6.Bölüm

46 5 2
                                    

Uyandığımda saat 06.00'ydı.
Kalktığımda her zamanki gibi aklıma tekrar o geldi.
5 Yaşında ölen kuzenim.Öldü diyorum çünkü öldü ve bu işin vefatı falan yok.Nazik olamam ben.O ÖLDÜ.
Bu benim hayatımın en büyük acılarından biriydi.13 yaşındayken 5 yaşında küçük bir kuzenimi kaybettim.Hemde bir değil 2 tane.Birini 8 yaşında kaybettiğim için acısını bilmiyordum ama 13 yaşında kaybettiğim kuzenim için çok ağladım ben.Çok göz yaşı saydım.
Neyse içinizi karartmak istemem.Ben işte bu olaydan sonra hayata karşı bu kadar karamsar oldum.Bakış açım değişti.Çok acıydı gerçekten.Haberi aldığım an...
Neyse gerçekten şu an gerek yok.

Uyandığımda Doğa hala uyuyordu.Onu biraz dürtükledim:

-Ne var?!

-Hadi duşa gir.

-Uff!

Sayıklaya sayıklaya banyoya doğru ilerledi.Bende camdan dışarı bakmaya başladım.Onu düşünmeye başladım.Neden böyle durup dururken aklıma geldi bilmiyorum.Her neyse.Uzunca bir süre öylece dışarı baktım.Düşündüm ,düşündüm ,düşündüm...

Acaba yaşasaydı ne olurdu.Bu içimdeki bitmek bilmeyen fırtına çoktan dinmiş olur muydu?
Gerçekten hiç bir şeyi tahmin edemiyorum.Küçükken kurduğum hayallerin zerresini hatırlamıyorum.Ama şunu iyi hatırlıyorum ki ben bu acımasız hayat yüzünden çok göz yaşı döktüm.Kimseye içimi dökmedim.Onun yerine hislerimi gözyaşlarımla anlatmayı tercih ettim ama öyle bir zaman oldu ki gözümde yaş kalmadı.Gözlerim doluyor,yaş toplanıyor,tam düşecekken oracıkta öylece kalıyor.Gözlerimi silmeme bile gerek kalmadan kendi kendine kuruyordu gözümde.Bir süre aklıma çok sık geliyordu.Tam da teog zamanıma denk geldi.Ne derslere odaklanabildim ne hayatıma.Zaten ben yaşamadığım için hayat pek bi değer taşımıyor gözümde.Ama kendimi abisinin yerine koydukça,kardeşimin öldüğünü hayal ettikçe içim gidiyor ve tekrar ağlıyordum.Ben ağlamaya yorulmadım asla.Sadece kötü hayaller kurmaya yoruldum.Aklıma o kadar kötü şeyler geldi ki ağlamamak mümkün değildi.Tutamadım saldım.

Bir yıl böyle geçti gecelerim.Gözüme uyku girmedi.Sabahı sabahlardım hep.Ama sonunda uykum düzene kavuştu.

Bunları düşünürken Doğa içeri girdi:

-Ne düşünüyorsun gene?

-Hiç,sadece Tuana.

-Ya hatırlatma.Gerçekten ağlayacağım.
O an gözlerim doldu.Göz etrafım kızarmaya başlayınca:

-Ağlama.Ağlama...
Ağla be!Ağla!Bu acımasız lanet hayat aldı onu senden.Sana acı çektirmek için.Dünyalar kadar dua ettik o ölmesin diye.Belki de öldü ama o dualar onun cennette bile mutlu olmasını sağlayacak.

-Bak sana bunu binlerce kez söyledim.Teselli etmeye çalışma.Nefesini boşuna tüketme.Olmuyor.Teselli olmuyorum.Olamıyorum.Bunca yıl bile onun için dışımda gösteremediğim fırtınalar büyütürken nasıl teselli olabilirim?

-Sende haklısın.Ben kahvaltıya inicem.Bence gel kafan dağılır.

-Hayır.

-Sen bilirsin.

Doğa odadan çıktı.Yine yalnız kaldım.Ben ve o.Tam ağlayacaktım ki kapının çaldığını duydum.Hızlı adımlarla kapıya doğru ilerledim.Kapıyı açtım ve ittirildiğimi hissettim.Kafamı hafifçe yukarı doğru kaldırdım ve gelenin Aras olduğunu gördüm.

-Ne istiyorsun?

-Cevap.

-Alamayacaksın.Boşuna uğraşma.

-Neden bu kadar karamsarsın ha?Hayata karşı hep bi kızgınsın.

-Ee nolmuş?Öyleyim işte.

BALERİN:Yırtık babetlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin