10

715 66 21
                                    

     Ülkenin en lüks otellerinden birinin kapısının önünde duraksadılar. Summer kafasını kaldırıp ucu bucağı gözükmeyen dev binayı inceledi. "Bizi buraya temizlik görevlisi olarak bile almazlar." Dedi.
Rachel atıldı. "O zaman biz de kendimiz gireriz."
   "Nerede yatacağız, koridorda mı ?"  
         Rachel tek kaşını kaldırdı. "Sorgulama Einstein, bir kere de sorgulama." Arka cebine elini attı, siyah çerçeveli gözlüğü kavrayıp taktı. Ardından diğer cebinden çıkardığı kırmızı ruju dudaklarıyla buluşturdu. Rüzgar eserken saçlarına elleri ile hacim kattı ve tüm bunlar olurken Summer garip bir yüz ifadesiyle onu izledi.
         Kendi işinin bittiğine kanaat getirince bir diğer gözlüğü de Summer'a uzattı. Summer almak ve almamak arasında kaldı. "Gözlerini bozuyorlar. Güneşten gelen x ışınlarını absorbe-"
           Rachel sözünü tamamlamasına izin vermedi. "Kansersin."
           Summer göz devirdi, gözlüğü taktı. "Bir insanın bu kadar da yüzüne vurulmaz ki yani."
         Rachel, Summer'ın elini tutup güvenle lobiye doğru ilerledi. Summer onun sosyetik hareketlerine ayak uydurmaya çalışsa da bu konuda pek iyi olduğu söylenemezdi.
          Lobiye girdiklerinde resepsiyonist onlara dikkat kesildi. Rachel bunu anlamış olacak ki bir elini kaldırıp umursamaz bir "Merhaba" işareti yaptı. Yoluna ilerlemeye devam etti.
          "Nereye gidiyoruz ?" Diye fısıldadı Summer.
           Rachel gülümseyerek cevapladı. "Yatacak bir yer bulmaya."
           Otelin barına vardıklarında içeri ilerlediler. Müziğin gürültüsü ilk başta rahatsızlık verse de sonrasında alıştılar. Rachel bar sandalyelerinden birine oturunca Summer da yanına oturdu.
           "Ne alırdınız ?" Dedi Barmen. Summer'ın konuşmasına izin vermeden Rachel atıldı.
          "Üç zeytinli iki martini lütfen."
        Barmen uzaklaşınca Summer yüksek müzik sebebiyle kulağına yaklaşmak zorunda kaldı. "Nereden bulacağız ?"
          Martiniler hazırlandı. Rachel kadehi dudakları ile buluşturdu, bir yudum aldı ve konuştu. "Saat dört yönündeki yakışıklı genç girdiğimizden beri seni kesiyor." Dedi. "Saç ve göz kombinasyonuna bakarsak muhtemel olarak Iskandinav."
            "Güzel tespit." Dedi Summer. "Ee ne yapabilirim bu bilgiyle ?"
              Rachel gözlüğünü çıkardı. "Seks yapmak isteyen sen değil miydin ?" devam etti. "İşte sana fırsat, yaşa ve ertesi gün adını bile hatırlama."
              "Ben onu kastederken şeyden bahsetmemiştim..."
              Rachel gözlüğünü çıkardı. "Ne oldu ufaklık, hayatın dibini görme hevesin bu kadar mıydı ?"
               "Gerçekten böyle bir şey yapmamı istiyor musun ?"
                Rachel onaylar anlamda başını salladı.
           "Peki." Dedi Summer. Martinisini kafasına dikip hepsini bir kerede bitirdi. Kürdana dizilmiş zeytinleri de ağzına attı ve gencin yanına doğru ilerledi. Rachel onu hayranlıkla izledi. 
                  Uzunca gülüşmelerin ardından ikisi bardan ayrılacak gibiydiler. Genç, ceketinin cebinden çıkardığı iki yüzlük banknotu masaya bıraktı. Olanları uzaktan izleyen Rachel harekete geçti. Kadehini alıp onların olduğu yöne doğru hızla ilerledi. Tam gencin yanına geldiğinde sendeliyormuş gibi yapıp kadehin hepsini ceketine boşalttı. Genç garip aksanıyla birkaç şey söylerken Rachel söze atıldı. "Aman tanrım, çok üzgünüm. Summer sadece sana veda etmeye gelmiştim, aptal ayakkabılar yüzünden bu oldu işte ! Sizin için ne yapabilirim beyefendi.. Lütfen kuru temizlemeye götürmeme izin verin."
          "Gerek yok." Dedi adam garip aksanı ile. "Endişelenmeyin lütfen."
           Summer ne olduğuna anlam veremedi.
       "O halde size bir içki ısmarlamama izin verin. Summer çok yakın bir arkadaşımdır."
         "Aslında biz de tam gitmek üzereydik." Dedi Summer sinirle. Rachel ona bir saniye öfkeyle baktı. Sonra gence dönüp gülümsedi.
          Eric, bar sandalyesine ilerleyip kalktığı yere tekrar oturdu. "Madem Summer'ın arkadaşısın.."
       *
        Yarım saate yakın süre boyunca konu konuyu açtı, Rachel durumdan şikayetçi görünmese de Summer'ın sabrı taşmak üzereydi. Rachel saatine baktı. "Gitsem iyi olacak, sizi de meşgul ettim." 

