bir katre alevdir bu karanfil

1.1K 169 50
                                    

İnsanları anlayamıyordum.

Başta annem ve babam olmak üzere insanları cidden anlayamıyordum.
Hayır, sorunum saçma sapan, ıvır zıvır ergen triplerinden biri değildi. Sorunum güvenilmeyecek varlıklar oluşlarıydı. Eh, işte bu tip insanlar onlara güvenmediğiniz zaman trip atmaktan, uzaklaşmaktan hiç çekinmezdi. Başta onlara göre hep siz suçlu olurdunuz.
                                   
Herkes, güveni bir köşeye bıraktım, sadakat ne demek düzgün bile bilmiyordu. Cidden anlayamıyordum. Ulaşamadıkları bir rafa kaldırdıkları için mi göremiyorlardı, yoksa görmek için uğraşmaya bile değmeyeceğini mi düşünüyorlardı? 

Junmyeon, Junmyeon'un ailesi ve Baekhyun haricinde tanıdığım herkesin bir kere bile güvenilir olduğuna inanmadım, inanılacak yüzleri de yoktu zaten. Kim Junmyeon, küçüklüğümün bana getirdiği güzel (bunu ona söylemeyin, poposu hemen kalkıyor)  sürprizlerden birisiyken Byun Baekhyun, son iki yılda hayatımı tepe taklak eden o güzel isimdi. Baekhyun'u düzgün tanımıyorsun bile demeyin, okulda kaç kez tuvalete gittiğine kadar her şeyini biliyordum. Benden bir şey saklayamazdı, gerçi beni tanımıyor da zaten, nasıl saklasın? Junmyeon'u ise aslında cidden sevmiyor olabilirim, o konuyu henüz düşünmedim. Çünkü lanet herif bir kez kendini sevdirecek şey yapıyorsa arkasından on kez ağzına sıçtıracak şey yapıyordu. Ailesini onu sevdiğimden daha çok seviyordum.

Annem ve babamı neden sevmediğimi, güvenmediğimi söyleyecek olursam zorunlu bir evlilik geçirmişlerdi, ben de o zorunlu evliliğin göz boyamak, mutlu olduklarını yalanda olsa belli etmek için gerçekleştirilmesi gereken meyvesiydim. Tüm dertleri paradan ibaretti. Hayatlarını yalanlar üzerine yerleştirmişlerdi, tek birbirlerine yalan söylemezlerdi. Demek istediğim yatak arkadaşları, gece gezmeleri, sabah kalkışları konusunda birbirlerine yalan söylemezlerdi, fazla açıklardı. Kendilerine bile saygıları yoktu, sadakat konusunda bir hayli konu dışıydılar. 

Seviyorum ayakları bir kere yalandı. Ayda bir banka hesabına bol sıfırlı bir para gönderince sevilmiş veya seviyor olmuyordunuz. Geri dönme demenin bir diğer söyleme şeklinden başka bir şey değildi.

Ve evet, ailemden uzakta Junmyeon ile yaşıyordum. Ona güvenmemin sebebi tamamen salak oluşu ve ailesi sayesindeydi. Salaktan zarar gelmez kafasıyla arkadaşlığımızı ilerletiyordum, ailesi ise kendi ailemden daha yakındı bana. Arada kira parasını çar çur ettiğimiz ve evden atıldığımız zamanlar oluyordu, işte o zamanlar sokakta kalmak yerine sözde ailemden para gelesiye kadar Junmyeon'un ailesinin evinde kalıyorduk...dayağımızı yedikten sonra.

Düşüncelerimi kafamdan hızlıca uzaklaştırmak için birkaç kez gözlerimi hızlı hızlı kırpıp sevgilisinin (sanırım artık eski sevgilisi oluyordu) Kyungsoo'ya bana güvenecek kadar beni  sevmiyorsun bağırışlarına bir kez daha göz devirdim. Tanımaz, etmezdim ama suratına tükürerek güvenini kazanacak ne yaptın orospu çocuğu diye bağırmak istiyordum. Sonrada Junmyeon'a beni tutması için işaret verip tutmayın lan beni atarlarına girerdim. Çocuk iki metre vardı, lütfen.

"Sen benim sevdiceğime mi bakıyorsun, haysiyetsiz." kafama sertçe geçirilen eli ilk defa umursamayıp Junmyeon'un söylediği ile gözlerimi şaşkınlıkla büyüttüm. Junmyeon'da kendi dediğine şaşırmış olacak ki yerinde sekerek çığlık attı ve eliyle ağzını kapattı.

"Ulan hani sadece dudakları güzeldi, galoş?"

"Aslında iki haftadır senden saklıyordum..."

Bir elimi kalbimin üstüne koyup diğer elimi daha fazla devam etmemesi için havaya kaldırdım. "Daha fazla sesini duymak istemiyorum, sus."

carnation •baekchenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin