6.bölüm |Geçmişten sızan acılar 🍂

324 133 72
                                    


Kötü bir geçmişiniz vardır. Ve siz geçmişinizi silmek, hayata yeniden başlamak istersiniz. Bir süre sonra unutursunuz geçmişte yaşadıklarınızı. Aslında yara bırakan bir geçmiş hiç de kolay unutulmaz. Ama zamanla unutmaya çalışırsınız. Ve tam da unuttum dediğinizde en ufak bir sızıntı tekrar yaranızın açılmasına neden olur. Korkarsınız. Siz ne kadar kaçsanız da geçmişte yaptığınız hatalar peşinizi bırakmaz. Hiç beklemediğiniz zamanlarda yakalar sizi.Geçmişi deniz olarak düşünün. Ya yüzüp geleceğe doğru ilerlersiniz ya da geçmişinizde boğulursunuz. Ve unutmayın, siz boğulmamak için ne kadar çırpınırsanız çırpının, yüzmeyi akıl etmedikçe asla kurtulamazsınız...

GİZEMDEN:
Kamp gezimizin sonuna geldik. Kahvaltı yaptıktan sonra kızlarla hazırlanmak için çadırdayız. Dün... Nasıl geçti diye düşününce benim açımdan, Kumsal açısından pek iç açıcı olmadı. Dün çadıra geldiğimde Kumsal uyuyor taklidi yapıyordu. Duygu onu Canın getirdiğini, içki içtiğini söyledi. Bizim Kumsal ve içki...

Duygu dinlenmek için uzanınca uyuya kalmış, Kumsal da çıkıp ateş başında içmiş... Tabi bünyesi alışık olmadığı için gece uyanıp, belki de hiç uyumamıştır, kustu. Sonra biraz rahatlayıp uykuya daldı. Tabi o zaman Duygu uyumuştu.

Ben, bense uyuyamıyordum. Her gözümü kapadığımda aklımda o sahne canlanıyordu. Sonra dayanamayıp kalktım ve çadırdan çıktım. Geceyle birlikte gökyüzünü seyrettim saatlerce.

Saat sabaha yaklaşınca çadıra girdim, uzandım ama sadece 1 saat uyuya bilmişimdir. Çünkü herkes uyanıp kahvaltıya toplanıyordu. Şimdi hazırız ve otobüse gidiyoruz. Otobüse bindiğimizde herkes kendi yerine oturmuştu bile. Biz de kendi yerimize oturmak için birbirimizden uzaklaştık.

Savaşın yanına yaklaştığımda kafasını kaldırıp gözlerini gözlerime dikti. Çok dikkatli bakıyordu. Geçip yanına oturdum ve ona dönüp kaşlarımı çatarak "Bir şey mi var?" diye sordum. O suratında düz bir ifadeyle "Yok bir şey" dedi. Sonra kulaklığımı telefona takıp şarkıyı başlattım.

Bir anda bir elin beni çekmesiyle Savaşa döndüm o beni omuzuna yatırarak güzel sesiyle "Uyu hadi" dedi. Onun böyle bir şeyi neden yapmasını anlamadığım için ona dönüp "Ne yapıyorsun sen?" dedim. O gözlerimin içine bakarak "Tüm gece uyumamışsın zaten. Rahat uyursun böyle." dedi.

Ben afallayarak "Sen nereden çıkardın bunu?" dedim. O eliyle göz kapaklarımı kapayıp beni kendine daha çok yatırarak "Sadece uyu." dedi bense benden beklenmeyen bir şey yaparak sadece uyumaya çalıştım, uyudum.

KUMSAL'DAN:
Herkes kendi yerinde oturmuştu. Ben de Canın yanında... Dün için ona nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyordum aslında, çoğu şeyi hatırlamasam da... suratına bakamıyordum..utanıyor muydum acaba?.. Can direk "bir şey sora bilir miyim" dedi. Biraz şaşırarak gözlerinin içine bakıp "Tabii ki de" dedim. Can üzgün bir sesle "neden o kadar içtin?" diye sordu. Bu soruyu soracağını hiç tahmin etmemiştim... sorduğu zaman yüzüne bile bakamadan "belki içirsem içimdeki anılar öldüre bilirim". Bu konuyla ilgili konuşurken istemsizce gözlerim doluyordu... Can bunu fark etti "Neden gözlerin doldu yine?"

Yorulmuştum... Bu soruyu nasıl cevaplayacağımı bilmiyordum ve Canın hala benden bi cevap beklediğini hiss ettim ve gülümseyerek "Boş ver, ben biraz sulu göz birisiyim"
Can kafasını aşağıya eyip gülümsedi ...Çok tatlı gözüküyordu. Gülerken kısılan gözleri..saçlarını oynatan rüzgarın çok şanslı olduğunu düşünüyordum... O kadar güzel gülüyordu ki... Sonra kendime gelmek için kafamı sağa sola yavaşça salladım..

Gözüm Canın kolundaki lekeye sataştı "bu ne? " elimle dokunarak sordum. Can kendi koluna bakarak "doğum lekesi" dedi. Doğum lekesi çok garip olsa da küçük ay parçasına benziyordu. Belki de bana öyle gelmiştir... Sonra lekesine bakıp "Çok güzel, annenin sana hediyesi bu belki de". Can surat ifadesini değişerek üzgün bir ses tonuyla "Evet belki de annemden bana yadigar kalan tek şey , doğum lekem"
Ben .. ben ne diyeceğimi bilmeden donup kaldım ...Kendimi aptal gibi hissediyordum..

MAVİ'nin 3 tonuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin