Ezgi tavsiyesi ; Ömer KARAOĞLU, Esir Olmuş
🌙🌙🌙
"Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettikte, onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir."
Ahzap Suresi, 72. Ayet
Her yeni gün, yeni bir kapıdır hayat serüvenine açılan.
Her kapı ardında, yeni birşey ile karşılaşırsın. Yeni birşey öğrenirsin. Görürsün, duyarsın, hissedersin.
Ama her yenilik, güzel değildir.
Her güzelliğin, yenilik olmadığı gibi.
Eski birşeyde ki huzuru ve mutluluğu, yeni şeyde hissedemeyebilirsin.
Bundan çok değil, 20-30 sene önceki dünya gibi. Teknoloji bu kadar gelişmiş değildi, renk renk oyuncaklar, dönme dolaplar, hız trenleri, son model telefonlar, televizyonlar, kıyafetler, yiyecekler yoktu.
İmkanlar sınırlı, mutluluklar sınırsızdı. Çünkü paylaşılırdı, kapıdaki komşu ile, mahalledeki teyze ile. Paylaşılırdı, iletişimin bu kadar gelişmediği zamanda, etrafıyla iletişim kurulduğu anlarda. Amerika'dakinden bihaberdin belki ama, kapı komşunu bilmemen kadar vahim değildi.
Şimdi dedeler, büyük bir özlemle yâd eder o günlerdeki herşeyi. O samimiyeti. Bitkisel hayata girmiş gibi, telefonun şarjı ile hayatını sürdüren torunlarında dahi bulamayınca, ölümü daha çok arzuluyorlar.
Bir de insan, bilse de kötü şeyler olacağını, görmemek ister. İnansa da yakînen, gözüyle görmeyince olmayacağına inandırır kendini.
Ama bir yandanda sürekli ilerlemek, gelişmek, elindekinin daha iyisini ister. Nereye kadar diye sormaz? Nedir sınırı? Nedir sonu? İster sadece, zorlar sınırlarını. Sınır aşmak, heyecan verici gelir. Oysa sınırın sonu, dünyanın sonunu getirir. Bir yandan sınırı zorlar, bir yandan sonu gelen dünya için, alternatif yaşam alanları arar. Boşuna gönderilmiyor uzaya o kadar araç.
Ve insan cahildir. Çünkü korktuğu ve kaçmaya çalıştığı kıyamet, bırak marsı jüpiteri, güneşi katlayıp dürecektir. Ve o zaman insan, ya altında kalacak yanacak ya da yokluğunda donarak can verecektir. Yani, asırlardır süre gelen ve sonunu getirdiğinizi düşünen bilim adamları, acı haber, dünya dışında hayat yok. Yani yok ettiğiniz dünyanın sonu demek, evrenin sonu demek.
Ve görüyordu son günlerde Erva, iliklerine kadar hissediyordu; dünyanın sonu gelmişti. Tüm dünya bir ateş altında kavruluyordu. Sonra ardından gelen yıkıp geçen bir sel yağmuru. Kimi yerlerde salgın hastalıklar.. Ve en son, New York'ta 2 milyon fare. Teknolojinin ve dünyanın göbeğinde. Firavun kavminin çekirge hadisesine çok benzemiyor mu? Kıyamet zaten hep yakındı, ölüm gibi ensemizdeydi de; bu ara daha bir yaklaşmıştı sanki.
Her an İsrafil bir yerlerden çıkıp, su'runa üfleyebilirdi. Hissediyordu Erva, İsrafil'in içine çektiği nefesin sesini. Geriye o nefesi salıvermesi kalmış gibi.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
"Ah, bu haberler iyice çığırından çıktı. Ülkeler de birbirine girecek gibi duruyor. Rabbim hakkımızda hayırlısını versin. Zalimlere ve kafirlere fırsat vermesin."
İnsanın kendiyle aynı düşüncelere sahip bir arkadaş bulması çok güzel. Anlatmadan anladığını bilmek...
"Ben de tam kıyamet yakın diye düşünüyordum. Hiç bu kadar yakın hissetmemiştim, tüm haberleri verdi Rabbim sanki. Son uyarıları yapıyor gibi. Korkuyorum Esma, çok korkuyorum Rabbimin gazabından. Yer yerinden oynayacak, güneş katlanıp dürülecek, yıldızlar yağmur damlaları gibi dökülecek... İnsanlar çok korkunç şeyler yaptılar, çok masuma zulmettiler... Farkında olmadan kendilerine. Ve Rabbimin intikamı çetin olacak."