Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kitap Tanımı:
'İmkansızları yaşamak mıdır sevmek, yoksa severken imkansız mıdır yaşayabilmek?'Bu sorunun cevabını aradım hayat boyunca. 'Sevmek' ve 'imkansızlık' fiilinin nasıl bir arada olduğunu bilmek istedim. Canım yana yana öğrenmiştim cevabını.Tek bir cevabı yokmuş bu sorunun... Birden fazla cevabı varmış...Bende bunu yaşayarak öğrenmiştim;Bazen dayanmaktır sevmek; hayat nerden vurursa vursun ayakta durabilmek...Bazen de yaşamaktır sevmek; soluksuz ciğer gibi, sevgisiz kalbin de duracağını bilmek...Ve bazen de çok ağırdır sevmek; sevdiğine layık olabilmek.Bazen de HAYAT'tır sevmek; birini uzaktayken bile, yüreğinde taşıyabilmek...------'Kadının kokusuna aşık olan bir adam ve adamın nefesine muhtaç olan bir kadın.'------"Sen kendi içinde yanıp kavrulan dolunca taşan bir yanardağ, bense seni bir damla suyla söndürmeye gelen bir melektim."Bir melek 'imkansız' olduğunu bile bile, bir damla suyla nasıl yanardağı söndürmeye gidebilrdi ki ?!Hiç mi korkmadı kanatlarının yanacağından...Hiç mi kormadı o kızgın alevlerde kül olmaktan...Ya yanardağ? O da göz göre göre nasıl izin vermişti meleğinin kendine gelmesine. Peki kim suçlu bu hikyede?!Yanacağını bile bile yanardağa giden melek mi? Yakacağını bile bile en kıymetlisinin kendine gelmesine izin veren yanardağ mı?~~~~~Hikayeyi okumaya başlarsanız cevabını kendiniz bulacaksınız...
