"S-SEN DE KİMSİN?!" diye sordu endişheli bir şekilde, en yakın arkadaşı tam karşısında buz kesilmişti. Korkudan titiyrodu, ve arkasındaki şey....her ne ise bir anda buradan yok olmasını diledi.
"Ben...Kim miyim? Ben senin artık en yakın arkadaşınım."
Dedi ve Yavaşca Raion'un önüne geçti, botlarındaki yüksek topuk her adımında odanın içinde yankı yapıyordu.
Raion, O'nu görünce ağzı bir karış açık kaldı, göz bebekleri minicik oldu, kalbi neredeyse duracak gibi atıyordu.
Geçen sefer gördüğü yaratık...tam karşısında ona gülümsüyordu. Cam mavisi upuzun saçları siyah uzun botlarına kadar uzanıyordu. Neredeyse baştan aşağı sipsiyah giyinmişti. Uzun tırnaklarına birbirine geçirmişti, hele ki kıpkırmızı gözleri ve ağzı kulaklarına varacak şekilde gülümsemesi ödünün patlamasına neden oluyordu. Bir an hiç birşey söyleyemedi.
Donmamıştı ama haraket edemiyordu. Şu an da öleceğini düşündü.
Zorla da olsa bir kaç kelime konuşmaya çalıştı,
"B-beni ö-öldürme, b-beni öldürme." sesi yalvarırcasına çıkmıştı, şimdi farkına vardı ki bunu Lee'ye söylemek mantıklı bir fikir değildi. Buraya geldiği için kendine lanetler yağdırıyordu. O biraz daha Raion'a yaklaştı. Tırnağını tam anlına doğru uzattı ve hafifce dokundu.
Raion'un kalbi dışarı çıkacak gibi atıyor ve nutku tutuluyordu.
"Seni öldürmek mi?" keskin bir kahkaha attı, sesi biraz da çığlığı andırıyordu, "Hayır hayır....ben senin ebedi arkadaşınım."
Keskin, kan kırmızısı gözleri Raion'un üzerine dikilmişti
"B-benden ne istiyorsun?"
O tekrar bir kahkaha attı,
"Sen gerçekten komiksin." Raion, hala kıpkırdayamıyordu, etrafı hafif bir sis sarmaya başladı.
"Ben sadece bana güvenmeni istiyorum."
Raion duyduğu şey karşısında şoka uğradı resmen, kesinlikle kendisi ile dalga geçiyordu.
"Hoş başka kime güveneceksin ki? Değil mi....Raion?"
Raion artık haraket edebiliyordu,
"Adımı nereden biliyorsun?! S-sen bir canavarsın!" diye ağazı çıktığı kadar bağırdı.
"Ben bir canavar mıyım?" bir kahkaha ardından ekledi, "canavar olan sensin." dedi.
"Sen, sen gerçekten bu zavallı insanın senin güçlerini anlayabileceğini düşünüyormusun?" dedi Lee'yi işaret ederek.
Raion bir an düşündü,
"Sen....güçlerini gösterdiğinde sana canavarmışsın gibi bakacaktı."
Raion'a her geçen dakka daha çok yaklaşıyor ve ağzından çıkan her harf duvarlarda yankı yapıyordu.
Sis iyice etrafı sarmıştı.
"B-bu doğru olsa bile sana neden güvenecekmişim?" diye sordu, kaşlarını çatarak (Y:N: bu ne özgüven yarabbi :D)
Raion'un bu tavrı hoşuna gitmişti, "başka güvenecek kimsen kalmadığı için." dedi ve kahkaha attı.
Her ne kadar acı olsa da haklıydı. Şuracıkta ölse kimse birşey yapamayacaktı.
"Hiç kimse....herkes kefaretinin bedelini ödeyecekken sen hiç kimseye güvenemeyeceksin....Onlara güvenme. Asla güvenme."
Raion bir an durakladı, ne oluyordu ona?! haklıydı işte güvenebileceği kimse yoktu, kendine bile güvenemezken az daha en yakın arkadaşına hiç bilmediği güçlerini açıklayacaktı.
