CH-7

50 5 5
                                    




O gece Rain'i evine bırakmadan önce parkta biraz oturup sakinleşmesini bekledim. Neyden bahsettiğini bana anlatmadı ama bana onu nefessiz bırakan hastalığını söyledi. Pullmoner hipertansiyon. Kendini zorlamadığı sürece önünde bir engel yoktu. Zaten tedaviyi de görüyordu falan filan.

Pazar gününün üstünden iki gün geçmişti ki Rain teşekkürlerini bildirdiği bir mesaj attı. Ona önemi olmadığını söyledim. Ancak önemi vardı. Ona yardım etmemin değil, ona yeterince yardım edemememin.

***

Salı günü okul sonrası tek başıma müzik sınıfına çıktım. Bir süredir aklımda dolanan sözleri not ediyordum. Not ettiğim cümleler çok fazla değildi ama uygun melodiyi bulursam ona uygun olarak yenilerinin aklıma geleceğini dişünüyordum.

Müzik odasında kimse yoktu ve burada çalışmak için iki saatim vardı. İki saat sonra yani saat beş gibi okul kapanacaktı. Gitarımı çantasından çıkarıp kucağıma aldım. Telefonumun notlar bölümüne girip telefonumu görebileceğim şekilde karşımdaki sandalyeye koydum.

Gitarın tellerine dokunurken bir yandan da sözleri mırıldanıyordum,

''O kız korktuğunu belli etmek istemiyordu...''

Böyle olmuyordu şu parmağı şu tele koysam o kız demek yerine Rain desem...Hayır çok açık olur. Sadece o desem ve biraz duraksasam?

Tellere dokundum,

''O, korktuğunu belli etmek istemiyordu.'' Böylesi daha iyi.

Müzik odasında bir buçuk saat geçirmiştim ve tam kafamda birkaç şey yerine oturmuştu ki kapı açıldı. Kafamı gitarımdan kaldırıp kapıya çevirince gelenin Camila olduğunu gördüm. O da beni gördüğüne şaşırmış gibiydi. Camila ile liseye dek çok yakın arkadaştık ancak lisede onunla fikir ayrılıkları yaşamaya başladığımız için aramız açılmıştı. Küs veya kavgalı değildik sadece çok sık görüşmüyorduk.

''Merhaba.'' dedim gülümseyerek.

''Merhaba'' deyip yanıma doğru geldi. ''Okulda yeni bir program yok. Ne üstünde çalışıyorsun, yine Ed Sheeran'ın parçaları mı?'' Sağımdaki masadan bir sandalye çekip yanıma oturdu.

''Ah, hayır. Bu orijinal.''(it's original song türkçeye çevrilince çok mal duruyor da neyse)

''Şarkı yazdığını bilmiyordum.''

''Aklıma gelen ve şarkı sözü olabilecek her cümleyi not ediyordum aslında. Sadece onları birleştirmemiştim. Ve şimdi bunu yapıyorum.''

''Peki, şarkını dinleyebilir miyim?''

''Üzgünüm. İlk olarak yazıldığı kişinin dinlemesi gerekiyor. Zaten daha bitmedi.''

''Ah, birine mi yazıyorsun? Muhtemelen bir kız. Yani umarım bir kızdır. Tanrım çok şanslı! Sevgili misiniz? Yoksa platonik mi? Yazdığın şarkıyla mı teklif edeceksin? Hiç çıktınız mı?''

İşte gerçek Camila buydu. Susmayı bilmez ve sevdiği insanlara karşı aşırı ilgili. Benim her zaman en iyisini hakettiğimi düşünürdü. Liseden önce takıldığım kızların hepsini o seçmişti. Tanrım...Çocukluk...

''Camila. Nefes al. Evet şarkıyı bir kıza yazıyorum ancak onu sevmiyorum. Yani seviyorum...Arkadaş olarak. Ona yazıyorum çünkü zor bir dönemden geçiyor ve onun yanında olduğumu bilmesini istiyorum.''

''Gerçekten iyi bir arkadaşsın Mendes.''

Bunu demesiyle aklıma Rain geldi. O da bunu söylemişti. Cameron veya Nash bunu söylemezken neden kızlar böyle düşünüyoru ki? Peki ben iyi bir arkadaşsam Rain neden o kadar kızgındı? O geceyi hala aklım almıyordu. Tek düşünebildiğim 'neden?'. Neden birden çıldırmıştı ki?

Sunday // Mendes (Slow updates)Where stories live. Discover now