        "Bizim için bir zevkti, Rachel." dedi Eric. "Kuzey ışıklarını canlı olarak deneyimlemek istersen geldiğinde mutlaka beni ara !"

        "Kesinlikle arayacağım !" Rachel bardan arkasına bile bakmadan ayrıldı. Summer arkasından bakarken Eric onun kolunu nazikçe kavradı. 

       "Güzel bir jakuzi deneyimine ne dersin ?" 

        Summer buruk bir gülümseme eşliğinde onu onayladı. "Gidelim." 

      *

     Odanın kapısını açarken Eric karnını sıvazladı. "Her şey yolunda mı ? " dedi Summer. 

     "Evet, Risotto dokunmuş olmalı. Yeni tatlara karşı zayıf bir bünyem var. " Kapıyı açtı. Summer kendi evinin tüm odalarının toplamı büyüklüğünde olan odaya baktı. Yerden tavana kadar uzanan pencerenin önüne ilerledi, şehrin ışıklarını izlemek gerginliğini biraz olsun hafifletmişti. Eric ona yaklaşarak dudaklarını boynuyla buluşturdu. Rahatsız olmuştu ama izin verdi. "Kanserim." dedi içinden. "Anı yaşa." Derken boynundaki dudaklar birden bire teması yitirdi. İşin doğrusu, Eric'in bedeni yer döşemesi ile gürültüyle buluştu. Summer ne olduğunu anlamayarak arkasına döndü, bayılmış olmalıydı. 

            Nabzını kontrol etti, atıyordu. Korkuyordu, ne yapacağını bilemedi. Cam sürahideki sudan birazını yüzüne döktü fakat tepki alamadı. Kapı çaldı. 

                Summer kapıyı açtığında karşısında duran Rachel gülümsedi. "Tam bir dakika önce bayılmış olmalı." dedi. "Biraz eski bir taktik ama... Asla şaşmaz." Derken Summer'ı aşıp içeriye ilerledi. 

               Summer şaşkınlıkla kapıyı kapatıp onun yanına ilerledi. "Ne yaptın ? Öldürdün mü yoksa onu ? Rachel !"

                 Rachel kahkaha attı. "Aman Tanrım ! Şu anda ses tonunu duy isterdim, titriyorsun resmen ! Hayır Summer, onu öldürmedim. İçkisine biraz Disoprin ekledim, on iki saat boyunca huzurla uyuyacak." 

                  "O iyi biriydi !" Summer öfkeyle ona hamle yaptı, kolunu itti. "Neden böyle bir şey yaptın ?" 

                    "Sen iyi birisin." dedi Rachel fısıldayarak. "Ama neden kanser oldun ?" 

                 Summer derin bir nefes aldı. Yerde yatan Eric'e baktı. "En azından planını benimle paylaşabilirdin." dedi. "Bir an için onunla.." 

                       "Yatar mıydın gerçekten ?" dedi Rachel derin bir tonlama ile. Summer'a doğru yaklaştı. "Sence buna izin verir miydim ?"

                        Summer gözlerini kaçırırken Rachel daha da yaklaştı. 

                   "Summer Dumprey" Rachel, Summer'ın dudaklarına fısıldadı. "Bu yolda birlikteyiz."

                   Summer başını çevirdi, şehir ışıklarına baktı. Mesafenin etkisiyle Rachel'ın kokusunu iliklerinde hissedebiliyordu. Bir anda ona dönüp dudaklarına ulaştı. Hafif hamleler ile onu öpmeye başladı. Summer ilk kez birini öpmenin heyecanını hissederken Rachel daha önceki öpücüklerinin sahteliğini kavradı. Hiçbiri bu kadar doğru hissettirmemişti, emindi.

                     Dudakları ayrıldı. Rachel yatağa uzandığında Summer da bluzunu çıkarıp yanına uzandı. Karşısındaki bedenin kıyafetlerinden birer birer kurtuldu. Rachel'ın kolundaki dövmelerde birer birer parmaklarını gezdirdi Summer, güneş dövmesinin üzerine dudaklarını bastırdı. Birden geri çekildi, Rachel'ın ağladığını fark etti. 

                 An geçtikçe Rachel'ın hıçkırıkları arttı, Summer ne yapacağını bilmiyordu. Onu hiç böylesine savunmasız görmemişti. Sarıldı ona. 

                 "Annem öldü." dedi Rachel. Summer şaşkınlıkla donakaldı. "Bir hafta önce gömdük onu ve burada kaybedeceğim bir başka bedene sığınıyorum." Summer'ın gözlerinin içine baktı. "Sen gittiğinde sığınacak kimsem yok."


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 08, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

September (girlxgirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin