Bunu da yaz hakim bey, umuda kelepçe vurulmaz. İçimden bunları demek geliyordu. Ama diyemiyordum. Hakim Bey
ben suçsuzum,
ben ceza çekemem,
lütfen dinleyin, ama diyemiyorum. Olmuyor işte yapamıyorum. Söyleyemiyorum. Sanki bir el ağzımı kapatıyor da nefretimi kusmama izin vermiyor. Kendimde hissettiklerim izin vermiyordur belkide.
Bende yalnızca susmayı seçtim. Doğru ya da yanlışdı. Ama benim seçtiğim yolunda sonu vardı. Artık yalnızca özgür ve mutlu olucaktım. Ömrümün sonuna kadar kendi seçimlerime bağlı yaşıyacaktım. Ve bu seçimler yalnızca bana ait olucaktı. Pişmanlıklarımın yerini cesaretim dolduracakdı.
Bu gün bahçeye çıkarılıyoruz. Temiz hava her derde devâ sanılıyor. Ama ne yazık ki öyle değil. Bazı dertler var ki ömür boyu unutulmuyor. Bahçeye çıktığımızda herkes kavga ediyor Ben ise yalnızca onları izlemekle yetiniyorum. Burada yaşamaya alıştım, insanlar tarafından ezilmeye küçümsemeye alıştım ve tüm bunlardan kurtulacağım günün ve hayatımın düzene gireceği anın hayaliyle yaşadım.
Elbet her hapishanede olduğu gibi burada da hapishanenin kendini birşey sanan insanları vardı.
Ben bunları düşünürken parmaklıkların açılma sesiyle irkildim. Gardiyan kapıyı açarken bir yandan da
" Bu hafta da beni zorlama bahçeye çıkmak zorunlu!'' diye bağırdı. Sesinden ne kadar sinirli olduğunu anlayabiliyordum. Onu tamam dercesine başımla onayladım. Kapı açıldığında yavaş hareketlerle olduğum yerden doğruldum. Boynumu sağ sola yatırdım. Uyuduğum yer rahat olmayınca böyle oluyor. Yavaş adımlarla hapishaneden çıktım. Uzun koridorun sonuna kadar yavaşca ilerledim. Arkamdan da diğer mahkumlar geliyordu. Önümde ise 2 yıldır benimle uğraşan Güliz ve arkadaşı Emel vardı. Hapishanede olmalarına rağmen mutlu oluyorlardı. Ya da sadece güçlü görünmeye çalışıyor olduklarını düşünüyorum.
Aralarında fısıldaştıktan sonra benim yanıma doğru gelmeye başladılar. Yanıma geldiklerinde ise Güliz kısa bir kahkaha patlattı. Gözlerini gözlerime odakladı. Ardından bir adım daha yaklaştı. Bense adımlarımı hızlandırmıştım. Onlarla uğraşırsam burada daha fazla kalırdım. Ama onlar ömür boyu burda kalıcaklardı.
İkisi de bir zamanlar çok yakın arkadaşlarmış. Aslında şimdide öyleler ama eskiden birbirlerine daha bağlılarmış. Ben yalnızca başkaları konuşurken duymuştum.
Bir markete girmişler. Yanlarında eşleri de varmış. Dördü hep birlikte dolaşırmış. Onların sevgisini herkes kıskanırmış. Markette alışverişleri bitmiş ve kasaya geldiklerinde Güliz'in eşinin telefonu çalmış. Eşi telefonun çalmasıyla birlikte irkilmiş ve yanlarından uzaklaşmış. Güliz ise telefonu elinden alıp baktığında bir kadın ismi görmüş. Telefonu açıp kulagına götürdüğünde kadın aşkım, birtanem diyerek konuşunca ağlayarak uzaklaşmış. Emel ise arkasından gitmiş ve o gün bir söz vermişler. Dediklerine göre onları üzen her insanı öldüreceklermiş. Kocalarını öldürünce de hapise girdiler.
"Duyduğuma göre gidiyormuşsun." dedi Güliz. Düşüncelerimden ayrılıp onun yüzüne boş boş bakmaya başladım. Bana 'orada mısın?' diye el hareketleri yapmasıyla istemeyerek"Evet. Bir sorun mu var?" dediğimde araya Emel girdi.
"Burada bir sorun vardı. Ve o da artık hapishaneden gidiyor." derken kahkaha patlattı. Sesi kolidorda yankılanırken gardiyanın pörtlemiş gözlerine mağruz kalmıştık. Emel bir kaç öksürme yaptıktan sonra Güliz'i kolundan tutup götürmeye başladı. Bende arkalarından yoluma devam ettim. Bir kaç adımın ardından bahçeye çıkabildim. Adı bahçe olmasına rağmen bir tane bile ağaç yoktu. Yerler eskidiği belli olan asfalttandı. Oldukça büyük olmasına rağmen tüm suçlular buraya sığmıyordu. Temizlikçiler biz bahçedeyken hücreleri temizliyordu. Buradakilerin çbir kısmı benim gibi sessizken bir diğer kısmı da alaycı, ukala insanlarla doluydu. Suçlarından gayet mutlu oldukları görünüyor ancak içlerindeki kavga dikkatli dinleyince duyulabiliyordu.
Kapıdan çıktığımda gördüğüm boş banka hızla oturdum. Etrafı seyrettiğimde tüm insanlardan nefret ettiğim için oturduğum banka hafif yayılarak yeri izlemeye başladım. Tek yaptığım bu. Belki saçma ya da mantıksız ama ben böyle gayet memnundum. En azından yine düşüncelerimle bağ kurabiliyordum. Ellerime kaydı gözlerim. Ne kadar da bakımsız biriydim. Normalde böyle yaşamazdım. Abartılı olmasa da düzenli olarak kuaföre giderdim. Yeni kıyafetler alırdım. Ama buradan çıksam da artık böyle şeylere meraklı olacağımı sanmıyorum. Tek istediğim güvenli bir ev, karnımı doyuracak bir kap yemek, evimi geçindirmem için de bir iş. Tek istediğim bu. İnsan başka ne isteyebilir ki? Düşüncelerimden ayrılmama neden olan bir ses duydum. Bu ses ya bir patlama sesi ya da bir kazaydı. Belki de bu sesi daha önce hiç duymamıştım.
Artık bölümler kısa gelicek çünkü yayımlanırken yazım hataları oluyor.
Heyecanlı sahnelere az kaldı!
Diğer bölümde Baran'la tanışıyoruz.
Vote ve yorumlar önemli :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunay'ı Öldürmek
Fiksi Ilmiah"Kaybettim tamam mı! Anla işte artık savaşmak istemiyorum. Kendime uydurduğum o aptal dünyada yok oldum ben. Artık herkes, herşey saçma geliyor. Ben o kitaplardaki güzel prensesler gibi değilim. Benim sihirli bir değneğim yada kraliyetim yok. Bir ev...