Kalbime kordan bir demir soksalar, utanır kendinden, 'meğer ben bir buz parçasıymışım' der...
Bunlar dile gelenler, bir de söyleyemediklerim var...
~ Yavuz Karasu ~
EYLEM'DEN
Sessiz kaldım, sustum. Bir acı oturdu boğazıma, konuşamadım, yutkunamadım, hatta nefes bile alamadım.
Hak etmiştim evet ama kaldıramamıştım. Ben hep yalnız düşmüştüm zaten, tutan olmamıştı. Beni tutacak tek insanı da kaybetmiştim.
Her şeyi elime yüzüme bulaştırıyordum. Tek dileğim mutlu olmaktı bu hayatta ama onu bile becerememiştim.
Bütün tim sessizlik içinde bizi izliyordu. Onlar da biliyordu elbette, bunun ne kadar ağır olduğunu.
Sessizliğimi korudum ve çıktım oradan. Dolan gözlerim ufacık bir göz kırpmasını bekliyordu gözyaşlarımı serbest bırakmak için.
Biri elini omzuma koydu. Dudağımı ısırdım.
"Ağır oldu, biliyorum."
Gözyaşları içinde gülümsedim.
"Hak etmiştim, sarı komutan."
Kaşlarını çattı.
"Bana bak," dedi beni kendine döndürürken,
"Hiç kimse, bu kadar ağır sözleri hak etmez. Büyük bir hata yaptın evet ama onu kurtarmanın karşılığı bu sözler olmamalıydı."
"Boş versene, Yavuz. O benden nefret ediyor."
Omuz silkti.
"Nefret de bir duygudur, bunu değiştirmek senin elinde," dedi ve son kez omzumu sıkıp gitti.
Derin bir nefes aldım. Bunlar da geçecekti.
**
"Nereye gidiyoruz, Emir?""9 oldu," dedi bıkkın bir ses tonuyla.
Gözlerimi devirdim. Zorla çıkarmıştı beni odadan, nereye gittiğimizi de söylemiyordu. Kaç kere sorduğumu da sayıyordu üstelik.
Birden araba savrulmaya başladı. Emir öfkeyle başını ve tek eliyle başımı eğdi.
"Allah kahretsin! Başını koru Eylem, sakın kafanı kaldırma!"
Dediğini yaptım ve ellerimle başımı korudum, başımız beladan kurtulmuyordu ki!
Arka cam patladı ve silah sesleri daha da yakınlaştı.
Emir bedenini dışarı çıkardı ve iki el ateş etti. Tekerlekleri vurmuştu tahmin ettiğim kadarıyla. Arabanın yalpalayarak durması da şüphelerimi doğrulamıştı.
Derin nefesler verdim, o da arabayı birkaç metre içeri çekti ve orman yoluna girdi.
"Oh be, ucuz kurtuldu..." derken, dehşete düşmüş bir şekilde bana baktı ve sesini yükseltti.
"Eylem! Yaralanmışsın! Lanet olsun," dedi ve ceketini çıkararak koluma bastırdı.
Kurşun kolumu sıyırmıştı. Daha önce de vurulmuştum, sakin kalmaya çalıştım ve derin nefesler aldım, tekrar.
Emir hemen beni hastaneye götürmüş ve koluma dikiş atılmıştı. Yedek kıyafet de getirmişti, onun ceketini giydim ve çıktık hastaneden, artık alaya dönmemiz lazımdı.
![](https://img.wattpad.com/cover/118185801-288-k936915.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarası Saklım (EyFet) TAMAMLANDI
Novela JuvenilÇok gülen çok şey gizler... Gülüşü güzel olanın, acısı çok olurmuş...