Selamınhello gençler! Ve kendini genç hissedenler!
Düşüncelerinizi belirtmekten kaçınmayın.
Multide Efsâl.
İyi okumalar.
Ruelle - Bad dream.
♠
Hayat, beni nereye getirmiş diye bakayım dedim. hata yapmışım. hayatın beni götürdüğü bir yer yokdu. Bazen halime acıyla yüzümü buruştururken, bazense deli gibi kahkahalar atıyordum. Bu gerçekten bana acı veriyordu. bazen bir sonum olmamasından şüphe ediyordum.
Hayat bana bir son verecekmisin?
Bu sorunun cevabı belliydi. benim belki bir sonum olacaktı ama, bu son acılı olacaktı. bundan emindim. Çektiğim ve çekeceğim acılar beni yıldırmayacaktı. Çünkü güçlüydüm. Bir sınavdaydım. aslında herkez büyük bir sınavdaydı, ama acizler...
Onlar, bu sınavı atlatamazdı.
Eğer sınavı atlatmak isterlerse Güçlü olmak zorundalardı. Benim gibi. Buda bir Duman Efsâl Telkin önerisi.
Renk, oturduğu deri hastahane koltuğundan kalkarak yavaş adımlarla yanıma geldi. İç çekiyordu. Fazla ağlamıştı ve bu benim canımı sıkıyordu. O, değer verdiğim bir insandı ve ağlamasını istemiyordum. Baş ucumdaki sandalyeye oturdu ve renkli saçlarını narin parmaklarıyla gelişigüzel bir topuz yaptı.
"Bıkmadınmı bu yarışlardan?" diye konuştu huysuzca kaşları çatılırken. "Sana zarar gelmesi sinirlerimi bozuyor."
Yorgun bakışlarımı onun renkli saçlarından çekip renkli gözlerine çevirdim. Gözleri dolu dolu bana bakıyordu. Binbir duygu içeren gözlerinin aksine benim duygusuzluğum onu ürkütmüş olmalıydı.
"Yaşamak için yaşıyorum renk." diye konuştum ruhsuzca. "Bu ufak kaza umrumdamı sanıyorsun?"
"Ama benim umurumda efsâl!" diye çığırdı. Renkli gözlerinden damlayan yaşlar eşliğinde sinirle ayağa kalktı. Hıçkırıyordu. "Beni önemsediğini biliyorum. Ne kadar ruhsuz biri gibi görünse-"
"Zırlamayı kes." bağırdığımda karnımda bir bölge acımıştı. Kazadan dolayı olmalıydı. Renkin kurduğu cümlelerin gerçekliğine katlanamadığımdan değilde ağlamasını istemediğimden kesmiştim sözlerini.
"Efsâl." diye cırladı tekrar. "Ne hale geldim biliyormusun sen? Benim senden başka kimsem kalmadı o yüzden bencillik yapma."
Bunu biliyordum. Benden aşka kimsesi yoktu. Ne anne babası, ne kardeşi, ne sevgilisi. Sadece ben vardım onun yanında. Peki bunu bile bile neden ona onu umursamıyormuş gibi davranıyordum. Yüz hatlarım yumuşadı. Kasdığım bedenim gevşettiğimde sızlayan yerlerim daha da ağrımıştı. Tam konuşmak için ağzımı aralayacağım sırada kapıya iki kere tıklatıldı ve cevabı beklemeden içeriye girildi.
Bu yeni çocuktu.
Kaşlarımı çattım. Onu görmek şuan en saçma şey gibiydi. Konuşmak için açtığım ağzımı yavaşça kapattım. Mavi gözlerimi hangi renk olduğunu çözemediğim gözlerine diktim. Çattığım kaşlarımı daha fazla çatarak bir açıklama bekledim.
"Birbirinizi öldürmüyorsunuz değilmi?" erkeksi sesi kulaklarıma doldu. Beklediğim açıklama bu değildi. Bıkkınlıkla bir nefes aldım.
"Sanane." sert sesimi işittiğinde kaşlarını çattı.
"Böyle mi teşekkür ediyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahzendeki Duman.
TeenfikceHayat, ördüğü kör düğümlü irmikleri benim önüme koymuş gibiydi. o irmekleri geçmek istemiyordum. onları ezmek, deli gibi üzerlerinde tepinmek istiyordum. hayatımı mahveden ne varsa, canlarını okumak istiyordum. işlediğim bir günah vardı. aslında ço...