13. Bölüm

246 24 0
                                    

Akşam olduğunda Ethan yine yemeğe katılmamıştı. Ailesi aşağıda yemek yerken o da odasında oturuyordu. Kapısı kilitliydi. Sadece sessizlik içerisinde yalnız kalmak istiyordu.

Oturduğu yerden kalktı ve kapının yanındaki duvarda bulunan düğmeyi kapattı. Odanın içerisi kapkara olmuştu. İçeriye yalnızca ayın sahte ışığı vuruyordu.

Cama ilerleyerek oradaki tekli koltuğa oturdu ve dizlerini kendine çekerek kollarıyla sardı. Bugünkü olanlardan dolayı fazla rahatsızlık duymuştu. Hâlâ içine sindiremiyordu. Elinde olsa kendini şuanda öldürmek istiyordu. Belki o zaman bütün bunlardan kurtulabilirdi.

"Bizden kurtulunca her şeyin normale döneceğini falan mı sanıyorsun?"

"Kes sesini!" Dedi kendini sıkarak.

"Biz yokken sen bir hiçsin Ethan! Bunu sana daha kaç kere söylemeliyim?"

"Kendini herkese rezil ediyorsun işte!"

"Belki de hayatına son vermek gerçekten de en uygun şeydir."

"Kapayın çenenizi!" Dedi ve gözlerini sımsıkı kapatarak yumruklarını sıktı. Damarları çok belli oluyordu. Neredeyse patlayacak gibiydi.

"Buna bir son ver!"

"Bizim çektiğimiz acıya da...her gün senin yüzüne bakmak zorunda kalan insanlara da bir son ver!"

"Kesin sesinizi!" Diye bağırdı ve bir anda ayağa kalkarak yan tarafında duran aynanın karşısına doğru geçti ve sertçe bağırarak elini aynaya geçirdi. Çığlık atıyor ve ağlıyordu. Sesini keserek elinden yere akan kan damlalarına bakıyordu. Ayna elini parçalamıştı.

O sırada içeriye sesleri duyan ailesi girmişti.

"Ethan!"

Hepsi de bağırarak onun yanına gitmişlerdi. Nora kapıda şaşkınlıkla onlara bakarken annesi ile babası eline bakıyorlardı. Bir yandan da bağırarak odada yankı yapıyorlardı.

"Sen ne yaptın!?"

Nora, eline cebindeki telefonu almış ambulans çağırıyordu. Ethan boş gözlerle bir annesine birde babasına bakıyordu. Gözleri sönükleşmeye başlamıştı. Sonunda ise dayanamayarak kapandı.

***

Hızlı adımlarla matematik sınıfına ilerliyordu. Zil çoktan çalmıştı ama Mac geç kalmıştı. İçeriye girdiğinde öğretmenin çoktan girmiş olduğunu gördü.

"Üzgünüm Bay Clever...derse katılabilir miyim?"

"Tabii Mackenzie...içeri gel!"

Mac hafif bir tebessüm ederek duvar kenarındaki sondan ikinci sıraya geçmişti. Bay Clever dersini anlatmaya devam etmişken Mac kitaplarını açtı ve etrafına bakındı. Gözleri Ethan'ı arıyordu. Ama sınıfta değildi. Kaşlarını çatarak karşısına baktı. Cebinden çıkardığı telefonu ile sıranın altından Bayan Jones'a mesaj atmıştı.

Dersin sonunda telefonuna gelen mesajı gördüğünde Ethan'ın neden sınıfta olmadığını anlamıştı. Kitaplarını dolabına bıraktıktan sonra telefonunu çantasına koyarak okuldan çıktı. Hızlı adımlarla bir taksi çevirdikten sonra doğruca Jones'ların evine ilerledi.

Kapıyı sert bir şekilde çalıyordu. Kısa bir süre kapının aralanması ile derin bir nefes almıştı. Kapıdaki Melissa idi.

"Mesajınızı aldım."

"Gelmene gerçekten çok sevindim Allison."

"Hayır!" Dedi Mac sert bir şekilde.
"Allison değil! Mackenzie."

"Aman tanrım! Tamamen unutmuşum. Neden içeriye gelmiyorsun...Mackenzie?" Dediğinde Mac tebessüm ederek adımını atmıştı.

Melissa, Ethan'ın odasının kapısını yavaş bir şekilde çalmıştı. Kapıyı iyice açtıktan sonra ona doğru baktı. Ethan kafasını kaldırmıştı.

"Bir misafirin var tatlım!" Dedi Melissa tebessim ederken. Ethan kaşlarını çatarak kapıya bakmıştı. Mackenzie'nin içeriye girmesiyle neye uğradığını şaşırmıştı.

"Selam Ethan!" Dedi tek eliyle ona selam vererek. Mac'in gözleri, Ethan'ın sarılı eline doğru kaymıştı.

Melissa boğazını temizleyerek konuştu.

"Ben sizi yalnız bırakayım." Dedikten sonra odadan çıkarak kapıyı kapatmıştı.

Ethan ile Mac birbirlerine doğru baktılar.

"Burada ne işin var?" Diye sordu Ethan yorganını düzelterek.

"Seni okulda göremeyince merak ettim. Bende buraya geldim."

"Evimi nereden biliyordun?"

"Ben bilmiyordum...ama küçük kız kardeşin biliyordu." Dedikten sonra dudaklarını yaladı ve ona doğru birkaç adım attı. Ethan'ın yanına kadar geldiğinde yere doğru diz çökmüştü. Tereddüt ederek elini, Ethan'ın sargılı elinin üzerine koydu.

"Ne yapıyorsun?"

"Sus!" Demişti Mac sesini biraz yükselterek. Yan tarafına baktığında kırık ayna ile karşı karşıya gelmişti. Camdan eser kalmamış içi boş bir halkaya benziyordu. Bakışlarını Ethan'a çevirdiğinde gözlerinin içine doğru bakmıştı. O kadar derin bakıyordu ki Ethan bir yere kadar dayanabilmiş ve gözlerini kaçırarak karşısındaki duvara bakmıştı.

"Ne oldu Ethan?"

"Sana kaç kere söyledim....beni rahat bırak!"

"Hayır!" Dedi sesini Ethan'a nazaran yükselterek.

"Seni rahat falan bırakmayacağım. Hatta...bundan sonra peşini hiç bırakmayacağım. Çünkü biliyorum ki o ruhsuz davranmaya çalışan kişinin içinde yaralı bir çocuk var! Sen kötü biri değilsin, öyle davranmaya çalışma!"

"Öyle mi? Herkese göre ucubenin önde gideniyim ve sen bana noröal biri olduğumu mu söylüyorsun?"

"Ucube falan değilsin! Neden kendini öyle görüyorsun ve insanlarında seni öyle kabul etmelerini bekliyorsun?"

"Çünkü öyleyim!....dün buna sende şahit oldun."

"Evet gerçekten de bir şeye şahit oldum....ama bu hâlâ senin bir ucube olduğunun kanıtı değil Ethan!" Dediğinde Ethan gözlerini devirerek alay edercesine gülümsemişti. Gerçi bu gülümseme, alaydan çok çaresizlikti.

"İçindekileri görmeye çalışıyorum Ethan! Neden bana yardım etmiyorsun?"

"Çünkü kör olmanı istemiyorum!" Demişti sesini az önceki konuşmalara göre kısarak.

Mac kaşlarını çatarak elini, onun sargılı elinden çekmişti. Dizlerinin üzerinde geriye giderek ayağa kalktı ve yatağın üzerine doğru oturdu. Sertçe yutkunduktan sonra elini kaldırdı ve parmakları ile Ethan'ın gözünden akan yaşları sildi. Elini yanağına koyduğunda ise birbirlerinin gözlerinin içine bakmışlardı.

"Kör et beni!"

Kiralık Ruhlar (TAMAMLANDI!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin