Bu kitabı;Toplumun 'ibne' 'top' 'götveren' diye dışladığı ama benim kapımın her zaman açık olduğu LGBT bireyi kardeşlerime,
Üye olmasalar da LGBT'yi destekleyen, onaylayan tüm herkese ithaf ediyor, iyi okumalar diliyorum.
Ha bir de unutmadan küfretmeyi çok sevmem ama;
Burdan tüm homofobiklerin amk.
Buraya başladığınız tarihi not düşersiniz sevirim.
Dudaklarının arasındaki sigarayı sevdiğinin dudaklarını son bir kez öpercesine içine çekti genç adam. Süzülerek gecenin karanlığına karışan duman; onun acısını taşıyacaktı, son nefesini. İz bırakmak istercesine üstüne gelen hayatta tek kurtuluşu olarak gördüğü bu cismin kendini öldürmesine izin vermekten başka çaresi yoktu. Zaten çok içemiyordu, bıraksınlardı da evde içebilsindi. Üvey babasından aşırdığı ikinci sigarayı başka bir zamana saklamayı düşündü; daha ihtiyacı olacaktı bu şeye.
Gözlerini diktiği şehir, onu takmayarak tüm hızıyla akmaya devam ediyordu. Bir kez daha üfledi dumanı gökyüzüne doğru. Ölümü kabullenmiş bir kelebek misali, sessiz sedasız uçup havaya karışan dumanın geride bıraktıkları sadece bir çift can yakıcı gerçekten ibaretti.
Hayatın dışlamadığı insanlar topluluğu yavaş yavaş mahallede akınlar şeklinde yürürken gözlerini kapatıp anın akışına bıraktı kendini. Nefessiz kalışı dahi o sigarayı dudaklarından çekmeye mani olamamıştı. Buna ihtiyacı vardı.
Batan güneşle göz göze geldiklerinde ise burukça gülümseyerek gerçeklerin bir kez daha gün yüzüne çıkmasına izin verdi. Eve birazdan gelecek olan babası (!) kimbilir neler yapacaktı onlara? Unutmayı en çok istediği şeylerden biriydi bu. Bulmayı hep arzuladığı huzurun yok edicisi; evde annesine yaptığını bırakmayan bir baba (!) ne kadar ona ve annesine sahip çıkardı ki?
Hayatın çelme takıp düşürdüğü, yüzüne bakmadan terk ettiği mazlum çocukların ahı elbet bir gün yerini bulacak; suçlular cezasını çekecekti. O günün gelmesini büyük bir istekle bekleyenin tek kendi olmadığı gerçeği yanan ciğerine soğuk su misali çarparken sigarasını son bir kez daha içine çekip küllüğe bastırdığu sırada duydu o her kulağına geldiğinde lanet okuduğu sesi.
"Kuzey! Nerdesin lan? Gel buraya piçin evladı."
Babasına laf edilmesinden nefret ederdi genç adam. Sinirlerine hakim olmaya çalışarak üzerine dökülmüş olan külleri silkeledi. Bilerek ve isteyerek yavaş hareket ediyordu; onun o yüzünü görmemek için.
Babasının olmadığı gerçeğinin daha sonra canını yakmasına izin verecekti. Şimdi güçlü olup her şeye rağmen tüm gücüyle kendisi ve annesi için ayakta durabildiğini tüm aileye ve herkese göstermeliydi yoksa babasının ölmeden önce olmasını istediği güçlü ve kendine güvenen o adam olmanın yanından bile geçemezdi.
Korkusunu bedeninin en derinliklerine gömüp yavaşça ayaklanmaya çalıştığında ayakları uyuştuğundan hareketleri zorlaşmıştı. Biraz bekleyip uyuşukluğun bir an önce geçmesi için ayağını hareket ettirmeye başladı. Bekletilmekten nefret eden şu adamı gereğinden fazla sinir ediyordu ve normalde bile cinnet geçirme havasında olan bu şahıs içip geldiği zaman hiç de çekilir bir boyutta olmuyordu.
Kalkıp balkon kapısını kapatırken son bir kez dışarının o güzel havasını içine çekti. Sonbaharı severdi genç adam. Onun gibi savrulup duran sarı yaprakları kendisinin bir eşi gibi gördüğünden en sevdiği mevsimdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuralsız [B×B]
Teen FictionKuralların dışında bir hikaye bu. Yeşil ve Mavinin. Yağmur ve Ateşin. Yaşam ve Ölümün hikayesi. En yüksek #60 Boy×boy rahatsız olanlar okumasın lütfen. Başlangıç: 27/07/2017 Kapak için teşekkürler @anonymousauthorr_