-1-

65 15 7
                                    

"Küçük bey, artık kalkma vaktiniz geldi. Geç kalacaksınız." elleriyle gözüne giren güneş ışığını engelleyerek hafifce doğruldu.
"Aşağıda kahvaltıya bekleniyorsunuz, küçük bey." dedi yaşlı kahya gardolaptan çıkardığı uniforma ile küçük bey'e yaklaşarak.
Uniformayı yavaşca yatağa koydu,
"Benden herhangi bir isteğiniz yoksa çıkıyorum küçük bey." dedi yaşlı kahya kafasını hafifce öne eğdi. Küçük bey herzamanki gibi erken kalkmaktan memnun değildi. Halbu ki bu gün okulun ilk günüydü.
"Yok Albert,"
Yaşlı kahya kapıya doğru yönelirken, "Ablam kalktı mı?"
Diye sordu küçük bey, aslında cevabı biliyordu,
"Evet efendim." dedi ve odanın kapısını kapattı. Ablası Ashi her zaman böyle idi, soğuk, somurtkan, sorumluluk Sahibi ve aşırı disiplinli.
Küçük bey bir an düşündü, ablasının daha önce gülümsediğini hiç görmemişti.
Uniformasını giydikten sonra yatağının tam karşısında duran boy aynasında kendine baktı. Her zamanki gibi yine bütün leydiler ona hayran kalacaktı. Bu düşünce yanaklarında hafif bir Kızarıklığa neden oldu.
Kaşlarını kapatan kahverengi saçları ve mavi gözleriyle oldukça çekici gözüküyordu.
Uniformasının yakasını düzlettikten sonra odadan çıktı. Aşağıdan çatal bıçak sesleri geliyordu, malikanede çalışan herkes işinin başında idi. Her sabahki gibi yirmi tane porselen tabağı aynı anda mutfağa taşımaya çalışan mira, yerleri kusursuzca temizleyen rei, ve bahçede kendi ektiği gülleriyle konuşan bahçivan Taro. Herşey, her zamanki gibi aynı idi.
Merdivenlerin sağında kalan  kahvaltı salonuna girdi. Annesi ve babası kendi arasında  birşeyler konuşuyordu. Ablası ise o  konuşmdan çok uzaktı
"Günaydın, sevgili ailem." dedi yüksek ve gür bir ses ile. Herkes aynı anda kafasını ona çevridi.  Dev camlardan içeriye giren güneş ışığı  odayı aydınlatıyordu.
Hızla uzun masadaki yerini aldı. Tabağı çoktan hazırdı. Sosis, jambon ve tofu, bu küçük bey'in en sevdiği kahvaltıydı.
Ashi, her zaman ki gibi tabağını herkesden önce bitirmiş, çilek eşliğinde papatya çayını yudumluyordu.
"Günaydın, görüyorum ki bu sabah çok neşelisin." dedi bay  Hasima.
Küçük bey babasının bu sorusuna şaşırmadı. Hakikaten okulun ilk günü nasıl bu kadar neşeli olabiliyordu ki?
"Okulun ilk günü." dedi kısaca. Ardından sessiz bir şekilde onları izleyen ablasına döndü.
"Her zamanki gibi bu sabahta çok güzelsin abla."
Dedi, onu da konuşmaya dahil etmek için.
Ashi, mavi gözlerini hafifce kardeşine çevirdi.
"Öyle mi? Teşekkürler." dedi, ve önünde duran kaseden çilek alıp yavaşca yemeye başladı.
"Albert, Mira'ya söyle bana bir kahve yapsın." diye emretti bayan Elly, masanın başında dikilen yaşlı kahya'ya bakarak.
Kahya, "Emeredersiniz, Leydim."  dedi ve hızlı adımlara oradan ayrıldı.
"Ee söyle bakalım, Yeni okul Yeni arkadaşlar bunun için heyecanlımısın?" diye sordu bay Hasima, sinsice gülümseyerek oğluna göz kırptı.
"Evet baba, tabiki, yeni okul...yeni arkadaşlar....yeni leydiler.." diye iç geçirdi.
"Güzel leydilerle arkadaşlık kurmalısın. Unutma, ailemiz saygın bir aile." diye ekledi Bayan Elly.
Ashi, "Bir insanın zengin olması ve ya güzel olması iyi biri olacağı anlamına gelmez.
İyice tanımadan kimseyle arkadaşlık kurmanı tavsiye etmem." dedi sert bir şekilde.
Hizmetli kadın, elinde tuttuğu gümüş tepsi ile bayan Elly'in yanına geldi. Kahveyi, Bayanın  istediği gibi kahvaltı tabağının tam yanına yerleştirdikten sonra hemen odadan çıktı.
"Ablan haklı Raion. Dikkatli olmalısın."
Raion (küçük bey) bunun herzaman ki "abla" nasihatlarından biri olduğunu biliyordu.
"Efendim,  arabanız hazır."
Dedi Albert Raion'ın yanına giderek.  Hızla masadan kalktı Raion.
"Akşam görüşmek üzere, anne, baba." dedi sesindeki heycanı gizleyemiyordu.
ardından hızla ablasının yanına gitti, "akşama sana bir hediyem olacak abla." dedi ve gülümsedi. Ashi elindeki gümüş fincanı beyaz masanın  üstüne Koydu, ardından kafasını kardeşine çevirerek,
"Bekliyor olacağım." dedi. Raion Ablasının Bakışlarından hiçbir anlam çıkaramadı.
Albert ve Raion oradan uzaklaşırken Ashi derin bir iç çekti.
Yavaşca sandalyesinden kalktı.
"Bugün için bir planın varmı Ashi?" diye sordu babası, bir parça jambonu kesip ağzına Aldı, birkaç çiğnemeden sonra yüzünü ekşitti. Önünde duran portakal suyundan bir kaç yudum aldı.
Ashi, hafifce dışarıya baktı. Hava güneşliydi aynı zamanda serin. Bu canlı hava onda dışarıda gezme isteği uyandırdı.
Hem bu gün çarşamba idi, anlatacak bir kaç anım olmalı diye düşündü.
"Aldığımız çilekleri beğenmedim. Tadı ekşi ve buruktu. Bu sefer kendim seçeceğim." ardından  gözlerini babasına çevirdi. "Benden bir isteğiniz mi vardı?" diye sordu.
"Yo..." cümlesini yarıda kesip biraz düşündü, evet bu konuyu konuşmanın zamanı gelmişti. "Var, seninle konuşmamız gerek." dedi Bay Hasima. Onların saçma konuşmaları ve yersiz öğütleri Ashi'nin canını sıkıyordu.
Yine her zamanki gibi saçma saçma öğütlerde Bulunacak, aklıca baba rolünü üstlenecek.
"Aslında, zamanım yok. Gelince konuşmamız daha uygun olurdu." dedi,
"Bize böyle davranmayı kes Ashi." dedi Annesi. Sert ama ince bir ses tonuyla. Ashi gözlerini kapattı. Derin bir nefes aldı.
"Biz senin iyiliğin için çabalıyoruz Ashi."
Bu cümle Ashi'nin kızmasına neden oldu. Ama soğukkanlılığını bozmadı.
"Ne zamandan beri?" diye sordu sert ve iğneleyeci bir ses tonuyla.
Bay Hasima kafasını sağa sola salladı.
"Ah Ashi...Ahh....Anlayacaksın. Ama şimdi bundan daha önemli şeyler var."
Ashi buna inanmadı. Yıllar boyu herşey daha önemliydi zaten.
"Raion ile ilgili." Dedi bay Hasima.
"Çok kötü bir şey oldu Ashi." diye ekledi bayan Elly. Ashi, masadaki yerine tekrar oturdu. Raion,  ile alakalı ne olabilirdi ki? Konu yine şu saçma güç meselesine gelecekti.
Neyse, en iyisi sakin olup dinlemekti.
"Biliyorsun, doğduğundan beri ona buz gücünden bahsetmedik." Dedi bay Hasim. Dakka bir gol bir, Bu konu iyi bir yere gitmiyordu. Ashi sessiz kaldı.
"Ve sen istemediğin sürece de bahsetmeyi düşünmüyorz Ashi," diye Ekledi Bayan Elly.
"Ama, bazı olaylar oldu."
Direseklerini masaya koyarak öne doğru eğildi Bay Hasima.
Ashi sessizliğini koruyordu. Kafasındaki düşünceleri tamamen durdurmuştu. Konu kardeşi olunca daha fazlasını yapmalıydı.
Bay Hasima, önce bayan Elly'e sonra da Ashi'ye baktı.
"Onun peşindeler...., beyaz yılanın." dedi,
'Beyaz Yılan'  yıllarca Hastania ailesinin kontrol etmek istediği Efsandeki büyük güç.
Ashi, dedesinin beyaz yılana ulaştığını duymuştu, ardından ruhu, beyaz yılanın gücüne dayanamadığı için  öldüğünü.
"Bunun Raion ile ne alakası var?" diye sordu Ashi,  buz gibi ses tonuyla.
"Beyaz yılan'ı konrtol edebilecek kişinin Raion olduğunu düşünüyorlar."
Dedi bay Hasima. Ardından sandalyesinden kalkıtı. Gözlerini, karşısında duran devasa cama dikti. Burnu, oda spreyinin, bütün her yeri kaplayan taze gül kokusuyla doldu.
"Onun peşindeler Ashi, ona güçlerini öğretmeliyiz." dedi bayan Elly.
"Hayır." dedi Ashi net bir şekilde. Kendine bir söz vermişti. Onun bu güçleri öğrenmesini engelleyecekti.
"Ne yapacağız Ashi!" dedi Bayan Elly kızgın bir ses tonuyla,   elleriyle omzuna düşen Sarı bukleleri hızla geriye ittirdi. ekledi, " göz göre göre onu bulup öldürmelerinimi Bekleyeceğiz!?"
Ashi, Siyah dantelden yapılmış, kollarının tamamını kaplayan eldivene baktı. Ardından Annesine, 'göz göre göre onun bulup öldürmelerinimi bekliyeceğiz' ne zamandan beri bu kadın böyle düşünür olmuştu ve ya neden 10 yıl öncede aynı şekilde düşünmemişti.
"Ne ara bu kadar vicdanlı oldunuz?" dedi Ashi, İkisi de Ashiyi duymazlıktan geldi. Hatalarını biliyorlardı, rol yapmakta üstlerine yoktu.
"Onu ben koruyacağım. Öğrenmesine gerek yok, bunun için yeterince güçlü olduğumu biliyorsunuz." 
"Okulda kim koruyacak? Normal bir insanın onlara gücü yeter mi sanıyorsun?" 
Her ne kadar bunu düşünmese de haklıydı. Her zaman onun yanında olmalıydı. Ashi kafasını hafifce öne eğdi. Ne diyecekti? Ne yapacaktı?
"Ben..."
Daha cümleye başlamadan,
"Sana iki seçenek sunuyorum Ashi." dedi bay Hasima pat diye. Ashi, sözü kesildiği için kızdı, ama belli etmedi.
"Birincisi, ona güçleri öğretiriz ve kendisini korur."
Dedi bayan Elly, ekledi.
"İkincisi, sen de onunla beraber okula gidersin ve onu korursun. Seçim senin"
İkiside Ashi'nin ağzından çıkacak her hangi bir yanıt bekliyordu. Bay Hasima Gözlerini Kızına çevirdi. Ashi'ye her baktığında gözlerindeki Nefretin gün be gün artığını  görebiliyordu.
Ve elinde olsa kendisini ve bayan Elly'i hiç tereddüt etmeden öldürebileceğini biliyordu. Haklıydı da.
Ashi, masadan kalktı, kapıya doğru yöneldi.
"Albert, arabayı hazırla." diye seslendi, kapının önünde bekleyen yaşlı kahyaya. Albert kafasıyla onayladı.
"Kararımı yarın açıklayacağım. Şimdilik görüşürüz." dedi  ve oradan uzakalaştı.

İce Snake Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin