Başımda öten alarmla memnuniyetsizlikle uyandım. Elimi komodinin üzerinde dolaştırdım. En sonunda telefonumu aldım. Alarmı kapatıp yatağımdan kalktım. Adam atacağım sırada ayağıma dolanan yorgan ile yere kapaklandım. Anladığım üzere bugün günüm kötü geçecekti. Yerden yavaşça kalkıp banyoya girdim. Hazırlandıktan sonra çantamı alıp aşağıya indim. Annemle babam erken çıkmış olmalılardı. Annem bir süredir işlerini aksatıyordu benimle ilgilenebilmek için. Kendime sandviç yapıp çıktım. Şoför beni görünce hemen kapımı açmıştı ama bugün kendim gitmek istiyordum. Ona kendim gideceğimi söylediğimde karşı çıkmıştı. Annemin haberinin olduğunu söylediğimde kabul etmişti. Evden çıkıp yürümeye başladım. Genellikle şoför bırakırdı babam evden geç çıkacağı zamanlarda bırakırdı. O da kırk yılda birdi. Siteden uzaklaşmaya başladığımda dikkatimi çeken şeyle durdum. Anıl, Ekin, Can ve Enes toplaşmışlardı. Neden orada durduklarını merak etmiştim. Bende durup onlarla bekledim. Beni görmemeleri için bir ağacın arkasına geçtim. Bir süre sonra okul servisi geldi ve onları alıp gitti. Onlar ne zamandan beri okula servisle gidiyorlardı. Saklandığım yerden çıkarak durağa doğru yürümeye devam ettim. Durağa geldiğimde otobüsle eş zamanla gelmiştim. Binip boş bir yere oturdum. Herkes işe ya da okula gittiği için otobüs biraz kalabalıktı. Neyse ki boş yer bulabilmiştim. İçerinin sıcaklığından dolayı mayışmaya başlamıştım. Otobüs okula yaklaştığında inip okula doğru yürümeye başlamıştım. Otobüste ne kadar mayıştıysam da dışarı çıktığımda bu yok olmuştu. Esen rüzgâr ensemi yalayıp geçiyordu. Montumun kapüşonunu başıma geçirdim. Okula geldiğimde bahçeye göz attım. Gördüklerimle ağzım beş karış açılmıştı. Ebrar ve Anıl önceden gördüğüm servisten inmişlerdi. Hem de beraber! Bozuntuya vermeyip sınıfa gittim. Yerime sinirle geçip ofladım. Bakışlarım ister istemez kapıya döndü.
***
Ceren'in dürtmesiyle değil müdirenin çığırmasıyla uyanmıştım. Hazırlanıp yemekhaneye indim. Yemekhaneye indiğimde herkes gibi aynı tepkiyi vermiştim. Yemekhanede yemek yoktu. Müdire bize bakıp durumu açıkladı.
"Aşçımız Ayşe Hanım bir süre yok o yüzden şimdilik yemek isteyen kendisi yapacak onun yerine geçici bir aşçı bulacağım."
Müdire durumu açıkladıktan sonra hepimiz bir şeyler hazırladık. Oturup hazırladıklarımızı yedikten sonra çantamı alıp çıktım. Ceren ile yetimhaneden çıkıp vedalaştım. Bugün Önder yoktu. Onu kahvaltıda da görmemiştim. Servis kısa süre sonra geldi. Bunda Anılları biz değil onlar beni almıştı. Binip onlardan uzak bir yere oturdum. Bana karışmamışlardı. Bu iyiydi tekrar aynı şeyi yaşamak istemiyordum. Kafamı cama çevirmiş dışarıyı izlerken kafama gelen şeyle sıçradım. Gelen şey ise buruşturulmuş bir kâğıt parçasıydı. Arkama baktığımda bunu Ekin'in attığını gördüm. Bana sırıtan bir dörtlü vardı. Kâğıdı düştüğü yerden aldım ve onlara geri fırlattım. Anıl'ın kafasına denk gelmişti. Zaferle sırıtıp önüme döndüm. Ondan sonra benimle uğraşmamışlardı. Servisten indiğimizde Anıl kolunu omzuma atmıştı. Alışageldik davranışlarındandı. Kolunu omuzumdan çeksem de o geri koyacaktı. Bu yüzden buna aldırış etmedim. Sınıfa girdiğimizde yerime geçecekken beni omuzlarımdan tuttu. Omuzlarımla ne işi var merak ediyorum. Bana tek kaşını kaldırarak baktı:
"Sen beni dinliyor musun?"
"Hayır."
Bana gözlerini devirdi. Sıkıntıyla iç geçirdim. Aslında onu dinlememem kabalıktı ama ona ısınamamıştım ve Hazal ve diğerleri yüzünden tedirgindim. Bunun için onu kendimden uzak tutmaya çalışıyordum ama daha çok yapışıyordu. İstenmeyen ot dibinde biter misali:
"Sen gelmeyi düşünüyor musun?"
"Nereye?"
"Bugün olacak basketbol maçına bende varım. Bence gelmelisin."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZ KARDEŞ
ChickLitO okul bana, hayatımda gerçek olarak bildiğim her şeyin bir yalan olduğunu gösterdi...