13.BÖLÜM

8.6K 861 120
                                    

 "Kendimle çelişecek olsam da, gitmene asla izin vermeyeceğim! Ölmene izin vermeyeceğim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 "Kendimle çelişecek olsam da, gitmene asla izin vermeyeceğim! Ölmene izin vermeyeceğim..." Bazen sadece iki cümledir, sizi hayata bağlayan! Ömrünüze ömür katan... Belki hiçbir garantisi yoktur fakat ruhunuzun en derinine işleniverir aniden...

Atlarımızı arenanın girişindeki görevlilere bıraktıktan sonra, tıpkı yol boyu yaptığımız gibi sadece susarak ilerledik, alanın orta yerine kadar. Pamir' in bana bir nefesten de yakınken söylediği o sözler, nabzımın üstüne fısıldadığı o sözler, oradan adeta kanıma karışmış gibiydi. Söyledikleri olacaktı! Bu sözler, tüm hücrelerime yayılırken, içime işlemişken bir daha asla aklımdan çıkmayacaktı. Ölmeme izin vermeyecekti...

Gülümsememi yol boyu bastırmaya çalışmıştım. Ama her geçen saniye durumun farkına varmamla ve bu yaşadıklarımın tamamen gerçek olduğunu idrak etmemle birlikte dudaklarımın arsızca kıvrılmasına mani olmam da zorlaşıyordu. Engel olamıyordum. Aslında olmak da istemiyordum. Uzun bir süredir, içim kıpır kıpır olmamış, gerçekten içimden geldiği gibi doya doya gülümseyememiştim. Şimdi neden buna mani olmaya çalışıyordum ki? Pamir, söyledikleri hoşuma gittiği için gülümsediğimi görse ne düşünürdü, acaba? O da mutlu muydu? Yoksa söylediği an pişman mı olmuştu?

Hayır! Pişmandı ama bunun için değil. Daha önce söyledikleri için. Sırf başıma bir şey gelmesin diye, bu işten vazgeçmem için söylediklerinden dolayı pişmandı. Erbatur' a yakalandığım gün oyunun, sırf bana zarar vermesin diye bittiğini söylemişti. Tabii kabul ettirmek için de yine kırıcı olma yoluna başvurup, huzurun benim doğduğum gün yok olduğunu söyleyerek, beni kendinden uzaklaştırmıştı. Beni korumak istediği için kırmıştı. Kendinden uzaklaştırmıştı. Daha fazla kırılmamam için... Ve pişmandı! Pişmanlığı, beni kırdığı kadardı...

Alanın ortasına geldiğimizde yönünü bana döndü. Kaşları çatık değildi ve sanırım az sonra olacaklar için endişe duyuyordu. Güvenini kazanmalıydım. Sırıtmama ara verip, ona içini rahatlatmasını umduğum sıcak bir tebessüm armağan ettim.

-Merak etme, elimden gelenin en iyisini yapacağım. Biliyorum bana açtığın her yara, ettiğin yemin yüzünden sende de açılacak. O yüzden daha dikkatli olacağım. Sana bir şey olmaması için. Senin için daha...

-Beni korumana ihtiyacım yok, Beria! Sen kendini korumaya bak.

-Hayır! Nasıl ki sen beni koruyorsun, bundan böyle ben de seni koruyacağım! Söylediklerimde sonuna kadar ciddiydim! Tabii suratıma da bunu yansıtmak için ciddi bir çaba gösteriyordum. Ve şimdi o da gülümsüyordu. Hatta gülümsemenin bir tık önüne geçip, ses bile çıkarmıştı. Gülmüştü... Bu... Soğuk adamın, en sıcak haliydi sanki...

-Bak sen(!)? Demek Kızıl şeytan benim muhafızım olacak, ha? Bunu uzun saçlarıma bakarak söylemişti. Her ne kadar fark ettirmemeye çalışıyor olsa da sık sık saçlarıma bakıyordu...

AYKIRI:2 UYANIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin