4

575K 14.3K 1K
                                    



Yaz tatilinde sabahın 6.30 unda kalktığım için bir madalya falan hak ettiğime emindim. Yan binada bir METEorun yaşaması düşüncesi bile insanda uyku bırakmıyor...

Alarmı 55 kere ertelemek yerine ilk çalışta yataktan zıpladım ve kalkar kalkmaz perdelerimi açtım. BEN. Ne yazık ki odam yan evdeki odalardan birine değil de denize bakıyordu. Oha Gizem ne düşünüyosun sen sodndkdnddmfn.

Zıplayarak duşa girdim ve hava 40 derece de olsa sıcak suyla duş aldım. Bu sefer fail olmamaya kararlıydım, su yeşilinin üzerinde karışık siyah çizgi-zigzagların bulunduğu straplez bikinimi giydim. Üzerine de bikinimle aynı yeşil tonundaki kısa şortumu ve bol beyaz tshirtümü geçirdim. Altın sarısı saçlarımı kurumaları için açık bıraktım.

Krem rengi plaj çantama güneş kremi, telefon şarjı -şarj önemlidir...- kitap, kulaklık, para ve D&R kartı gibi temel ihtiyaçlarımı yerleştirdim. Saçlarım belime kadar uzansa da sıcağa dayanamayıp hemen kurumuşlardı. Düğümleri açıp çabucak taradıktan sonra tarağımı da çantamın içine attım. Son olarak beş metre çapındaki beyaz şapkamı ve fazlasıyla seksi -çeviri: nromalde insanlarda seksi, bende gerizekalı gibi duran ve aynaya her baktığımda dalga geçsem de takmaya devam ettiğim- güneş gözlüklerimi taktım.

Telefonumukontrol ettim, saat 7:45 olmuştu. Ne yavaş insanım ben ya...

Amerika'da yaşasaydım buzdolabının üzerine bir not, ya da bir sesli mesaj bırakarak annemlere çıktığımı bildirebilirdim. Ama burası Türkiye... Annem çıkmadan illa görücrk beni, buzdolabında notu görürse beni kaçıranlar o merak etmesin diye yazdı sanır...

Yavaşça odalarına girip fısıltıyla "Anne ben çıkıyorum, buralardayım" dedim. Cevap olarak onaylayan bir mırıltı aldım ve onlar iyice uyanmadan koşarak evden çıktım. Gerçi buralarda olup olmayacağımızı da bilmiyordum da neyse.

Güneşten beynim pişer ve sandaletlerim kuma saplanıp dururken Mete(or)'nin yalnız olmayacağımızı söylediği aklıma geldi. Onu hiç arkadaşlarıyla görmemiştim, gerçi ailesini de görmemiştim. Ailesini getirecek bir tipe benzemiyordu zaten. Arkadaşları olduğu kesindi tabii, ama ne tür arkadaşlar? Zengin ve belalı tipler mi, yoksa şirin ve kibar mı? İkinci seçeneği aklıma geldiği ilk anda eledim.

Sonuçta o METEor du. Beni gördüğü ilk günde sorabileceği en özel şeyi sormuş, bir nevi dalga geçmiş, duvara sıkıştırmış -altını çiziyorum- ve meydan okumuştu.

Meydan okuması benim için şaşırtıcı değildi, şaşırtıcı olan tek şey, tam adamını bulmuş olmasıydı.

Biraz rötarlı olarak buluşma noktamıza ulaştım. Sevgili meteorumuz tabii ki oradaydı. Sırtını duvara dayamış, güneş gözlüğüyle oynuyordu. Yavaş bir tempoyla yanına gittim.


"Selam" dedim şapkamı elime alıp gözlüğümle saçlarımı dengeleyerek (gözlüğü geriye atıp başın üzerine alma hareketi asdfgh)



"Gelmişsin" dedi şaşkın bir ses tonuyla.



"Geleceğimi söylemiştim"



"Yeni tanıştığın herkese "geleceğini" söyler misin?" diye sordu alayla. Cevabımı beklemeden ekledi;


"Ya sapık falan olsaydım?" Gözlerimi devirdim, kahkahalarla gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Bu tiple sapık olmasına gerek yoktu, her gittiği yerde kızların etrafında bir halka oluşturduğundan emindim.



"O kadar akıllı görünmüyorsun." dedim. "Böyle bir plan yapacak kadar" diye ekledim bir şey anlamadığını hissedince.



"Az önce beni aşağıladın mı?" dedi gülerek. Yanıt olarak bende güldüm.


Sonra arkasına bile bakmadan site çıkışına ilerledi, takip edilmeyi bekliyordu anlaşılan.

KUMSALDAKİ METEOR (raflarda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin