iki: kuzgun kral

377 26 6
                                    

light of seven • game of thrones soundtrack [6.10]
İblis / Kuzgun Kral / Incubus

Uğursuz gece ne idüğü belirsiz kanat çırpışlarıyla konuşmaya başladı. Carmen'nın ayağı altında duran solgun sarı renk otlar tatlı çıtırtılar eşliğinde ezildi, soğuk bir rüzgar sararmış yapraklarla dans ederken ölü ağaçlar hiç kimsenin bilmediği bir duaya başladı.

Heyula gibi dikilen mezar taşları sonsuz bir okyanustaymış gibi uzanıyordu. Kimi haç, kimi mermer olan mezar taşlarının silik yazılarını Carmen bir türlü okuyamıyordu. Bir zamanlar onlara edilen duaların tatlı mırıldanmaları ise birleşip rüzgara karışıyordu, farklı dillerin karışımı kuru gürültüden başka bir şey değildi.

Carmen titrek bir nefes verdi, soğuk iliklerine kadar işlerken içinde büyüyen tatsız endişe tohumu yavaş yavaş filizlenmişti. Anılarından kalma olan bu mezarlık kabuslarına ev sahipliği yapardı küçükken şimdi ise tatsız bir hatıradan başka bir şey değildi.

"Küçüğüm bu yeri seçtiğim için kızmadın değil mi?" binlerce yılanın konuşması hissini veren sese döndü genç kız. Yirmili yaşlarının ortalarındaki erkek bedeni ölü ağaca yaslanmış yüzünü saran gudubet bir gülümsemeyle mezarlığı inceliyordu.

Tıpkı hatırladığı gibiydi; genç yüzüne rağmen yetmişerindeymiş gibi ağarmış saçları omuzlarına değiyordu, mermer gibi beyaz yüzü insanüstü bir güzellikle onurlandırılmış, gözleri tıpkı Carmen gibi her an akına karışabilecek kadar soluk bir yeşildi. Üzerini kaplayan siyah bir pelerin omuzlarından yere dökülüyordu.

Küçük çocukların yatakları altında olduğunu iddia ettikleri öcülere eşleşiyordu bu adam Carmen'nın gözünde. Onu ilk gördüğü zamanını beş yaşlarındaydı ona mitolojiden bahseder ve saklambaç oynarlardı, her geçen yıl gitmesi gerek bu hayali arkadaşını daha net görmeye başlamış Carmen en son onu on dört yaşında görmüştü sonra bir anda kaybolmuştu.

"Kızmaktan ziyade neden geldiğini merak ettim." Carmen'nın sesi dualara karıştı fakat İblis onu duymuş gibi gülümsedi. Sanki bir orkestra ona en güzel şarkılarını söylüyormuş gibi tatlı bir bakışla izledi mezarlığı.

"Yardım etmek için tabiki de, zavallı askerim." İblis bunu söylerken anlayışla sesini yumuşatmıştı. Carmen yutkundu boğazından bir türlü gitmek istemeyen bir gıcık varmış gibi fakat saatler öncenin tatsız konuşmalarını unutmaya çalışıyordu sadece. "Merak etme artık daha fazla görüşeceğiz." İblis nazik bir reverans yaptı ve görüşürüz anlamında bir gülümseme yolladı. "Güzelleşmişsiniz, hipnozcu."

Sonra güçlü bir rüzgar eşliğinde kuma dönüşüp kayboldu.

Carmen uyanmayı bekledi, gözlerini açıp Hypnos kulübesinin tatlı sıcaklığını hissetmeyi fakat soğuk bir rüzgar yüzünü yaladı. Titremesine engel olamadı bir rüya için dahi fazla gerçekçiydi.

Önündeki mezar taşına baktı ismi sade harflerle kazınmıştı; Carmen Solace iyi bir evlat ve kardeş. Carmen'nın dudakları tatlı bir gülümsemeyle aralandı ve ufak bir kahkaha kaçtı. "Bir ölüye saygısızlık." genç kız arkasını döndüğünde intihara meyilli Hades melezini gördü.

Kömür karası saçları çenesine gelmişti, soluk zeytuni teniyle sağlıksız görünüyordu, kahverengi gözleri mor halkalarla bezenmişti. Siyah kazağı ve kotuyla bir rüya için bile hazırlıklı görünüyordu.

"Bu mezar boş." Carmen gözlerini oğlan çekti ve yavaş adımlarla ölü ağaca doğru ilerledi. Ayağı altında ezilen kurumuş otların çıtırtısı da ona yol boyunca eşlik etti. Nico di Angelo merakla kızı takip ederken Hypnos melezi yüksek sesle iç çekti.

Hypnotic | nico di angeloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin