Chester o gece ürkütücü adamın yanındaydı. Kısa bir bakışmanın ardından, Chester gözleriyle Blake'in vücudunu süzerek Blake'e doğru yürümeye başladı. Blake'in boş bakışları Chester'ın gözlerine kilitlenmişti. Karşı karşıya geldiklerinde gözleri birbirine kilitlendi ve ilk kelime Chester'ın dişlerinin arasından çıktı. "Merhaba Blake. Ben Chester," dedi. Sanki iki düşman birbiriyle karşılaşmış gibi olan bu gergin tanışma evresini hem Ashlyn hem de Chris meraklı gözlerle izliyordu. Blake kendi adını söyleyerek cevap verdi. Chester Ashlyn'e döndü, beklettiği için özür diledi ve herkesi yemek masasına davet etti. Dört kişilik masanın bir tarafına Blake ve Ashlyn, diğer tarafına Chris ve Chester oturdu. Chester meraklı bakışlarla Blake'e baktı, "Ne işle uğraşıyorsun?" diye sordu. Bir katille aynı masada oturmaktan son derece rahatsız olan Blake, Chester'a karşı en soğuk haline bürünmüştü. Herkes cevabını beklerken, Ashlyn'i bile korkutan boş bakışlarla Chester'a doğru bakıyordu. Blake gözlerini bile kırpmadan bir süre baktıktan sonra "Umarım eğleniyorsundur," dedi. Bu cevabın ardından Chester ağzını açar gibi yaptı ancak ağzını açmayıp önce yanındaki Chris'e sonra Ashlyn'e baktı. "Yeni tanıştığımıza göre, doğal olarak, hakkında daha fazla şey öğrenmeye çalışıyorum." cevabını verdi. Blake ciddi bir şekilde konuşmayı devam ettirdi. "O zaman patronuna sorsan iyi olur." Cevap karşısında sinirlenen Chester ellerindeki çatal ve bıçağı hızla masaya atıp arkasına yaslandı, sinirle, hızlı bir şekilde etrafına bakıp masadan kalktı ve lavaboya doğru gitti. Yaşananlara anlam veremeyen Chris ve Ashlyn birbirine bakarken Blake'de masayı terk etti. Blake evden çıktı ve sokakta beklemeye başladı. Kendine neden böyle davrandığını soruyordu. Ashlyn'in heyecanını yerle bir etmişti ve bu insanlar tehlikeli insanlardı. Düşünceli bir şekilde etrafına ve telefonuna 'ARA' diye kaydedilmiş yeni numaraya bakarken kapı sesini duydu ve arkasını döndü. Kapıdan çıkan Ashlyn'i gördü.
Chester, diğer insanlara göre oldukça büyük gözleriyle, kısa siyah saçlı, sakalsız, ıslak suratını aynada izliyordu. Ne zaman sakinleşmek istese, yüzünü yıkamak ona yardımcı olurdu. Evet, o gece Blake'le karşılaşmışlardı. Ancak Blake'in mesleğini sorarken gayet iyi niyetliydi. Blake'in böyle cevaplar vereceğini düşünememişti. Aynada biraz daha kendini izledikten sonra tekrar içeri girdi. Yemek masasında sadece Chris kalmıştı. Chris "Bu da neydi?" diye sordu. Chester masaya oturdu ve "Beni onlarla gördü," dedi. Chris "Nasıl yani? Seni o çete ile mi gördü?" diye sordu meraklı gözlerle. Chester onaylar gibi başını salladı. Abisini üzgün gören Chris moral vermesi gerektiğini düşündü ve "Senin onlar gibi biri olduğunu sanıyor. Sen onlar gibi değilsin. Önemli değil, istemiyorsan bir daha sizi görüştürmeyiz" dedi ve çalan kapıyı açmak için kalktı. Gelen Ashlyn'di. Chris "Gidiyor musunuz?" diye sordu. "Gitmek istiyor" diye cevapladı Ashlyn.
Ashlyn ve Blake eve doğru yürüyordu. Olanlara anlam veremeyen Ashlyn sadece Blake'in Chester'ı daha önce gördüğünü ve birbirlerini sevmediklerini öğrenebilmişti. Eve doğru yürürken ağızlarından tek kelime çıkmadı. Blake'in düşünceli halini gören Ashlyn "İyi misin?" diye sordu. "Gerçek anlamda," diye devam ettirdi. Ashlyn'in yarı korkan, yarı meraklı suratına bakan Blake "Daha iyi olabilirdim," diye cevap verdi. "Üzgünüm Ashlyn, paylaşabileceğim bir şey değil." Evin kapısını anneleri Bailey gülümseyen suratıyla açtı. Annesinin de tıpkı Ashlyn gibi kumral saçları vardı. Kırkbeş yaşında olmasına rağmen oldukça genç gösteriyordu.
Blake doğruca üst kattaki odasına çıktı. Ashlyn ise salona babası ve annesinin yanına geçti. "Erken döndünüz," dedi Bailey heyecanlı bir ses tonuyla. Ashlyn kısa süren bir kararsızlıktan sonra "Ev sahibinin işi çıkmış o yüzden dağılmak zorunda kaldık," dedi. Babası ise gözlerini televizyona dikmiş olan bitenle ilgilenmiyordu.
Camın önüne oturmuş, telefonundaki numaraya bakıyordu. Arama tuşuna bastı ve telefonu kulağına götürdü. Gergin bir şekilde sırasıyla gelen ritmik sesleri dinliyordu. Rüyasına bile giren o ses ile bu ritim bozuldu. "Biraz geç aradın." dedi o ses. Blake cevap vermeden önce etrafına bakarak odada başkası olmadığından emin oldu. "Ne zaman çıkmam gerek?" diye sordu. Hector, otobüste Blake ile tanışan adam, "Her hafta bir gün seni arayacağım ve tüm detayları vereceğim. Şimdilik konuşacak bir şey yok." dedi. Blake'in sorusu olmadığından emin oldu ve telefonu kapattı.
Ertesi sabah babası balık&patates dükkanında işine, Ashlyn arkadaşının yanına, anne Bailey ise alışverişe gitmişti. Blake duş, kahvaltı ikilisini tamamladıktan sonra bilgisayarını açtı. Hırsızlık hakkında daha fazla şey öğrenmek istiyordu. Daha fazla eve girebilmesi için, yakalanmaması için daha fazla bilgiye ihtiyacı vardı. İnternet ise bu bilgileri bulabileceği yegâne yerdi. Haftada bir kez bu insanlara karşı sorumluluğunu yerine getirirken, kendi cebine de bir şeyler atarsa yine bir miktar parası olabileceğini düşündü. Böylece haftada birden fazla kez çıkması gerekmezdi ve riske girmezdi. İnternette geçirdiği yirmi dakikadan sonra kapı çaldı. Blake şortu ve kolsuz tişörtüyle kapıya koştu. Kapıda bekleyen Chester'dı. Blake kapıyı açmayıp delikten onu izlemeye başladı. Chester 'Blake' diye seslendi. Blake biraz düşündükten sonra kapıyı açtı. Chester "Buraya gelmekte veya dün akşam sana işini sormakta kötü bir amacım yok. Sadece seninle bir şey konuşmak istiyorum. İçeri gelmek istiyorum ancak bilmem gereken bir şey var. Hector evini izliyor mu?" cümlelerini sıralayarak direk konuya girdi. Blake etrafa baktıktan sonra "Bilmiyorum," diye cevap verdi. Chester "O zaman riske girmek istemiyorum, içeri girmeyeceğim. İşte numaram," diyerek küçük bir kağıt uzattı Blake'e. Aramasını söyleyip ordan uzaklaştı. Chester'ın Hector'u sorması Blake'i heyecanlandırmıştı. Hemen kapıyı kapatıp numarayı telefonuna yazmaya başladı. Chester telefonu hızlıca yanıtladı. "Merhaba Blake," dedi ve devam etti: "Hector'a çalışman karşılığında seni rahatsız etmedi. Öncelikle şunu bilmeni istiyorum ki benim onlarla bir alakam yok. Onların yanındayım ancak amacım tamamen farklı. Seni kullanmaları fikri ise bana aitti. Bunları sana söylüyorum çünkü sen onlarca adam gibi ona sadık değilsin."
"Peki ne istiyorsun?" diye sordu Blake. "Seni kurtarmak istiyorum, o gece dışarıda olman ve o eve girmen mevzusuna girmeyeceğim. Ancak bunlar aralarına girmek isteyeceğin türde insanlar değil. Hayatını düzene sok. Duyduğuma göre okuyorsun. Yasadışı işlerden uzaklaşmanı istiyorum. Sana yardımcı olacağım." Blake biraz düşündükten sonra duyduklarından hoşlanmadığına karar verdi. "Ne yapacaksın?" diye sordu Chester'a. "Aklımda bir şey var. Ancak senin de onlarla takılmak istemediğini bilmem gerek." Blake "Evet," diye cevapladı. "Beni tekrar aramanı bekleyeceğim." Chester telefonu kapattı, etrafına baktı ve yürümeye devam etti. Ancak görmediği bir şey vardı. Blake görse çok tanıdık gelecek, değişik bir güneş gözlüğü takan adam, ara sokağa dönüş yolunda evin duvarının arkasına saklanmış ve Chester'ı izlemişti.
•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Arkadaki Hayat
AventuraBüyük potansiyel sahibi bir öğrenci olmasına rağmen okumak istemeyen ve hırsızlığa merak saran Blake'in hayal ettiğinden çok daha farklı yerlere uzanan hikayesi.