-10-

12 9 0
                                    

Raion içeriye girdiği gibi yere düşerek bayıldı,
"Bunu yapmak zorundaydık..." dedi bay Hasima. Soluklanarak ayağa kalkmaya çalıştı. Albert Raion'u yerden kaldırdı. Odasına taşımak için salondan çıkacakken durakladı,
"Efendim, biliyorsunuz ki sizi dinlemeyecek." dedi ve odadan çıktı.
Bayan Elly, elini başına koyarak gözlerini kapattı.
"O haklı, Hasima. Ashi bizi dinlemeyecek." Bay Hasima yavaşca ve endişheli bir şekilde devasa camın önüne geldi,
"Onu uyarmak zorundayız, ama....bilmiyorum." parmaklarını saçlarının arasından geçirdi, ekledi,"  Bir bu eksikti zaten! Normal bir şekilde hayatımıza devam ediyorken bir iblisimiz eksikti!" diye kızdı,
Bayan Elly, yanında duran kahverengi üzerine altından yapılmış nakışları olan koltuğa oturdu. Elini anlına dayadı,
"Normal bir şekilde hayatımıza devam eden bizdik...o değildi. Pişman olmak için çok geç değil mi.....? Pişmanlık duymak için...."
Diye iç geçirdi, gözünden bir damla yaş aktı. 'Pişmanlık' ikisinin de düştüğü bu çaresizliği tam olarak tanımlayamazdı.
Beklemeye başladılar....sonsuza kadar.

_____

Küçük kızın kolundan tuttuğu gibi demir parmaklıkların ardında fırlattılar,
Küçük kız ayağa kalkarak hemen parmaklıklara sarıldı,
"Anne! Anne çıkar beni buradan...." diye ağlamya başladı küçük kız, karanlıktı...her yer zifiri karanlıktı. Çığlık atarak ağalmaya başladı,
"Anne burası çok karanlık anne!!"
Bayan Elly, güldü
"Ne kadar da güçsüzsün. Bir zavallı gibi ağlamayı bırakıp güçlendiğinde seni oradan çıkaracağız." dedi, sesi o kadar katı çıkmıştı ki, küçük kız geriledi.
"Bağırsan bile kimse duymayacak. Tek başına yanlız kalacaksın."
Dedi bay Hasima,
"B-baba....siz beni sevmiyorsunuz....sevmiyorsunuz...." diye Tekrarladı. 
durakladı, ağlaması birden durdu, açık kapıdan içeriye giren loş ışıkta minik ellerine baktı, olan herşey bir anda kafasına dank etti, onu doğduğundan beri hiç sevmemişlerdi. Onu seven tek kişiyide öldürmüşlerdi. Her zaman kenara itilmişti, abisi onu hep korurdu ama şimdi o yoktu. Bunu anlamakta zorluk çekiyordu.
"Bunu daha yeni mi anladın? Senden hep nefret ettik. Anla Ashi, seni hiç bir zaman sevmedik. Sen bizim için her zaman pişmanlık ve hayal kırıklığından başka birşey olmadın."
Küçük kız bir kaç adım geriledi. Karanlığa gömüldü. Ölmeyi diledi, kalbini en derinlikleriden....
Annesine ve babasına olan son sevgi kırıntılarını da kaybetmişti. İkiside karanlık bodrumdan çıkıp kapıyı hızla çarptılar.
Şimdi her yer zifiri karanlıktı,
"Ama..." kız kendi kendine konuşmaya başladı.
"Ben karanlıktan korkarım...." hızla ayağa fırlayıp parmaklıklara sarıldı, ve ağazı çıktığı kadar bağırdı,
"Abi.....abi!!! Yalvarırım geri gel.....abi ben karanlıktan korkarım abi....abi.." yavaşca aşağı doğru kaydı, gözyaşları yine sel olmuştu. Onu kurtaramamıştı. Gözlerinin önündeydi...bir kaç adım ileride yapamadı....
Abisinin son sözlerini hatırladı. "Beni Affet..."
Kafasını bir ileri bir geri sallayarak karanlığa doğru bakmaya başladı ve  aynı sözleri tekrarladı,
"Benim suçumdu.."
"Benim suçumdu."
"Benim suçumdu...."

_____

Ashi malikhaneye girdiğinde saat sabahın beşiydi. Albert, genç leydinin omuzundaki paltoyu aldı.
Ashi yavaşca odasına doğru yürürken bay Hasima ve Bayan Elly'nin salonda uyanık bir şekilde dolandığını fark etti. Bay Hasima Ashi'yi gördüğü gibi durakladı.
"Ashi!"
Ashi, onları takmayıp odasına gitmeyi planladı, ama bu saate kadar beklemelerinin bir nedeni olduğunu düşünüp salona girdi.
"Ashi...Ashi. Tanrım biz de seni bekliyorduk."
Dedi Bayan Elly, endişheli bir şekilde, ağlamış gibi gözüküyordu, gözleri kızarmıştı.
"Ne var?" dedi Ashi,
"Bak, dikkat etmen gereken bir iblis var." diye direk konuya girdi bay Hasima.
"O çok güçlü, kızım." diye ekledi Bayan Elly,  bu yapmacık tavırlar ve iğrenç sevgi oyunu canını sıkıyordu Ashi'nin. Ne ara bu kadar insan olmuştu bunlar?
"Seni öldürmek isteyen." diye ekledi bay Hasima.
"Bundan size ne? Ne çıkarınız var da bana bunu söylüyorsunuz? Ne o? Yine mi beni öldürmeye çalışacaksınız ama üzgünüm, Bu saatten sonra bu sizin boyutunuzu aşabilir. Şimdi, müsadenizle odama geçip uyumak istiyorum. Günaydın." dedi ve arkasına dönüp yürümeye başladı.
"Hayır, hayır bu doğru değil." dedi bay Hasima. Bayan Elly, yavaşca kızına yaklaştı,
"Senin için endişheleniyoruz "
Ashi durakladı,
"Ne zamandan beri?" dedi alaycı bir şekilde. Ardından salondan çıktı. Bay Hasima ve Bayan Elly olduğu yerde kala kaldı.

*****

"Tanrım...başım..." diye sızlanarak yatağından doğruldu Raion, Albert elinden geldiğince seri bir şekilde perdeleri açıyordu.
"Günaydın efendim. Dün akşam bayıldığınız için sizi buraya taşıdım." dedi ve dolaptan Raion'un formasını çıkardı.
"Bayılmışmıyım? Hiçbirşey hatırlamıyorum." dedi ve yataktan kalktı. Anlamıyordu, nasıl bayılırdı? Oysa en son malikhaneden içeriye girmişti.
Uniformasını giyip aşağı indi. Her zaman ki gibi herkes tam takır kahvaltı sofrasında idi.
"Günaydın..." dedi ve yavaşca sandalyesine oturdu.
"Günaydın tatlım. İyi uyudun mu?" diye sordu bayan Elly, çayından bir yudum alarak.
"E-evet...sanırım....." dedi Raion. Ardından ablasına baktı. Bu gün biraz daha yorgun ve bitkin görünüyordu. Ama o kızgınlığı yok olmuş ve daha masum gibiydi.
"Abla?"
Ashi, kafasını fincanından kaldırarak Raion'a baktı.
"G-günaydın." dedi dalgınlıkla. Raion kafasını salladı.
"İyi olduğuna emin misin? " dedi, ardından sandalyesinden kalkarak ablasının yanına gitti. Elini anlına koydu.
Ateşi yoktu, sadece biraz yorgun gibiydi.
"Birşeyim yok Raion, iyiyim." dedi.
"Hadi gidelim istersen? Geç kalmayalım."
Raion, ablasının dalgınlığına anlam verememişti.
"Okuldan gelince görüşürüz Raion. Ha bu arada Lucy ve ailesi okuldan sonra ziyaretimize gelecekler." dedi bay Hasima.  Lucy ve Raion sevgili olduklarından Beri aileleri iyi anlaşıyorlardı. Raion derin bir iç çekti, bu sülükten kurtulmanın bir yolu yokmuydu?
Ashi ve Raion arabaya bindiler.
"Onu sevmiyormusun?" diye sordu Ashi, Raion ablasına baktı, ardından dirseniğini camın tam yanındaki çıkıntıya yaslayarak ofladı.
"Seviyorum." diye yalan söyledi. Ashi buna inanmadı.
"Kendini kandırma. Sevmiyorsan ona söyle, bir kızın duyguları çok narindir. Dürüst bir red iyi olacaktır. Anlıyormusun?" dedi. Ablasının dediği doğruydu aslında ama Lucy'den ayrılmak bir çılgınlık olurdu.
En son ayrılcaklarında neredeyse delirmişti. Saçma bir fikir Olduğunu düşündü.
"Hayır abla. Seviyorum işte." diyerek gözlerini devirdi.
"Anlıyorum." dedi Ashi, tabikide kardeşinin bu konuda çok aptal olduğunu biliyordu.

*****

"Ona yaranmak için ne yapmam gerekiyor?!" dedi Taku,
"Dostum, ne oldu?" diye sordu Ten, sonra yavaşca kafasına vurdu, "haa, evet evet şu kız. Unutmuşum." dedi.
"Benimle konuşsun diye herşeyi yaptım." dedi ve derin bir iç çekti. Ten, telefonuna baktı, ardından telrar cebine koydu, sırtını duvara yaslayarak, karşıda duran sarı saçlı kızlara göz kırptı. Kızlar kendi aralarında gülüşüp konuşurken, Ten gülümsedi.
"Etrafına bak bir, dostum bir sürü kız var."
Taku gözlerini devirdi, ardından kamerasının merceğini temizlemeye devam etti.
"Anlamıyorsun, Ten. Cidden anlamıyorsun." kafasını salladı.
"Anlamıyormuyum." elini çenesine koyup biraz düşündükten sonra hızla Taku'ya döndü,
"Sahi, neyi anlamıyorum?" diye sordu alay edermişcesine.
Taku kafasını hafifce kaldırıp Ten'e baktı,
"Birini sevmenin ne demek olduğunu." dedi,
"Ben de sevdim dostum, eski sevgilimi cidden çok sevmiştim." dedi,
"Hangisini?"
"Orasını karıştırma." dedi gülerek.
"Hem okul başlayalı daha bir ay oldu ne ara aşık oldun ona?" diye sordu, lafı geçiştirmek için, çapkın olması onun suçu değildi, ona göre kendisinde 'bağlanamama hastalığı' vardı.
"Bir ay sürmedi ki benim ona aşık olmam, onu gördüğüm ilk gün..." hızla kamerasını çevirip onu ilk gördüğü gün çektiği resmi açtı,
"O an, sanki bütün hayatımı onunla karşılaşmak için yaşamışım gibi hissetim."
Ardından kamerayı Ten'e uzattı.
"Vay...gerçekten güzel çıkmış." dedi Ten,
"Hatta baya iyi." diye ekledi, ardından kamerayı Taku'ya geri verdi.
"Dostum sen baya aşık olmuşsun." kafasını iki yana salladı, "Takuyu'da kaybettik..." diye iç geçirdi. Taku gülümsedi,
"Onun için herşeyi yapacağım. Sonsuza kadar."

İce Snake Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin