2.Bölüm

2 0 0
                                    


Kimi insan sonu yıkıcı bir olay olarak düşünür. Ama aslında öyle değildir. Son aslında bir başlangıç;  Yeni insanlar, yeni dostlar, yeni isim... ama en iyisi yeni bir dünyadır son, yeni bir başlangıç. Son kötü değil, son iyi. Son ölüm değil, son yaşam. Son hissizlik değil, son duygudur. Aslında her şey sonda gizlidir.

Kazım maceralı bir gecenin sonunda zorbela evine vardı. Eve girdiği anda yüzüne çarpan sıcak hava onu mayıştırmak için yeterli derecedeydi. Evde sadece şöminenin içerisindeki yanan odun parçalarının sesi duyuluyordu. Kazım yavaşça salona doğru yürüdü. Kapının eşiğinde durunca şöminenin karşısında kardeşini uyurken bulmayı beklemiyordu.

Ama kardeşi onun için endişelenmiş, korkmuş ve sonrasında bitap düşmüştü. Kazım sessizce kardeşinin yanına gitti ve onu yavaşça kucaklayıp üst kata çıkarmaya başladı. Üzerindeki kurumaya yüz tutmuş kıyafetler kardeşinin üzerine ıslatmamıştı neyseki.
Kapıyı açmakta büyük bir zorluk çeken Kazım Sonunda açtığında kazanmanın vermiş olduğu mutlulukla yüzünde hafif bir tebessüm belirdi.

Yavaşça kardeşini yatağa bıraktı ve üstünü güzelce örtüp duvarlarda asılı olan kardeşinin resimlerini incelemeye başladı. Evet kardeşi geleceğin ressamıydı. Kazım'ın dikkatini tam yatağın üzerindeki asılı duran resim çekmişti.

Bu resim kardeşinin hastalığı ile ilgiliydi. Ve bu resim kardeşinin yaptığı ilk resimdi. Sonra sağ alt köşede yazan Gece KURTKOPARAN yazısı ilişti. İsmi Gece'ydi gece olmasın ama adına tamamen zıt bir kişiliğe sahipti. Bembeyaz saçlar, bembeyaz ten...

Karanlıktan çok aydınlığı anlatıyordu vücudu. Ailesinin ona bu adı neden verdiğini bilmiyordu. Halbuki Kazım onun adının Nur olmasını çok istemişti. Nur ışık demekti. Işıksa tam kardeşine göre bir isimdi. Gece kıpırdamaya başladığında yavaşça gözlerini açtı ve dudaklarından sadece "abi" kelimesi döküldü. Kazım o anda düşüncelerinden kurtuldu ve yavaşça yatağın kenarına oturdu.

"Uyu bakalım prenses." dedi" Ben buradayım."

O şefkat dolu kelimeler döküldü dudaklarından. İçindeki diğer merhametli kişi konulmuştu sanki. Gece de o kadar yorgundu ki ne abisinin ellerinde damla damla akan kanı, nede üzerinin ıslaklığını gördü. Sanki abisinin bu sözleri söylemesini bekliyormuş gibi kendini yavaşça uykunun kollarına bıraktı. Kazım bir süre daha Gece'yi izleyip odadan çıktı. Elinden geldiğince sessiz olmaya çalışarak alt kattaki odasına doğru yürüdü. Odasına gidince adımlarını direk giyinme odasına yönlendirdi.

Üzerindeki kıyafetler neredeyse kurumuşu. Neyseki bünyesi güçlüydü ve kolay kolay hasta olmazdı. Üzerine rahat bir şeyler giyince kendini yumuşak ve büyük olan yatağına bıraktı. Peki şimdi ne yapıcaktı?
Herşey ismini değiştirmekle bitmezdi. Adamlar onu yolda görse hemen tanıyıp yakalarlardı.

Evet Kazım karar vermişti. İsmini değiştirmekle birlikte yüzünüde değiştirecekti. Yani.. Sanırsınız öyleydi. Peki ne yapacaktı? O kadar parayı nereden bulacaktı? Ailesinden hiçbirşey kalmamıştı. Prenses hariç. Her insan gibi normal bir ile başlamak yerine uyuşturucu kaçakçılığına başlamıştı. Sonra bir anda aklına geldi. Paralar... Tabi ya paralar. Bir kamyon dolusu paranın çeyreği, hatta çeyreğindende azı bu iş için yeterdi. Peki Gece'ye ne diyecekti? Ona bir kamyon dolusu parayı kaçırıp sakladığını asla söyleyemezdi. Sahi paraları neden kaçırmıştı ki? Halbuki o kadar paragöz bir insanda değildi. Hatta hiç değildi. Ne yapsındı?

Kazım'ın yüzünde bir sinir ifadesi belirdi ve kafasının altındaki yastığı çekip duvara fırlattı. Peki neden bu kadar sinirlenmişti? Bilinmez. Etrafa sinirli gözlerle bakarken yatağa bulaşan kanı gördü. Yavaşça elini kaldırdı ve kanayan yeri incelemeye başladı. Ne yani o güzelim beyazlığın kirlenmesi elindeki yara yüzündenmiydi? Peki buraya ne oldu? Beyazın da beyazı olan karın kirlenmesine sebep olan yarayı kim yaptı? Sorular ve sorular.

Kazım yataktan kalktı ve bir çekişle çarşafı çıkardı. Elindeki yara hala kanamaya devam ederken elindeki çarşafın büyük bir kısmı kan olmuştu bile.

Sonra çarşafı büyük bir top haline getirdi ve odadaki banyoya doğru yürüdü. Çarşafı kirli sepetine attı ve elini direk suyun altına soktu. Ve o anda büyük bir feryat. Bu kadar mı çok acıyordu canı? Peki yüzünü canı acısa bile ifadesiz yapmak için çok uğraşıyor muydu?

Galiba hayır. Kazım elini suya tutmaya devam ederken odaya Gece girdi ve abisinin yanına koştu. Gece abisinin elini incelemeye çalışırken abisi onu sertçe itti. O itişle Gece dengesini sağlayamadı ve birkaç sendeleyiş sonrası yere düştü. Oysa sadece abisine yardım etmek istemişti. Kazım yaptığından pişman olmuş bir ifadeyle Gece'yi yanına oturdu ve ona sarıldı.

"Özür dilerim prenses. Amacım canını acıtmak değildi. Sadece sinirlenmiştim."

Az önce yanlış okumadınız. O ifadesiz surat yumuşadı ve kardeşinden özür diledi. Vede açıklama yapma gereği duydu. Kazım cümlesini bitirince elini kardeşine uzattı ve beklemeye başladı. Gece elini tuttu ve yarayı incelemeye başladı. Konuşmuyordu, sadece yaraya bakıyordu.

"Bu nasıl oldu? Bunu nasıl becerdin?"

Kazım durdu ve durdu. Ne diyeceğini bilmez bir hali vardı.

"Önemli bişey değil be Gülüm. Meyve keserken bıçak elime geldi."

"Yalan söyleme!"

Kelimeler ağzından su gibi akmıştı. Yani kısacası Gece, açtı ağzını yumdu gözünü. Kazım büyük bir suç işlemiş gibi kafasını önüne eğdi. Zaten işlemiştide.

"Evden giderken bu yara yoktu. Olsaydı fark ederedim zaten. Bana yalan söylemekten ne zaman vazgeçeceksin? Bu yalanları söylerken hiç pişmanlık duymuyor musun?"

Gece'nin sona doğru sesi kırılmıştı. Bir müddet bekledi ve bekledi. Ama ses gelmeyince yerden kalktı ve ilk yardım malzemelerini çıkarmaya başladı. Malzemeleri çıkarınca yavaşça Kazım'ın eline pansuman yapmaya başladı.

Gece pansuman yapmaya o kadar dalmış gibi görünüyorduki Kazım "senin benden nefret etmene göz yumamam" diye fısıldadı. Gece tepki vermedi. Galiba duymamıştı. Pansuman bitti, Gece ayağa kalktı ve Kazım'ı da kaldırıp kapıya doğru yürüdü. Gece kapıdan çıkarken de "seni duydum." diye fısıldadı ve kendi odasına gitmek için yol aldı.





HER İNSAN EMEĞİNİN KARŞILIĞINI GÖRMEK İSTER. HER NE KADAR KÖTÜ GİDİYOR OLSADA BİR İYİLİK YAPIP ŞU GARİBANIN YÜZÜNÜ GÜLDÜREBİLİRSİNİZ :) SELAMETLE..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 02, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÖLÜMDEN KAÇILIR MI?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin