Ben "Emre ÇALIŞKAN " namı değer "Savcı Bey" derler bana ama alakam yoktur çünkü arkadaşlarıma hep savcı olacağımı söyledim ama ne yazık ki bazı sebeplerden dolayı savcı olmayı erteledim . Şuanlık tek görevim ,cadıyı adam etmek . Cadı kim mi dersiniz tabi ki "Aslı SİPAHİ". Hem de ne cadı ama ya da prenses mi demeliyim. Çünkü 'prenses' diyince sinirleniyor ve sinirlenmek ona çok yakışıyor. Ne diyorum ben ya onu sinir etmek hoşuma gidiyor diyecektim tabiki. Yine saçmaladım.
Aslıyı ilk hukuk fakültesinde görmüştüm o da, Mert sayesinde ama ne yazık ki arkadaşım mert onu sevdiğini söyleyince ben de Aslı dan uzak durdum ama ne uzak durmak , her gördüğüm de benim olmasını istiyordum ve arkadaşıma ihanet edeceğime düşünerekten bu fikirlerimi geri atıyordum. Yine de o kız rüyalarımı girmekten de geri kalmıyordu. Bir keresinde benden hukuk notları isteyince "neden olmasın veririm prenses " diyince , " prenses senin anandır" diyerekten az kalsın beni orada dövecekti ki arkadaşı aldı sonunda. Yine de beni dövmesi hoşuma gitti. Asabi kızlar hoşuma gidiyor , söylemiş miydim?
Ama sonrasında da Mertin Aslı yüzünden okulu bırakması nedensizce sinirlendirmişti. Biz kız yüzünden okulu bırakması bana saçma gelmişti oysa. Aslı da o kızlar gibiydi anlaşılan , kibirli ve ben ne dersem o olur havasın da. Yani kendi dünyasını oluşturmuş . Ütopya gibi. O gün Aslı yı bulmuş ve ona tokat atmıştım. Beni kışkırtmasıyla böyle olmuştu. Yoksa ben bir kadına tokat atacak adam değildim...
Geçmiş
Annesiyle olan konuşması hep aynıydı. Emrenin annesi onun gibi hukukçuydu ve onun da hukuk okuyup , kadın haklarını korumasını istiyordu.
"Artık zamanı geldi Emre."
Neyin zamanı gelmişti anlamıyordu Emre en iyisi annesini sonuna kadar dinlemekti. Her zaman ki konuşmasını yapıp. Tabiki 'kadın haklarını' korumaktan bahsedipte neyin zamanı gelmişti anlamiyordu. Hiç bir zaman da anlamayacaktı herhalde.
"O adam seni istiyor , ben vermek istesem de manevi baban vermek istemiyor ne yazık ki."emreden tiksinir gibi konuşması emre yi kırmıştı ama alışması gerekiyordu değil mi? Ama alışamamıştı ne yazık ki.
"Hangi adam, anne?"diye sormuştu, serpil hanıma . Serpil Hanım her 'anne' diyişin de oğluna sarılmak istese de yapamazdı. Kendi gururunu incitemezdi, yıkamazdı.
"Boşver oğlum, sen burada kalacaksın o yüzden kim olduğunu boşver."dedi manevi babası gülümseyerekten . Serpil Hanıma bu konuda kızıyordu Hikmet Bey . Ne olursa olsun o oğluydu ve onu o adama vermek istemiyordu. Kızı neyse o da öyleydi onun için. Eceden bir farkı yoktu onun .
"Abi, abi..."diyordu gene cadısı Hikmet Beyin. Seviyordu kızını hem de çok ama çok da kıskanıyordu. Kimseyle paylaşamıyordu onu . Kızı büyüyünce ne olacaktı bilmiyordu hele ki karısı gibi güzel olursa yandı Hikmet Bey.
"Nerdesin abi, arkadaşlar seni çağırıyor , yine saklambaç oynayacakmışız"dedi gülerekten Ece. Abisini çok seviyordu ece ve annesinin ona soğuk davranmasını da hissediyordu bu yüzden de abisine daha yakın oluyordu. Annesi istemiyordu yakın olmasının ama ece inatçı kız dı ve abisini sevmekten vazgeçmeye de niyeti yoktu.
Çocuklar beraber dışarı çıkınca , Himet Bey yine Serpil Hanıma kızgınlıkla baktı ama Serpil Hanım'ın umrunda değildi. Kocası ne kadar kızsa da oğlunu o adama verip ikisinden de kurtulmak istiyordu o kızı ve kocasıyla mutluydu. O adamdan olan oğlunu istemiyordu ve son kararını da kesinlikle uygulayacaktı!
Tanıtım 2 geldi. Canlar yarın da yeni bölüm gelcek ama sizde oy ve yorum yaparsanız sevinirim. Düşüncelerinizi merak ediyorum açıkçası. Tanıtım 2 ilginç gelmiştir ama belki de 3. Anlatım daha iyi diye düşündüm 😉 Hadi bakalım , seviliyor ve öpülüyorsunuz. Allah'a Emanet olun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nefs-i Aşk
Novela JuvenilKimine göre "kadın" bir ihtiyaç , kimine göre de bir "sevgi" dir. Peki "kadın" sizce bir erkeğe mutluluk verecek kadar güçlü müdür? Kimse bilemez hele de yaşamadan. Atalarımız'ın da dediği gibi "Kadınlar bizi sevdikleri zaman, her suçumuzu bağ...