. Harry, Snape'in ses tonundan tırsarak bir adım geriye çekildi.

"Be...ben....şey..sen...yemeğe..gelmeyince...."

Snape, tepsiyle birlikte Harry'i içeriye soktu.

"Sen olduğunu bilmiyordum. Korkutmak istemedim. O sıçanlardan birisi sanmıştım."

Harry, biraz olsun rahatlamıştı. Her yere dağılmış kitap yığınlarının arasından geçerek masanın üzerine ulaştı. Tepsiyi masaya bırakıp Snape'e döndü.

"Bir şeyler yemelisin."

Snape, gülümsedi ve yatağının kenarına oturdu.

"Üzgünüm çalışırken biraz dağıttım odayı."

Harry, yerde ki kitaplardan birisini aldı ve kapağına baktı. Karanlık sanatlar kitabıydı. Yere oturup bağdaş kurdu ve kitabı kucağına koyarak içine bakmaya başladı. Çok korkutucu tehlikeli ve bir o kadar ilgi çekici yoğunlaştı. Snape, oturduğu yataktan kalkıp çocuğun yanına oturdu.

"Bak bu düşmanının göğsünde çok zor kapanan derin yırtıkların oluşmasına sebep oluyor. Eğer panzehiri yoksa 10 dakikaya kalmadan kan kaybından ölür. Sonra bu da tüm kemiklerinin kırılmasına sebep oluyor bu beyninin kulaklarından eriyerek çıkmasına, bu... Bunları sana anlatmasam iyi olur sanırım." Kitabı çocuğun elinden yavaşça aldı. Harry, birak ürkmüş görünüyordu.

"Çok zararlı şeyler."

"İnan bunları bilmezsen ölürsün fakat Dumbledore, bunların senin için çok zararlı olacağını söylüyor. Daha asa tutmayı bile beceremiyorsun, haksız sayılmaz. Yanlış bir hareketinle büyü sana geri tepebilir."

Harry, kaşlarını çattı.

"Asa tutmasını biliyorum!"

Snape, güldü ve ayağa kalktı. Asasını çıkarttı yerde ki tüm kitapları yerden yatağa uçurdu.

"Kalk ayağa sadece silahsız bırakmayı deneyeceksin."

Harry, kalkar kalmaz asasını çıkarttı. İlk hamlede Snape hemen Harry'nin asasını odanın bir köşesine uçurdu.

"Sana tutamıyorsun demiştim. Özel derslere ihtiyacın var."

Harry, asasını düştüğü yerden aldı. Alınmış gibi görünüyordu. Hiçbir şey demeden odadan çıktı.

***

"Bana bir beceriksizmişim gibi davrandı."

"Bu ağır olmuş abi."

"Harry, belki de senin iyiliğin için böyle yapmıştır. Biliyorsun son zamanlarda çok değişti."

Harry, kucağında ki aynalı kutuya baktı. Lupin kutuyu yapmıştı. Fakat artık Harry bunu ona vermeyi düşünmüyordu.

"Uyusak iyi olacak yorulduk" Harry yatağına girdi ve komidinin üzerine aynaları bıraktı içine bir de not yazmıştı aynanın.

"Ne zaman yanında istersen..."

-Harry.

Ron ve Hermione birbirlerine baktılar. Hermione kendi odasına döndü. Ron da uyumak üzere yatağına yattı.

***

Snape, canı sıkkın bir şekilde odasında dolanıyordu. Saat çok geç olmuştu. Uymuş mudur? Kesin uyumuştur diye düşündü. Bir anlık cesaretle asasını alarak odadan çıktı. Harry'nin odasına girince turuncu kafalı çocuğa bir iki saat hiç uyanmaması için bir büyü yaptı. Uyuyan melek olarak adlandırdığı figüre yaklaştı ve yatağının kenarına oturdu. Odanın içine süzülen loş ışıkla çocuğun yüzünü incelemeye başladı. Ağlamıştı belli ki. Gözyaşlarının yüzünde çizdiği yol belliydi. Eğilip çocuğun gözlerini öptü. Saçlarını okşamaya başladı. Harry yeni daldığı uykusundan uyandı ve saçlarını okşayan adama baktı. Bir iki saniye durup yatağında kenara çekildi ve kaslı adamın sığabileceği bir boşluk biraktı ve yatak örtüsünü açtı. Snape, itiraz etmeden yatağa yattı. Çocuğu kendi göğsüne çekti.

"Üzgünüm düşünmeden konuştum ve davrandım. Seni kırmak istemedim... Endişeleniyorum Harry eğer yeteri kadar iyi yetişmezsen sana bir şey olacağından endişeleniyorum."

Harry, gülümsedi.

"Sen beni her zaman izlemiyor muydun parlak yıldız? Beni her zaman korursun."

Snape gülümsedi. Ve sıcak atmosfer eşinde uykuya daldılar...


Eveettt... Söz verdiğim gibi üçüncü bölümü de yayımlamış oldum. 

Sevgiyle kalın.  

*-* 

I Can See YouHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin