Part 3

4.8K 219 37
                                    

Hatırlayın...

Küçük bir oyunla başlamıştı her şey.

Daha sonra olaylar adım adım planlandı;

Zerrenize kadar işlendi gerçeklikler.

Zaman, bitap düşmeye başlamıştı dakikalara.

Dakikalar, saniyelerin içinde boğuluyordu adeta.

Hazırlanın...

Yaşam, artık ölümün tarafında.




Egemen'in Ağzından... (17 EKİM 2014 CUMA GÜNÜ)

Bir katil kurbanını seçerken odaklanması gereken tek nokta zihniyetidir. Kurban, ne kadar zeki olursa katilin yakalanabilme ve kurbanını elinden kaçırabilme olasılığı o kadar yüksektir ama kurban, ne kadar saf ve mantıktan yoksun olursa katil işini daha kolay ve temiz halleder. Seçilmesi gereken kişiler özel olmalı. Katil her zaman daha zeki ve kurbanlarından bir adım önde davranmalı.

Her katilin kendine özgü cinayet işleyişi vardır. Kimisi az acı vermeyi severeken kimisi, acı kokan çığlıklardan zevk alır. Kimisi beden üstünde oynamayı severken, kimisi boş olan bedeni paçavra gibi bir kenara fırlatır. Kural budur. Katil her zaman kendinden emin, temkinli ve bilgi dolu hareket etmelidir.

Katil açısal oranların hesaplamalarını doğru yapmalıdır. Bıçağı kaç santim ile bedenine saplarsa acı çekeceğini yada öleceğini, bir kurşunun bedenin neresine gelirse kan kaybından bayılacak olmasının yada kemirgen hayvanların kaç saatte kurbanın ölümüne sebep olacağını ince hesaplarla bilmelidir. Kendi zaaflarını önceden istediğine göre ayarlamalı, işini düzgün yapmalıdır.

Yıllar yılı geçtikçe yaptığım düzen bu olmuştu. Bir hayvan gibi kendimi evcilleştirmiş, oyununu kuralına göre oynamaya başlamıştım. Önümdeki fotoğraflara bir kez daha baktım. Kızın kısa kesilmiş küt saçları ve simsiyah gözleri onun en belirgin özelliklerinden biriydi.

Abimin hazin ölümünden sonra ailem, geçmeyen kargaşadan uzak durmam için 1 yıl sonra İngiltere'ye göndermeye karar verdi. Şehrin kırsal kesimi olan North Yorkshire kasabasına yerleştiğim günden beri, temiz havanın ve başarmış olduğum işin gururuyla yaşamaya devam ediyordum.

Onu ilk sıkça gitmeye başladığım Türk restorantında gördüm. Yüzü hiçbir şeyden memnun kalmayacak kadar donuk, tavırları biran evvel bulunduğu yerden kurtulmak istercesine panikti. İlk zamanlar beni fark etmemişti. Sadece önüme sipariş verdiğim yemeği koyuyor ve aynı hızla yanımdan uzaklaşıyordu. Onun dikkatini çekmem için yapmam gereken şey basitti.

Hergün aynı saatte oraya gel ve aynı yemeği sipariş et.

Oturduğum masa bile aynı olmalıydı. Tezgahın hemen karşısındaki 15 cm uzaklığında ve hafif sallanan eski ahşap masa. Yaklaşık 1 ay boyunca düzenli olarak yaptığım şey bu olmuştu. Onun bir anda karşısına çıkarak ürkütemezdim. Sakin olmalı ve onun bana gelmesini beklemeliydim.

Saate baktığımda öğle arasına yaklaşıyordu. Hazırlanmalı ve 13.00'da restorantta olmalıydım. Ayağa kalkacakken masamdaki çerçeveye gözüm kaydı. İçinde hafif sararmaya başlamış gazete parçasına kocaman sırıttım. Gazete başlığı fazlasıyla orjinaldi.

                                
   "VAHŞET" DEMİR AİLESİNİ BULDU!

İstanbul'un önde gelen iş adamlarından olan Engin Demir'in kayıp olan oğlu Aykan Demir, tavana bağlanmış ve derisine kazınmış yazılarla 1 haftanın sonunda çevreye yayılan koku yüzünden orada yürüyüş yapan bir çift tarafından öldürüldüğü barakada bulundu. Gördükleri manzara karşısından şoke olan çift hemen polise haber verdi ve o andan itiberen çalışmalara başlandı. Derin saatler sonucunda olay yerinde bulunan Aykan Demir'in çalıştığı şirkete ait ortak telefon ve kanlı bir erkek gömleği bulundu. Çıkan balistik sonuçları ve yapılan telefon konuşma dökümanlarına göre cinayeti, şirkette rakibi olarak görülen Türkmen Sürgün'ün işlediği ortaya çıktı. Mahkeme günü bile cinayeti kabul etmeyen Sürgün, aynı gün içinde tutukluluk hali ile ceza evine gönderildi. Zor zamanlar geçiren aileye Allah'tan rahmet yakınlarına baş sağlığı diliyoruz.

Bu çerçevenin yanına eklenecek haberler için fazlasıyla sabırsızdım. İçimdeki dürtüye bir türlü engel olamıyordum ve o her an tetikte benim zayıf anımı bekliyordu. Ellerim kaşınmaya başlamıştı. Tırnaklarımı avucuma batırdım. Bu, asıl bendim.
Vücutta bırakılan izleri seviyordum.

Kana ise aşıktım.

Yerimden kalktım ve ceketimi üstüme geçirip evden çıktım. Hemen yan evde balkonda oturan Bayan Charlotte' ye başımla selam verdim ve hızlı adımlarla restoranta doğru ilerlemeye başladım. Kasaba kırsal bir kesimde olduğu için nüfus sayısı neredeyse parmakla sayılacak kadardı. Buraya gelmeyi özellikle seçmemiştim ama kader karşıma onu çıkarttığı için kendimi şanslı sayıyordum.

Saat tam 13.00 olduğunda restoranttan içeri girmeyi başarmıştım. İçeriyi hızlıca süzüp masama doğru ilerledim. Arka taraftaki müşterilerin siparişini alıyordu. Ceketimi çıkarıp sandalyemin arkasına astım ve masaya yerleştim. Tezgaha geri geldiğinde ilk göz temasımızı kurmayı başarmıştım. Bir müddet gözlerime baktığında hafifçe gülümseyip başımla selam verdim. Dudaklarının 2 milim oynadığına emindim. Mutfak bölümüne geçtiğinde başka bir garson siparişimi almak için yanıma bitmişti ama ona daha düşündüğümü söyleyip yanımdan kovmam kısa sürmüştü. Aradan geçen 10 dakikanın ardından önüme konan yemek seervisi ile bakışlarımı yanımda dikilen küt saçlı kıza diktim.

"Fırınlanmış tavuk - patates ve tuzsuz lapa pilav." dedi hafifçe gülümseyerek. Ve işlem tamamlandı.

"Bu kadar güzel yapmanız benim sorunum değil." dedim gülümseyerek.

"Farklı tatları da denemelisin. Seveceğine eminim." Geçen zaman boyunca en uzun konuşması bu olmalıydı sanırım. Kendi de şaşırmış olacak ki yine eski ifadesini takındı ve yavaş adımlarla arkasına döndü.

Fırsatı kaçırma.

"Şu ana kadar yediğim yemekten memnunum ama etrafın tadına daha bakamadım." Tekrar konuşmamla arkasını döndü.

"Uzun zamandır buradasındır diye düşündüm yani hergün rütin olarak aynı saatte buraya geliyorsun."

Seni düşünmüş. Etkilemeye devam et.

"Yakın zamanda abimi kaybettim. Buraya geldim geleli de evden çıkmayı pek tercih etmedim. Sadece belirli saatimde birisi için buraya gelmeye başladım." dedim imayla gülümseyerek. Anlamıştı ve hoşuna gidercesine gülümsemişti.

"Başın sağ olsun. O zaman... iş çıkışı sana biraz İngiltere sokaklarını gezdirebilirim. Eğer sende istersen." Olumlu anlamda başımı salladım.

"Kaçta geleyim?" Saat 17.00'da.

"17.00'da çıkıyorum. Bu arada adın neydi?" Onu büründüğü ifadeden bu denli sıyrılmasını sağlayan olayı merak etmeye başlamıştım. Takip ettiğim zaman boyunca yaşadığı küçük kulübesinden dışarı çıkmıyordu. Ailesi yoktu, arkadaşı yoktu. Sadece o ve imkanı olsa yanından ayırmayacağı minik kedisi vardı. Sanırım bunun cevabını en net akşam alacaktım.

"Egemen. O zaman akşam için anlaştık." dediğimde patronu bize doğru seslendi.

"Masa 5'in siparişini al Leyla." Masaya doğru ilerlerken içimde biriken o dürtü tekrar nüksetmeye başlamıştı. Leyla Şimşek. Karanlığıma doğan ilk ışığım.

Buluşmayı unutmayın millet. 25 Ağustos Cuma günü Willy Wonka'da. Beyoğlu tarafındaymış detaylı adresi bulabilirsiniz. Gelin ha.

SAPLANTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin