18. Bölüm

1.5K 112 158
                                    

EYLEM'DEN

Gözlerimi araladığımda, yanı başımda huzurla uyuyan adamı görmemle gülümsedim. Elimi kaldırıp,hafif dokunuşlarla saçlarını okşadım.

Üstümde battaniye dışında hiç bir şey olmadığı gerçeği yüzüme çarparken, yutkundum. Pike çarşafı görüp, yavaş davranmaya çalışarak elime aldım ve hızla bedenime sardım.

İki adım atmıştım ki, arkadan gelen mırıltı gibi sesle duraksadım.

"Günaydın öpücüğü vermeden kalkıyorsun, oluyor mu öyle?"

Gülümsemekle utanmak arasındaki o ince, tatlı çizgide kalmıştım. Arkamı döndüm ve bir iç çektim. Bu adam, uykudan yeni uyandığında bile bu kadar yakışıklı olmamalıydı.

Yanağını gösterdi ve eğildim. Tam öpecekken, beni kendine çekti ve sert çekişine tezat olarak görünen, narin bir öpücük kondurdu dudaklarıma.

Şaşkın şaşkın ona bakarken gülümsedi. Ve saçımı kulağımın arkasına attı.

"Fazla güzelsin, haksızlık bu," demesiyle ben de gülümsedim ve kalktım.

Ben duş alırken, alt kattan tıkırtılar geliyordu. Çıkıp giyinirken, alttan gelen kırılma sesiyle irkilsem de hemen ardından duyduğum küfür, istemsizce gülmemi sağlamıştı.

Aşağı indim ve mükemmel bir kahvaltı sofrası gördüm.

"Ooo Fethi bey, döktürmüşsünüz."

Güldü.

"Yıllarca yalnız yaşadım, olsun o kadar."

Saklamaya çalışsa da, hafiften titreyen sesi, içimde bir şeylerin kırılmasına sebeb olmuştu. Kendimi toplayıp, gülümsedim.

"Becerikli olduğun kadar sakarsın da demek."

Konuyu değiştirme çabama gülerek konuştu,

"Tabak yanlış yerde durmuş, benim suçum değil. Hem ne işi var orada?"

"Tabi canım, senin suçun değil. Hepsi tabak yüzünden."

Gülmemeye çalışsak da, birbirimize bakıp, kahkaha atmıştık. Ve keyifli bir kahvaltı etmeye başladık.

YAZAR'DAN

Nazlı, uyuyan adamın başını okşayarak, güzel yüzünü seyrediyordu.

"Biliyor musun, en çok atışmalarımızı özlüyorum. Muziplik yapmanı, sana tatlı sert kızmamı. Mavi gözlerinle derin derin bakmanı. Bana eskisi gibi bakmaman, canımı çok yakıyor."

Bir eliyle de, adamın elini sıkı sıkı tutmuştu. Avucunun arasında duran el, kıpırdadı. Ve adam açtı okyanustan daha derin olan mavi gözlerini.

"Ateş!"

Genç kız heyecanla şakıdı. Ateş'in eli, elinin arasından kayıp gidince, şaşkınlıkla baktı Nazlı.

"Git Nazlı."

Kafasını iki yana sallayıp yutkundu.

"Kendimi affettirmeme izin ver."

Genç adam, sertçe yutkundu.

"Şimdi değil. Yoksa ikimiz de yara alacağız. Sorun ne biliyor musun? Ben senin kalbinde yara açtığım için kendime kızıp, geceleri uyuyamazken, sen bunu yaparken düşünmedin. Şimdi vuruldum diye, kaybetme korkusuyla yanımda olmanı istemiyorum. Daha fazla üzülmeni istemiyorum,git."

Histerik bir hıçkırık koptu, Nazlı'nın dudaklarından. Ateş yüzünü buruşturmamak için zor tuttu kendini. Gözlerinde beliren sevgi o kadar netti ki, Nazlı yaşlı gözlerine rağmen gülümsedi.

Yarası Saklım (EyFet) TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin