3

930 78 2
                                    

        "Kim gelmiş ? " diye bağırdı Brandon. Rachel, Summer'ın yüzüne anlamsızca bakarken Brandonu yanıtladı.

        "Summer Dumprey." diye bağırdı. 

        "Tamam." diye cevapladı Brandon. "Bir dakika kim ?" Koşarak kapıya ilerledi. Summer'ı kendi gözleriyle görmezse inanmayacak gibiydi. Kapıya geldiğinde Summer ona el salladı. 

         "Partiye katılmak istiyormuş." dedi Rachel. Kelimeler arasında uzun boşluklar vermişti. 

         "Birinin kafası iyi galiba." dedi Summer gülerek. 

          Rachel kaşlarını çattı. "Hayır, ben sarhoş olmam." Derin bir nefes alıp Summer'ın ayakkabıları üzerine az önce içtiği tüm alkolü kustu. Summer dişlerini birbirine bastırıp gözlerini kapattı. Derin nefes aldıktan sonra gözlerini açtı. Gülümsedi.

             "Şimdi girebilir miyim ?" dedi. 

            Yüzünü buruşturmuş Brandon, Rachel'a döndü. "Sanırım bunu ona borçlusun." Rachel yüzünü temizlemeye çalışıyordu. 

                "Tamam, gir ama parti sonrası çöpleri toplamaya yardım edeceksin." 

             Summer gülümseyerek içeriye ilerledi. Odaya adım attığında herkes ona dönmüştü, az önce sağır edici müzik sesini perdeleyen gürültü yerini sessizliğe bıraktı. 

             Herkes ona bakarken Summer cevap verme ihtiyacı hissetti. "Evet buradayım." dedi. "Şimdi öyle bakmayı keser misiniz ?" 

             "En sonunda herkes doğru yolu bulur." dedi Rachel. "Hadi dans edelim !" diye bağırıp kolunu yukarı kaldırdığında herkes ona karşılık verip yanına ilerledi. 

               Brandon karton bardaktaki içeceği Summer'a uzattı. Summer teşekkür edip bardağı kavradı, alkole tereddütle bakıp derin düşüncelere daldı. 

                 "Hadi canım." dedi Brandon. "Sahi mi ?" 

              Summer söze atıldı. "Ciğerlerine nasıl zarar verdiğini bilsen asla içmezdin." 

                "Zaten öleceğini sanıyordum." dedi Brandon, gülümsedi.

            Summer kısa bir süre düşündü. "Kesinlikle." dedi, karton bardağı bir kerede midesine indirdi. 

               Brandon kahkaha attı.   "Daha önce hiç birinin ilki olmamıştım." Summer yüzünü buruşturmuştu, bunun ne tür bir zevk verdiğini düşündü. Birkaç dakika sonra beyninde ufak bir uyuşukluk hissettiğinde sorusunun cevabını almıştı.

                   Müzik bitip yerine daha yavaş bir parça çalmaya başladığında Rachel tişörtünü çıkardı. Etrafında bağırışlar yükseliyordu. Tişörtünü sallayıp odanın bir köşesine fırlatırken üzerinde siyah sütyeni ve kot pantolonu kalmıştı. Gözlerini kapatmış, bedenini müziğin kıvraklığına serbest bırakmıştı. 

                  "Bu çok aşağılayıcı." dedi Summer, yine sesli düşünürken. 

                   "Hayır bebeğim." dedi Rachel'a bakan Brandon. "Bu sanat." 

                     Müzik bittiğinde Rachel bağırdı. "Tamamdır millet, parti bitti." 

                 Herkes birer birer evden ayrılırken Brandon, Summer'a seslendi. "Temizleme konusunda iyi şanslar." 

                      Herkes evden ayrıldığında Summer yere atılmış cips paketleri, pizza kutuları ve plastik bardakları toplamaya başladı. Çöplerin tamamını siyah çöp poşetine doldururken odanın köşesinde, sandalyede oturmuş sigarasını içen Rachel ona seslendi. "Temizlik konusunda ciddi değildim." dedi, kafasını lila boyalı duvara yaslamış, sağ dizini göğsüne yaslamıştı. 

                     "Yani." dedi Summer votka şişesini poşete atarken. "Söz sözdür." Rachel'a baktığında kaşlarını çattığını gördü, acı çekiyor gibiydi. "İyi misin ?" 

                       "Kısmen." Rachel sigarasından bir nefesi ciğerlerine ulaştırdı. "Votkayı biraz abarttım galiba." 

                      Summer poşeti kenara bıraktı. "Sana neyin iyi geleceğini kesinlikle biliyorum." dedi, mutfağa ilerledi. Yeşillikleri karıştırıp içine biraz da kahve ekledikten sonra odaya geri döndü. Büyük bardağı Rachel'a uzattı. Hazırladığı sıvının koyu yeşil renkte olması ona pek de güven vermemişti. 

                      Rachel önce sıvıyı kokladı. "Beni zehirlemek istemediğini nereden bileceğim ?" dedi. 

                     Summer gözlerini devirdi. "İnan bana seni senden daha iyi zehirleyebilecek kimse yok." dedi. 

                     Rachel sıvıyı başına dikti. Yüzünü buruşturdu. "Kesinlikle beni zehirlemek istiyorsun." Gözlerini kıstı. "Brokoli mi var bunun içinde ?" 

                     "On beş dakika içerisinde yerinde duramayacak kadar enerjik hissedeceksin." 

                      "Summer Dumprey, Harvard'a gideceksin ve muhtemelen obsesif kompülsif bozukluğun var." Bardağı elinde gezdirdi. "Cidden, tuvalette kokain çeken, erkeklere twerk yapan birine neden akşamdan kalma iksiri hazırlamaya seni iten ne ?" 

                       Summer gülümsedi, bir sandalye çekip baş kısmını önüne alarak oturdu. "Öyle demek istememiştim ama beni baya zorladın." 

                      Başını duvara yaslamış Rachel ona döndü. "Hayır , gerçekten, ne işin var burda ?" 

                   "Dedim ya." Summer sarı saçlarını at kuyruğu şeklinde topladı. "Öleceğim ve yaşadığımı gerçekten hissetmek istiyorum." 

                   "Siktir." dedi Rachel. "Onu partiye girebilmek için söylediğini sanmıştım." 

               Summer güldü. "Kan kanseri." duraksadı. "Altı ayımın kaldığını düşünürsek alınma ama senin Harvard'a gitmen daha olası." 

                           Rachel kahkaha attı. "Her zaman aklına ilk geleni söylüyorsun değil mi ?" 

                          "Genellikle." 

                         "Alkolü bile ilk kez bu gece denediğini varsayarsak seninle çok işimiz var." dedi Rachel tavana bakarak. 

                          "Bizim ?" 

                     Rachel ona döndü. "Hayatı dibine kadar yaşamak istiyorsan hayatı dibine kadar yaşayan birinden yardım almalısın." 

                   

                      

September (girlxgirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin