Ben Aşka İnanmıyorum-PART 4

42 12 6
                                    




İstanbul 12.00 am


'İnanmıyorum. Harika bir vücudun var ama bence biraz kilo almalısın.' Sarışın kadın bunu söylerken bir taraftan da Ruken'in beden ölçülerini almaya devam ediyordu. Burası Dua'nın söylediği gibi çok hoş butik terziydi ve her yer somon ve mint yeşili detaylarla süslenmişti.

'Tabii, tabii ama okul bizi yordu. Stres-sıkıntıdan iştahı kesildi yavrucuğumun.' diyerek çoktan söze başlamıştı Dua.

'Aaaa neden bu kadar çalıştınız? Hırs mı yaptınız nedir? Sizi bu kadar strese sokacak ne okudunuz ki kızlar? Tıp mı sizi bu kadar yordu?!' Kadın lüleli sarı saçlarını arkaya ata ata konuşuyor , üzerine giydiği berjerlerle aynı renk olan,mint yeşili elbisenin kendini sıktığının farkında değilmişcesine hareket ediyor, tombul kolları bir o yana bir bu yana sallanıyordu.

'Ah evet! TIP! ' diye ofladı Ruken.

'Ay ne , doktor gibi bir halimiz mi var ? Biz sanat tarihi okuduk. Çok gezdik,çok gördük bir çok projelere katıldık. Haliyle çok yorulduk. Daha yapacağımız bir çok şey var beraber ama bakın şu Ruken'e bu kız var ya bu kız' diyerek yüksekce bir takozun üstünde asık suratıyla duran Ruken'i işaret ediyordu. 'İşte bu kız, mezuniyete bile gelmeme kararı almıştı ki, Allahtan ben varım da kaptım getirim size. Yoksaa hiiiiççç yataktan çıkası yoktu. Deli şey!'

Ruken sinirden patlamaya hazır bir bombaya dönüşmüştü ama kendini tutuyordu, hatta zorluyordu. Terzi kadın ikisinin de ölçülerini aldıktan sonra istedikleri kıyafetlere baktı. İkisini de beğenmişti. Hele göğüs  kısmı taşlarla benzenmiş aşağısı volanlı gelen uzun eflatun renkli,etek kısmında bir parça maviye kaçan renk bulunan elbiseye bayılmıştı.

'Bu kimin zevki kızlar? ' diye gülümseyerek sordu.

Dua yine kıkırdıyordu sonra kadına doğru yaklaşarak;

'Bide gelmek istemiyor baksanıza en güzel elbiseyi seçmiş bile' Kadın minik top kadar burnuna iliştirdiği kedi çerçeveli şeffaf gözlüklerinin üstünden Ruken'e bakarak;

'Hakkı var. Bu elbiseyle muhteşem olursun!'

Ruken'in biraz olsun sinirleri yatışmış gibiydi. İşlemlerini tamamlayıp oradan ayrıldılar. Dua yine durdurak bilmeden konuşmaya başlamıştı ama Ruken'in gözleri uzaklara dalıyordu. Birden arkadaşının o ani zamanlarda aniden çıkardı tiz sesini duyarak kendine geldi.

'Olamaaaaazzzz! Ondan mesaj gelmiş ve ben nasıl cevap vermedim!' Ekranı Ruken'in gözüne sokarcasına heyecanla gösteriyordu.

'Of Dua ya, inan minik çocuklar gibisin. Hem şunun şurasında iki saat olmuş sadece, abartma. Yaz ne diyeceksen.'

'Olur mu Ruken. Beklettim şimdi kasten yaptığımı sanacak.'

Ruken suratını ekşitmiş,alay ifadesi olarak dilini dudak köşesine çıkarmıştı. Bir taraftanda bütün ağırlığını sol bacağına vermiş halde onu seyrediyordu.

'Anlamıyorum gerçekten, aranızda birşey olmadığı halde neden bu kadar çok takıyorsun? Seninle arkadaş olduğunu düşünüyor ki onun hoşlandığı kızı biliyorsun. Okulun afeti.' Dua dudaklarını küçük çocuk gibi büzerek gelen mesajı açmadı bile.

'Bana bak surat asmayı bırak. Ben realist bir insanım ve bunu söyleme hakkım var . Seni pohpohlayamam. Gerçek bu ve bilmen gerekiyor .Öyle değil mi?' Kız ağlamaklı gibi bir hale gelmişti. Ağzından belli belirsiz sözler dökülmeye başladı;

'Sende hiç aşık olmayacakmışsın gibi davranıyorsun! Bir gün olursan anlarım seni Ruken! Hiç merak etme!!' Dua konuşmasını bitirip ordan ayrılacağı sırada Ruken söze başlamıştı ki 'Ben aşka inanmı...'

Dua sinirle karışık bir üzüntüyle arkasına bakmadan taksiye atladığı gibi gitti. Arkasından öylece bakakalmıştı Ruken. Sonunda tamamladı cümlelerini;

'BEN AŞKA İNANMIYORUM.'

Hint KumaşımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin