Aşk'a Hitaben...

27 3 2
                                    


Otururken nehrin kenarındaki ağacın altında, kafamdaki ses tekrardan geldi: Aradığın duygunun kaynağı nedir onu biliyor musun, dedi. Bu sefer alışmış ve kabullenmiş bir şekil de: bana aşktan bahset, dedim ona. Daha tok ve yüksek bir sesle başladı anlatmaya: aşk seni daha bir tohum iken alır ve kendi verimli topraklarına savurur, orada kendi özel suları ve gübreleri ile seni yetiştirir. Zamanı geldiğinde seni tırpanları ile biçecektir ve büyük kayaların altında ezdikten sonra, un ufak edip evine getirecektir. Seni en özel malzemeler ile harmanlayıp en özel yerlerde saklayacaktır, daha sonrasında cehennemden farksız olan fırınına atıp pişirdikten sonra doyurucu ve güzel görünümlü bir ekmek haline getirecektir. Aşk seni bir buğday tanesi iken alıp, seninle ilgilenir bu sana belki eziyet gibi gelse de aşk senin iyiliğin için bu aşamalardan geçirir seni en sonunda aşkı öğrenmiş bütün aşamalardan geçmiş, olgun, doyurucu ve güzel bir ekmek haline gelirsin. Ne karşı çıkarsın bu duruma ne de kabul edersin. Aşık olmayı hem çok ister, hem de aşık olmamak için elinden ne geliyorsa yaparsın. Aşk planlı yapılmaz, aşk oklarını kime saplarsa razı gelir ve yarana merhem ararsın. Sen aşka beni vur diyemezsin. Aşk dünya ’yı turlayacak kadar kırbaç darbesi yesen de sesini çıkarmamaktır. Annenin antika vazosunu kırdığındaki mahcup oluşun ve sevdiğinden gelen mektubu büyük hevesle okurken, altını çizdiğin kelimelerin verdiği mutluluktur. Aşk uğruna binlerce kitabın yazıldığı, binlerce canın alındığı, binlerce kişinin hayatını heba ettiği ama bir o kadar da vazgeçmediği bir duygudur. Belli bir amaç için aşık olunmaz, mutluluk, eğlence, yalnızlık, para hiç biri için aşık olamazsın. Önce aşık olursun, diğerleri sonradan gelir. Aşk bencil ve bir o kadar da vefalıdır, kimseden bir şey istemezken kimseye de bir şey vermez. Aşk kendi kendine yeter kimse onu etkilemez

İçimdeki Ses Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin