Bilinmeyenler

Bölüm 1

     Sen daha 12 buçuk yaşında bi veletsın bak dikkat çekerim 12 buçuk diyorum.
    Bir farklılık olsun ben büyüyorum anlamına geliyor. Herşey tozpembeyken demiycem çünkü çoçuksun ve o rengi sevmiyorsun düşünün.
   Hayat sana göre mor belki 5 yaşımda varım yada yokkum neden bütün çoçuklar pembeyi kadınlar kırmızıyı erkekler mavıyı seviyor bende moru sevcem banane diye kavga etmiştim.
    Mor'un anlamı asiydi asabi yani  ben hiç bilmeden o rengi sevmiştim meğersem tam beni anlatıyormuş doğru rengi sevmiştim.
    Yaramaz bir velettım ama öyle her yeri dağıtan evin üstünden girip altından çıkan değil sadece yerinde durmayan ve eve gece 12 de giren bir kız düşünün.
    Mahalle serserisi mı desem yoksa erkek fatması mı bilemedim.
Bu sürü oynadığım delilik yaptığım arkadaş kapının önünde koca karılarla muhabbet edip dedikodu yapmak eve 12 de girmek.
     Belki küçük bir veletin yapdığı en  değişik şeyler işte neyse konumuza dönelim.
   Kısacası mahallenin erkek fatması serserisiydim ben ama yerine göreydi.
       12 buçuk yaşında mahalleye yeni taşınan bir çoçuğa aşık oluyorsun.
    Tabi o zamana göre çok büyük aşk böyle en yakın bildiğin çoçukluk arkadaşına onu görünce dünya durdu diye anlatıyorsun.
  Palavra be güzelim keşke o zaman bilseydin aslında bir bokluğa düşmek üzere olduğunu ama olmadı.
   Ona bakan kızları dövüyorsun onlar annelerine şikayet ediyor bide kadınlarla kavga ediyorsun.
    Erkek kankalarına gidin onla arkadaş olun bana haber verin ne yaptığını ne ettiği adini diye deli deli haraketler yapıyorsun. Sana karşı geleni dövüyorsun.
     Balkondan onu izliyorsun, markette gitceğı saatı ezberleyip ondan önce gidip birşeyler alıyorsun o gelince gidiyorsun.
 Çoçuk parka gittiği zaman  bile  arkadaşlarıyla birşey yaparken sen o çoçuk yaşında birşeyler yapcağına sadece bi banka oturup onu izliyorsun.
   Hay amk ben böyle hayattın şimdi  ne kadar malca haraketler yapmışım la diyorum. Kendime bi tokat atıyorum ve sonra tekrardan bi şişe içkiyi içiyorum. Güveniyorsun yaşın ilerledikçe daha delice şeyler yapıyorsun. Sonunda ona aşık olduğunu söylüyorsun ikna etmeye çalişiyorsun yalvarıyorsun.
   Sakarlaşıyorsun mallaşıyorsun aşık olunca cidden öyle ben aslında aşkın ne olduğunu bilmiyorum ama sanki önceden kırk kişiyle çıkmışım çok iyi biliyorum gibi haraketler yapıyorum.
    Neyse size o bokluk çukuruna nasıl düştüğümü söyleyim şerefsizin birine kendimi o kadar kaptırmışım ki bana tecavüz etmeye kalkışırken aslında aşk şerbetti diye bildiğim bokluk çükürüna düştüm.
      Onun elinden kurtuldum ama sonra ne oldu sizde  biliyorsunuz.
   Sigara, alkol, bar, asilleşmek, bağıra bağıra içine içine hıçkırarak ağlamak ve abuk subuk şaçma şeyler.
     Ona ne oldu diye merak edersiniz şimdi ben kendimi hala ona nasıl aşık oldum diye sayıklarken bir andan o geceyi hatırladıkça deliye dönerken o bir anda ortadan kayboldu. 
  Nasıl kurtuldun dersen hiç bilmediğim bir kişi tarafından ve o kişi şuan benim abim, herşeyim ve şuan iki bardakta sarhoş edecek içkiyi içtiğim bar'ın sahibi ve şuan tam karşımda durup bana büyük annesinin kokuşmuş kilotunun kafasına düştüğü anı anlatıyor.
     Benim en iyi dostum Berk Aktaş beni bu bokluk çukurundan hala çıkartmaya çalişan ama bir yandan da hiç beceremeyen tek gerçeğim.
   Berk benden 3 yaş büyük o gece beni kurtardı ve hayattmın iyice daha beter olmasından az bişey kurtardı.
    O gün kapı açıldı ve içeriye berk girdi benim gözyaşlarımı görür görmez gözlerinden alev çıktı sanki bir anda Erdinç'ın üstüne atlayıp onu bi güzel dövdü.
   Ben ordan koşarak kaçtım ama berk beni buldu bana yaklaşırken olayın şokuyla titriyordum. Onu itekleyip korkuyla bağıra bağıra ağlamaya başladim. Kendimi dizlerimin üstüne attım. Kanamış her yerim ama acısını hissetmiyodum bile kalbimin ağrısı daha çok basıyordu.
  
   Nasıl olduysa Berk bana bir sarıldı o zaman anladım aslında gerçek güven ve dost olacağım insanı buldum.
    Anladım onun bana en iyi gelecek insan olduğunu ve üstünden 11 sene geçti ve biz hala beraberiz. 
   Bütün bokluklar yavaştan gelmeye başladı. İlk önce bu olayın üstüne dedemin ölümü geldi ve mahvoldum. Canım gitmişti onla beraber erdinç yüzünde bedenim ölmüştü. Dedem gidince de ruhum gitti artık bir boştum. Bilinmeyendim ben boşluktum X kişiydim.
     İlk önce sigara sonra alkol sonra barlardan çıkmamaya başladım. Tabi bunlar olana denk ben 17 yaşıma filan gelmiştim. Ben tam 17 yaşımdayken aslında aşık olmadığımı anladım ve bir yazı okudum. Kimileri aşık olur, kimileri ilk defa alkol alır, ilk defa sevişir, ilk defa yıkılır 17 yaş böyledir diye.
   Çok doğruydu ben 17 yaşımda bokluk çükürünün dibine vardim. Aşık olmadım ama alkol sığara bağımlısı oldum.
    Asılleştım
     Erkek fatma serseriydim hala ama durgundumda omuzlarım çökük kapşonlu hirkam hep üstümde agzımda siğara ve yılların yıkılışıyla bi sarhoş gıbı yürüyen bi tiptim.
   Sadece gündüzleri, geceleri hiç bilmediğim kişilerle içki içip deli gi eğlenirim adımı sorarlarsa X kişisı onlarında adını bilmezdim. Herkes benim için bilinmeyenlerdir. Benle yatmak isterlerse bir yumrukla yere serip olay çıkartırım sonunda nolur biliyor musun bar'ın içinde ne kadar kafası güzel insan varsa bir anda kavgaya  tuttuşurlar ve ben sanki hiç birşey olmamış gibi onları zevkle gülerek izler ve ordan kaçarım.
    
     Veeee ben buyum gündüzleri ağzında sigarası kapşonlu hırkası yavaş yavaş yürüyen annesi ve babası ayrılmış tek başına yaşamaya çalişan Berak Korel.
 
        Çok sakin hep neşeli sevecen insanlarla dolu bir mahallenin içinde beş katlı evin en üst kattında oturuyorum. Terasda kuşlarım salonda balıklarım ve bir tanede köpeğim var. Babam annem ayrıldıkların da 17 yaşındaydım. Babam annemden ayrıldıktan sonra ben evi terk ettim. Babam bana evini verdi benim üstüme yaptı. Bu evde o ev annem ve babam şehri terketti.
  Babam antalya daki arkadaşına gitti. Ona iş bulmuş oda ordan ev tuttu.
Annem istanbula teyzemin yanına gitti. Tek çoçuktum ve tek olduğum için hem mutlu hemde mutsuzum neyse ya boşver senize hiç kimse umrumda değil onlarda bilinmeyen kişiler.