4

16 1 0
                                    

Anne lütfen söyler misin sesin nasıl bu kadar gür çıkabiliyor? Bana da öğret lütfen. "Anne yaa. Niye uyandırıyosun. Yatıcam ben biraz daha ya yeni yattım valla bak." çaresiz çıkan sesimle belki bir saat fazladan yatağımda kalıp keyif çatabilirdim. "Bak akşam Çağrıyla Oktay yemeğe gelecek. Kalk yardım et sende bana." bir süre cevap vermedim o da başımda öylece beni bekledi. O konuşurken uyuya kalmış numarası yaptım ve sonuç başarılı. "Allah size sizin gibi evlat versin. Ben anlamıyorum doğururken fazla radyosyona mı maruz bıraktım ki rodyoaktif koalalar gibi 22 saat uyuyorsunuz. Hata bende o da benim suçum. Aman kızım şakın yardım etme." dedi söylenirken ya alt üstü bi masa hazırlıycak vay efendim 5 tabak koyacak. İşte buna uyuzum ben. Ya hep ben yapıyorum hep sana yardımcı olmaya çalışıyorum 1 kere ya 1 kere yapmayayım benden kötüsü yok.

Yatağımdan çıkmadım. Annem giderken kapıyı sertçe kapattı. Hemen yanımdaki masada duran telefonuma uzandım. Yatağımla masam arasında o kadar az mesafe vardı ki telefonumu kalkmadan uzanarak alabiliyordum ve bu mükemmel bir özellikti. Biraz müzik dinledim biraz internette dolaştım. En son fotoğraflarımı yüklediğim hesabımda denizin önünde oturmuş kitap-kahve yaptığım bir fotoğraf buldum. Fotoğraf 2015 yılının Kasım ayına aitti. O an bunu ne kadar uzun zamandır yapmadığımı düşündüm. 2 yıldır neredeyse hiç gitmemiştim kahve-kitap yapmaya denizin kıyısına. Aklımdaki not defterime hemen yapmam gereken şeyler arasına not aldım. Yatağımda bana 5 dakika gibi gelse de tam tamına 1 saat tuzla buz olup erimişti. Zilin sesiyle birden irkildim. Kapımı açtım ve koşmaya başladım dış kapıyı açmak için. Sonra birden durdum kendimi aynada görünce. Üzerimdeki çiçekli böcekli diz kapağımın biraz üzerindeki şortum ve onun üzerindeki yine çiçekli böcekli sıfır kollu atletim fazla ca komik duruyordu. Az kalsın kapıyı bunlarla açacaktım ben ya' diye geçirdim içimden. Kapıyı açmadan odama koşmaya başladım bu sefer. Koridorda giderken merdivenlere az kalmıştı ki annemle çarpıştık. O da kapıyı açmaya gidiyordu. Odama koşar adım çıktıktan sonra üzerime diz kapaklarımda olan üzerinde çilek desenli elbisemi giydim.
***
Yemeğe nihayet oturabilmiştik. Babam önce Çağrıyla biraz sohbet etti. Okuldan,aileden ve diğer şeylerden bahsettiler. Sonra hepimiz sessizce yemek yemeye başlamıştık. "Umarım Atena'da sizin yanınıza gelir abileri. Çok akıllı benim kızım"dedi gururla bana bakıp sessizliği bölerek. "Biraz zorlanabilir." Çağrı bunu söylerken beni o kadar kötü hissettirmişti ki daha fazla dayanamadım. "Seni zorlamadıysa beni hiç zorlamaz sen merak etme." dedim gülümsemeye çalışırken. Biraz şaşırmış gibi baktı sanki benden bir cevap beklemiyor gibiydi. Ortamın gerildiğimi hisseden Oktay başka şeylerden konu açtı. Biraz havadan Sudan sohbet ettik. Sohbet ederken fark etmiştim. Çağrı'nın yüzü o kadar farklıdı ki.. Koyu gözleri vardı. Gece gibi gözler... kirpiklerine şok olmuştum. O kadar uzun ve gür kirpikleri vardı ki yüzüne ayrı bi güzellik katıyordu. Kalın kaşlarıyla uyumlu çıkık elmacık kemikleri yüz hatlarını keskinleşirtirmişti. Herkes gülüp eğlenirken ben hala Çağrıyı gözetliyordum. Gözlerim dudaklarına kaydı. Dolgun dudakları vardı. İçimde garip bi his oluştuğunu fark edince hemen 'kendine gel atena' uyarısı verdim. Hala yüzünü incelemeyi kesmeden yüzüne bir kez daha baktım. Hafızama kazımak istiyordum. Neden böyle bir şeyi istiyordum gram fikrim yok ama farklıydı. Bu içimdeki his farklıydı. Gözlerini konuşan babamdan çekip benim gözlerime dikti. İzlerken yakalanmıştım! Af dileyen şekilde baktım bir süre sonra hemen ayaklandım. "Ben odamı biraz toplayayım."
***
Odama çıkarken yanaklarım iyice kızarmıştı. Salaksın salak! Salak şey! Aptal! Ne diye inceliyosun çocuğun yüzünü. Tekme atarak kapımı açtım. Battaniyemi düzelttim. Biraz masamı toparladım. En son gözlerim dolabıma kaydı. İçerisi çok dağınık olmalıydı. Her bir şeyler aldığımda alttaki katlı olan giysileride bozardım.

Dolaptaki bir çoğu şeyi yere döküp yeniden katladım. Sanırım 3-5 parça bir şey kalmıştı ki duyduğum ses ürküttü beni. "Evinize gelen herkesin yüzünü bu kadar dikkatle inceliyorsan sende bir sıkıntı vardır minik. Bir piskolog tavsiye edebilirim istersen." Kafamı hayretle sesin geldiği yöne çevirdim. "Aman be ne alakası var. Yüzünde bir şey vardı ona bakıyordum ben. Senin o gül yüzüne bakmaya can atmıyoruz bizde. " dedim ama dediğim şeyi hiç dinlememiş gibi yapıp yerde katlamadığım elbiseyi işaret etti. "Çileki elbisenden anladığım kadarıyla seni zevksiz sanmıştım ama şurda duran beyaz elbise hiçte fena sayılmaz. Yakışır sana. Cildin koyu çünkü." dedi nefes dahi almadan. Ben şok olmuş ona bakarken "neyse bende şarz aleti almaya gelmiştim sana soracaktım ama sanırım gerek kalmadı." dedi ve hemen masamdaki şarj aletine uzanıp aşağa indi. Şaşırmıştım.

Koşarak aşağıya indim. Annemi mutfakta meyve hazırlarken yakalayıp izin koparmam gerekiyordu. "Annelerin gülü,annelerin bir tanesiii" koşarak arkadan sarıldım anneme. Bir yandan mutfak tezgahında meyveleri soyuyor bir yandan gülüyordu ona öylece sarılıp bırakmadığım için. "Geliyor yine bir istek... Söyle bakalım küçük civcivim. Ne var yine?" dedi. "Annecim hani Selin'in çalıştığı yer vardı ya. Deniz kıyısında plajlı bir yerde çalışıyordu hani. Yarın kapalı olacakmış. Patron özel bir çift için sabah saatlerinden akşama kadar kapalı tutacakmış. Selin'de çiftle konuşurken birde ne zaman kumsaldan ayrılacaklarını sormuş. Adam 8.30 gibi orada olacak ve 10.30 gibi de oradan ayrılacakmış. Sanırım evlenme teklifi edecek ve başka süprizlerde hazırlamış. Akşama kadar kapattırmak istemiş çünkü her şeyin kusursuz olması ve kimse tarafında bölünmek istememiş. Hikayenin bu kısmı seni çok ilgilendirmiyor. Sadece merak etme diye anlatıyorum. Selin'de bana 11 gibi kitabını kahveni al gel dedi. O sevmez kitabı da kahveyi de ama bana bunu ayarlamak istemiş. Görüyor musun kızcağızı ya. Ben bu kızı nasıl sevmeyeyim üstüne bu teklifi reddedeyim?" uzun uzun konuştuk. En sonunda tamam dedi annem. Hem Selin'le konuşacağımız çok şey vardı. Ben 2 yaşımdan beri Selin'le tanışıyorduk. Her şeyimi onla paylaşırdım. Kız kardeşe ihtiyaç duymamı engelliyordu birtaneciğim. Hem şu Çağrı'nın olayından da bahsetmem artık farz olmuştu...


ARKADAŞLAR MERHABALAR. BEN BURALARDAYIM EPEY SÜREDİR AMA BİR HİKAYE YAZMAYA YENİ BAŞLADIM. GÜZEL BİR ŞEYLER ÇIKARTMAK İSTİYORUN BU KONU İÇİN ÇOK HEVESLİYİM. SİZDENDE KÜÇÜK BİR RİCAM OLACAK LÜTFEN DEVAM ETMEMİ İSTİYORSANIZ VOTE ,YORUM FALAN BİR ŞEYLER YAPIN HEPİNİZİ ÇOK SEVİYORUM. BENİM CİVCİVLERİMSİNİZ 🐥

Ağabeyimin Arkadaşı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin