O sabah uyandığında Summer'ın aklında her zaman olduğundan daha fazla soru işareti vardı. Iki farklı atomun çekirdekleri asla birbirine değmiyor ise insanlar birbirine gerçekten dokunuyor muydu ?
Saçlarını yıkadıktan sonra kahvaltı etmek üzere mutfağa ilerledi. Mr ve Mrs. Dumprey çoktan kahvaltı masasındaki yerlerini almış, pankeklerini yemeye başlamışlardı.
Buzdolabından birkaç yeşillik çıkarıp tezgaha bıraktı. Bu sırada onlara her sabah yaptığı gibi sağlıksız yemek hakkında uzun bir konuşma yapmaya hazırlandı.
Marul ve domatesleri birer birer yıkamaya koyuldu. "Hayvansal kaynaklı ürünler kullanıp ardından günlük hayatınızda empati gücünüz ile övünmeniz ne kadar ironik." dedi. Tezgahın üzerine aldığı sebzeleri birer birer doğramaya başladı. "Spermlenmiş yumurtalıklarınızın alınması fikrini umarım o pankeki yerken aklınızda bulunduruyorsunuzdur." Derince bir tabağın içine yeşillikleri aktardı. "Veya vücudunuzdaki fazla yağların kesilerek yenilmesi fikri."
Mr. Dumprey çatalındaki pankeki ağzına götürmeden tabağına bıraktı. Midesindeki açlık hissi ufak bir bulantı ile yerini değiştirmişti. "Lütfen on yedi yaşında ol ve Mc Donalds'da Big Mac menü yiyebilmek için yaşa." dedi. "Diğer gençlerin yaptığı gibi."
Çatalını aldıktan sonra sandalye çekip masaya oturdu Summer. "Muhtemelen bir çoğu damar tıkanıklığı sebebi ile altmış yaşını göremeyecek." dedi büyük bir zevk ile çatalını ağzına götürürken. "Zaten geri kalanı da ya esrar kullanıyor ya da korunmasız seks yapıp hamile kalıyor." Gülümsedi. "Onlardan biri olmamı mı istersin ?"
Mr. Dumprey biraz düşündü. "Kahvaltımı bitirebileceksem düşünmeye değer."
Summer göz devirip masadan kalktı. Tabağı ile televizyonun karşısındaki koltuğa oturdu. National Geographic açıp izlemeye başladı.
"Summer lütfen kanalı değiştirir misin ?" dedi Mrs. Dumprey.
Summer o sırada ekrana odaklanmış, bir yandan da salatasını öğütüyordu.
"Summer !"
"Efendim." dedi büyük bir sakinlikle.
"Yemeğimize biraz saygı gösterip kanalı değiştirir misin ?"
Summer arkasını dönüp sinirle kendisine bakan annesine odaklandı. "Hayvanları izliyor olmak sizi neden rahatsız ediyor ?"
"Aslan çiftleşmesi izlemenin iştahımızı olumlu mu etkilemesini bekliyorsun ?" dedi Mrs Dumprey.
Summer kahkaha attı. "Seksin bu kadar mide bulandırıcı olmasını düşünüyorsan beni leyleklerin getirdiği fikrini kabullenmeliyim galiba." Gülmeye devam eti. "Aslında her erkek iki dakikada, kadın ise sekiz dakikada bir cinsellik düşünür, bu bilimsel bir gerçek." Anlamsız bakışları üstünde hissedince daha fazla üstelemedi, zaten istediğini elde etmişti. "Tamam kapatıyorum, zaten hazırlanmam gerekli."
Kalkıp odasına ilerldi, akşamdan düzenlediği kıyafetlerini düzenlice üzerine geçirip çantasını omuzladı. Telefonundan bir belgesel kanalının radyosunu açıp zevkle kulaklıklarını taktı.
Yolda ilerlerken yeşilliklere hayranlıkla baktı, fotosentez denklemine, klorofil ve stomaya dair birkaç şeyi düşündükten sonra okula varmıştı.
"Summer !" Koridorda ilerlerken arkasından gelen ses ile duraksadı. "Summer !"
Gür kıvırcık sarı saçları, John Lennon gözlükleri ile gelen Daniel bağırmaya başladı. "Yaptın ! Kabul edildin !"
Summer şaşkınlıkla duraksadı. "Ben.."
"Harvard'a gidiyorsun."
Summer ufak bir çığlık attığında koridordaki birkaç kişi ona her zamankinden farklı olmayan bir bakış attı. Summer onlara bakıp bağırmaya başladı. "Sen Starbucks'da White Chocolate Mocha'ların üzerine isim yazarken ben dünyanın en iyi üniversitesinde akademik kariyer yapacağım, bakmaya devam et !"
Omuzları yukarıda, gururla sınıfa doğru ilerlemeye başladı, sırasına oturup gelen herkese gülümsemeye başladı.
Biyoloji öğretmeni Ms. Knightley içeriye girdiğinde sınıfın tamamı uyku halindeydi, Summer hariç. O hala gülümsüyordu.
"Öncelikle Summer'ı tebrik ediyorum, Harvard'dan kabul aldığını biliyorsunuzdur."
Summer gülümsedi. "Teşekkürler Mrs. Knightley." demek üzereyken arka sıradan öksürük sesi ile kamufule edilmeye çalışılmış bir ses geldi.
"Inek."
Summer arkasını döndü. "Ne dedin ?"
"Biliyor musun Dumprey, muhtemelen binlerce lira kazanıp en lüks arabalara bineceksin ve harika bir kariyerin olacak ama elinde kalan sadece yaşayamadığın gençliğin olacak." dedi ilk bakışta kolundaki dövmeleri , siyah saçları göze çarpan mavi gözlü kız.
"Gençliğimi partilerde erkeklere twerk yapıp tuvalete kokain çekerek yaşamadığım için üzüntü duyacağımı zannetmiyorum McAfey, yine de teşekkür ederim."
Kız alaycı bir gülümseme attığında Summer önüne döndü.
Zil çaldığında burnundaki yanma hissi ile hızla tuvalete koştu. Derin derin nefes almaya çalışsa da her denediğinde canı daha çok yanıyordu, elini burnundan çektiğinde kırmızı sıvı ile karşılaştı. Hızla ellerini yıkayıp uzunca bir peçete koparıp kuruladı.
Bu sırada dersteyken hararetli tartışmaya girdiği Rachel ,kabinlerin birinden çıkıp ellerini yıkadı. Bir ara aynada ona dik dik baksa da işi bitince hızla ordan çıktı.
Summer okul çıkışında eve gitmek yerine şehir hastahanesine gitti. Hastahaneye her gelişinde doktorlara hayranlıkla baksa da bu sefer üzerindeki yorgunluktan bir türlü kurtulamıyor, coşkusuna adapte olamıyordu.
"Birkaç test yapıyoruz Summer." dedi Doktor. "Bu belirtilerin bir çok sebebi olabilir."
Summer atıldı. "Ne olduğunu bilecek kadar biyoloji gördüm, ya da Grey's Anathomy izledim." dedi. "Ne olduğunu biliyorum."
"Bahsettiğin en kötü senaryo." dedi Doktor. "Ve kafanı o tür şeylerle doldurmamalısın."
Bilgisayarına bildirim sesi geldiğinde masasına ilerledi doktor.
Gözlüklerini takıp analizleri bir bir inceledi. "Summer buraya çağırabileceğin herhangi biri var mı?"
"Yanılmadım değil mi?" dedi. "Kanserim."
Doktor bir süre ekrandan gözlerini ayırıp ona baktı, sonra tekrar ekrana baktı. "Summer tedavi.."
"Harvard'a gideceğim, gideceğim değil mi ?"
Doktor aynı bakışı tekrar etti. "Tedavi olmazsam ne kadar vaktim var ?"
Doktor yutkundu. "Altı ay, en iyi ihtimal ile."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
September (girlxgirl)
Teen Fiction"Kelebek etkisi." Summer fısıldadı. "Buradan çok uzakta bir kelebeğin kanat çırpışı burada bir kasırgaya sebep olabilir." Parmak uçlarını onunkiler ile birleştirdi. "Ve belki de buradan çok uzak bir baz istasyonundan yayılan bir radyasyon dalgası."...