2. Karşılaşma

62 4 9
                                    

   Onlar hakkında daha fazla şey öğrenmem gerek. Yalnız değilim! Onları bulmam gerek.

Blake sessizce eve girdi. Saat dörde yaklaşıyordu. Adrenalin dolu bir saatten sonra bir an önce yatağına geri girmek istiyordu. "Biraz su fena gitmezdi." Diye düşündü ve kendini mutfağa attı.

"Neredeydin?" dedi sakin bir ses. Blake karşısında babasını bulmuştu. Soğukkanlı bir şekilde: "Uyuyamadım." dedi. Babası ise bu soğukkanlı tavır karşısında sanki sinirlenmiş gibi: "Bende uyuyamadım. Kırk dakikadır seni merak etmekten uyuyamadım." Muhtemelen babasının kendisi ile ilgileniyormuş gibi cevap vermesine sinirlenen Blake hızla masadaki diğer sandalyeye oturdu ve sesini yükselterek: "Sanki umrunda gibi konuşma! Tek ilgilendiğin şey, okuduğum, senin seçtiğin, okulu bitirmem!" dedi. Babası bu sözleri Blake'in beklediğinden sakin karşılamıştı. Oğlunu sesini yükseltmemesi konusunda uyardı ve devam etti: "Gerçekten böyle düşündüğünü sanıyor olabilirsin ama ben biliyorum ve senin de bildiğini düşünüyorum ki bu okula gitmeni senin iyiliğin için istiyoruz. Ben ve annen."

Blake İngiltere'nin en saygın üniversitelerinden birine gidiyordu ancak ona göre ailesinden bu kadar uzakta okumak ve hatta üniversite okumak bile gereksizdi. Çocukluğundan beri atlaslarla ilgilenmişti. Hatta odasının duvarındaki dünya haritasına en çok gitmek istediği yerleri işaretlemişti. Hayatındaki tek amacı gezmek desek yanlış olmazdı. Dünyada görülmedik tek bir alan bırakmamak! Ne varki yirmi yaşına gelmiş olmasına rağmen maddi durumları istediği her yere gitmesine müsaade etmemişti. Tam maddi anlamda düzlüğe çıktıkları sırada ailesinin ve çevresinin bu kadar pahalı ve evden uzakta bir okul için ısrarlarını yenememiş ve kaydını yaptırmıştı. Böylesine masraflı bir hayat yaşamak ise Blake'in hayalindeki gibi gezmesine engel olmuştu.

Babası tarafında ise, babası Blake'e fazla sorumluluk yüklendiğinin ve bunun stres yaptığının farkındaydı. Ancak okumayıp gezmek fikri onun kafasına bir türlü yatmıyordu. Bu kadar başarılı bir çocuk neden okul gerektirmeyen işlerde ömrünü harcamak istiyor? Her şeye rağmen Blake'in bu kadar uzun süre soğuk davranacağını kestirememişti.
Blake, babasının sözlerine cevap vermeden odasına gitti. Siyah pantolonu, siyah tişörtü ve yine siyah ayakkabısını çıkarıp yatağına girdi.
Sabah uyandığı zaman inanılmaz sabırsız hissediyordu. Hırsız arkadaşlarını nasıl bulabileceğini düşündü.

Aynı yere tekrar gelmeyeceklerdir. Newham'daki yüksek suç oranına karşı adalet sisteminin zayıf işlediğini  de düşündüğümüz zaman çok küçük bir ihtimal tekrar dönebilirler. Ama her şeye rağmen ben olsam tekrar dönmezdim. Neyse, en azından bir kez daha soyulmayacağım.

Onlarla tekrar karşılaşmayacağını düşünen Blake, daha önceden belirlediği yedek hedefleri ziyaret etmeye karar verdi. Gününü hedefleri bir kez daha gözden geçirmekle geçirdi. Akşam eve döndüğü zaman ise ne abisi Paul, ne kardeşi Ashlyn ne de anne Bailey evde yoktu. Anlaşılan bu akşam yemeğini babası ile başbaşa geçirecekti. Babası yemeği hazırladı ve Blake'i çağırdı. Yemeğe başladıktan sonra ise evde tam bir sessizlik hakimdi. Tek duyulan şeyler kaşığın tabağa vurmasının çıkardığı seslerdi. İlk konuşan babası oldu: "Bana karşı böyle davranmanı istemiyorum. Çok düşündüm ve tüm bu davranışlarının tek sebebi senin okumanı istemem olamaz. İçinde ne varsa bana dökebilirsin ve eğer okul haricinde bir şey ise çözüme ulaşabiliriz."
Blake hazırlıksız yakalanmıştı. Babasının bu kadar derine inmesini beklemiyordu. Gerçekten de okul dışında sebepler olabilirdi. Ama okul yüzünden mutsuzdu ve babasıyla olduğu zaman konu genelde okul oluyordu. Blake'in içinden tüm bu düşünceler geçerken babasının tek gördüğü ise ağzı açık ve şaşkın bir şekilde bakan oğluydu.

- Bu kadar şaşırmanı beklemiyordum. Neden bu kadar şaşırdın?

Blake: Sana küs olduğumu düşünüyorsun.

- Bu kadar soğuk davranmanın sebebi bu olsa gerek.

- Birlikte olduğumuz zaman tek sorduğun şey okul, okul dışında hiçbir şey konuşmadık. Ne zaman konuyu değiştirmeye çalışsam tekrar okula getiriyordun. Bende pes ettim. Tek ilgilendiğin şey okulum.

- Seni ikna etmeye çalışırken söylediğin o kadar sözden sonra okulu bırakmandan çok korkuyorduk. Bu yüzden her şeyin iyi gittiğinden emin olmam gerekiyordu. Yine de bu söylediğinin hiç farkında değildim. Özür dilerim oğlum.
Bu sözlerden sonra babası ilk kez Blake'i kendisine bu kadar saf ve sakin bakarken gördü. Sessiz geçen saniyelerden sonra sessizliği bozan Blake oldu: " Tamam. " Bu sözden sonra masadan kalktı ve odasına çıktı.

Hayallerimi, hedeflerimi anlattıktan sonra onca laf ve şimdi de bir ton palavra. Tebrik ederim baba, cümleleri en iyi tonda söyleyebilmek için bayağı uğraşmışsın. Ama kusura bakma, soğuk davranışları hak ettin.

Saat gece üç. Alarm Blake'i uyandırdı, giysilerini giyip maskesini ve çantasını yanına alıp sessizce evi terk etti. Bu kez hedef daha önce girdiği yaşlı çiftin evinden sekiz blok ötedeydi. Kapının önüne geldi ve kilidi kırmak için gerekli eşyalarını almak için çantasına eğildi. Evin içinden sesler geliyordu. Bu sesler ona tanıdık geldi çünkü kendisi de yaşlı çiftin evine girdiği zaman eşyaları kurcalarken çok düşük bir tonda aynen bu tarz sesler çıkarmıştı. Bu kez ise ses seviyesi bir tık daha fazlaydı. İçeri girip girmemek konusunda bir an tereddüt yaşasa da kilidi kontrol etmeye karar verdi. Gözlerine  inanamıyordu.

Bu kilit kırık.

Arkadaki HayatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin