(düzenlendi✔)
Büyük alışveriş merkezinde çantalarla kafayı bozmuş arkadaşlarıma bakarken gülümsedim;
İstedikleri erkekleri elde ediyor, istedikleri şeyleri giyiyor ve yapıyorlardı.
Ben yapmaya çalıştığımda ise elime yüzüme bulaştırıyordum. İşte hayat ve bize sundukları.
Mağazanın kapısına yaslanmış onları seyrederken saçlarımın arasında bir gülümseme hissettim.
"Selam," dedi arkamda duran Jeff.
"Hey, rolleri mi değiştirdik? Artık takip eden sen misin?" dedim ona gülerek dönerken.
"Bu konuda eline su dökemem."
"Burada ne arıyorsun?"
"Luna, sadece seni görmek istedim ve şeyden bahsetmek-"
"Partiden. Evet biliyorum ve bunu bana söz verdiğin akşam yapman çok hoş."
"Hadi ama birlikteyiz biz, her an her şey hakkında konuşabiliriz, sözleşmemiz gerekmiyor." dedi ve bana uzandı.
Geriye bir adım attım.
"Yanılıyorsun Atkins, birlikte değiliz biz. Bana bunu sorduğunu hatırlamıyorum."
"Ah, şimdi de benimle flört mü ediyorsun sen?"
"Belki öyle, belki değil." dedim ve dudağımı ısırdım.
"Kes şunu." dedi gülerek.
"Neyi keseyim?"
"Seni öpmemi sağlamaya çalışıyorsun, Luna."
Ona inanamazmış gibi baktım ama içimde bir yerlerde bunu istediğimi biliyordum.
"Partiye gel ve konuşalım?"
"Partiye gelirsem, seninle ilgilenemem."
Onu şüpheye düşürmek hoşuma gidiyordu.
"Bu da ne demek şimdi?"
"Grace, onunla yatmam için bir çocuk bulmaya çalışıyor, bunun olmayacağını ona söy-"
"Hayır," dedi kesin bir dille, "Öyle bir şey olmayacak. Seni gözümün önünden ayırmayacağım."
"Ah haftalar önce bende senin için aynısını diyordum sonra bir bakmışım"
Ellerimle ışıltı çıkarabilirmişim gibi salladım ve devam ettim
"Bum! Bir kızlasın""Bu konuyu her seferinde açacakmısın yoksa sadece seni öpmeme izin mi vereceksin?"
Ben cevabımı veremeden yanağıma ard arda öpücükler kondurdu ve kahkahalara boğulmamı sağladı.
◆◆◆
"Chris!" diye el salladım bu ortamda ki sayılı arkadaşlarımdan olan çocuğa.
Kızlar adını bile bilmediğim alkolle oynanan bir oyun için beni burada bırakmışlardı, Jeff ortalıkta yoktu ve tanıdığım tek kişi olan Chris'e kalmıştım.
"Luna!" dedi gülümseyerek kollarını açarken.
"Hey, burada olman beni o kadar rahatlattı ki." dedim elimi kalbimin üzerine koyup derin nefes alırken.
Böyle ortamlarda tek kalmaktan nefret ediyordum."Sakin ol bebeğim, orta okuldan beri yanındayım." dedi gülerek.
"Seni kullanıyorum ve pişman değilim." dedim ellerimi iki yana kaldırıp dudak büzdüm.
"Ah acaba sen Jeff'i gördün mü?"
"Luna, hadi ama yine mi o çocuk?"
"Hayır, aramız iyi yani iyi işte."
"Bar tarafına bak, orada olmalı." dedi beni bırakırken.
Etrafta göz gezdirdim, ama onu bulamadım. Ve fark ettim ki siyah bir mom jeans ve mavi kısa bir tişörtle burada olmak iyi bir fikir değildi. Diğer herkesten farklıydım ve bu hoşuma giden bir şey değildi.
Kendi etrafımda bir tur daha döndüm ve onu bana bakarken gördüm. Bara yaslanmış, tam olarak bana bakıyordu. Yanında ki Zach ona durmadan bir şeyler anlatıyordu ve Clay'de hemen diğer yanında oturuyordu.
Ona gülümsedim, sadece öylesine bakmaya devam etti. Ona doğru adımlamaya başladım ama hiç bir tepki vermedi.
Bütün o insanlardan sonra yanlarına ulaştığımda Clay beni selamladı ve başımla bende onu selamladım.
"Konuşabilir miyiz?" dedim parmaklarımla oynarken.
Jeff'e bir şey olmuştu ve ben buna emindim.
Bir şey demedi, elinde ki bardağı arkasında duran tezgaha bıraktı ve eliyle önden gitmemi işaret etti.
Boş koridora girdiğimizde çıkan tek sesin topuklu kısa botlarım olduğunu fark ettim.
Ona doğru dönüp ağırlığımı tek bacağıma verdim.
"Onunla aranda ne var?" diye sordu, hiç konuşmayacağını düşündüğüm anda.
"Kiminle? Ben anlamıyorum Jeff, buraya beni davet ediyorsun, ardından beni tanımıyormuş gibi yap-"
"Kes şunu Luna, Chris'le aranda ne var? Hemen şuan bilmek istiyorum."
"Hiç bir şey! Neyim ben! Takıldığın o kızlara benzer bir halim mi var?"
Cevap vermedi, çenesi gerilmişti.
İnanamayarak başımı salladım.
"Ne var biliyor musun? Sana bir şey açıklamayacağım. İlk günden beri sana taptığımı söylerken ciddiydim. Ve sen bunu hiç bir zaman umursamadın."
Omuzuna çarpıp koridordan çıktım ve çıkış kapısını bulmak için ilerledim.
İnsanların hayatları boyunca Tanrı'dan bir süre sonra neden bıktıklarını anlamaya başlamıştım; çünkü Tanrı, her seferinde kendi istediğinin olması için diretiyordu; tıpkı Jeff gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
adore you :: jeff atkins
Short Storykız bir şair olmak istiyordu, ama esasında o bir şiirdi.