"B-benden ne istiyorsun?!" diye sordu güçlü görünmeye çalışarak. O bir anda dizlerinin üstüne çökerek Raion'a elini uzattı,
"Benim Efendim olmanı."
Raion bu sözlerin gerçeklik payını bilmiyordu ama şu an da....kime güvenebilirdi ki? Elini O'nun eline uzattı, O bir anda Raion'un elini sıkıca sardı. Koskoca bir kahkaha patlattı, ardından Raion'un gözbebekleri kıpkırmızı oldu.*****
"Ashi!!!!! Ben geldimmmmm!!!!" diye bir anda üstüne atladı Sanny.
"S-sanny? Senin burada ne işin var?" diye sordu Ashi şaşkınlıkla. Sanny, hemen Ashi'nin üstünden kalktı.
Ashi üstünü düzlettikten Sonra kaşları çatık bir şekilde Sanny'e baktı.
Sanny her zaman ki gibi gülümsüyordu, elindeki dergileri ve şöförünün arbadan indirdiği bavulları gösterdi.
"Bu gün....bizim beraber geçireceğimiz ilk gün. Hem ben gelmeden aramıştım." diye savundu kendini, Ashi bir anda kafasını Albert'e çevirdi,
"Üzgünüm efendim, söylemeyi unuttum. Lady Sanny bundan tam bir saat önce aramıştı ve ben de bu gün herhangi bir işiniz olmadığını söylemiştim. Benim hatam üzgünüm." dedi ve başını öne eğdi. Ashi, kardeşinin arkasından gitmesi gerektiğini Düşündü.
"Üzgünüm Sanny, bu gün işlerim var. Önemli işler."
Sanny olduğu yerde tepinmeye başladı,
"Hayır hayır! Ben bu gün için o kadar Hazırlandım. Hayır , hiçbir bahane istemiyorum!" diye söyelenerek içeriye doğru yürümeye başladı.
"Sa....." Ashi gözlerini kıstı, bütün günü bu aptalla geçirmek yerine açlar kampına gitmeyi yeğelerdi.
"Efendim üzgünüm." Ashi başını salladı,
"....Albert bir daha olmasın lütfen. Ben Sanny ile nazikçe konuşacağım zaten. Raiob geri döndüğünde bana haber ver lütfen ayrıca Lord Lee'nin malikhanesini arayıp Raion'un bir an önce gelmesini söyle." Albert başı ile onayladı.
Ashi, yapacak birşey olmadığından Sanny'nin peşinden gitti. Onun ile arkadaş olduğuna pişman olmuştu hoş son pişmanlık neye yarar? Derin bir iç çekip koridorda yürümeye başladı. Bir anda kalbine bıçak saplanırmış gibi acı hissetti ve dizlerinin üstüne çöktü ellerinden destek alarak yere düşmemeye çalıştı ki yere damla damla kan düşmeye başladı. Tam elini yüzüne götürecekti ki yere yığıldı, mavi gözleri karanlığa bürünmeden önce gördüğü son şey Raion'un kan kırmızısı gözleriydi.******
"At...! Bana at topu hadi!" diye söylendi Alex ardından Hızla Androw'un önüne geçerek baskte topunu aldığı gibi potaya koştu, hızla geriledi ve topu fileye attı.
"Evet! 25_20 biz kazandık." diye sevindi, "hadi ama..ben bırakıyorum dostum." kendi kendine Söylendi Androw.
Herkes kendi arasında konuşmaya devam ediyordu,
"Hey kaptan." diye bağırarak Nei'nin yanına doğru ilerlemey başladı Alex. Nei, sahanın dışında bankta oturuyordu.
"Senin neyin var bugün?" diye sordu Şaşkınlıkla, "maça bile dahil olmadın." haklıydı, Nei basketbol başkanı olmasına rağmen bu gün baya dalgındı.
"Y-yok iyiyim ben." dedi, Alex buna inanmadı. Elindeki şişedeki suyu bitirdikten sonra Nei'nin yanına oturdu.
"Hadi ama, ne olduğunu anlatacak mısın?" diye sordu, Nei Alex'e baktı,"yok birşey Alex, sadece bu gün biraz dalgınım."
Dedi,
"Neden?" diye üsteledi Alex, bunun nedenini cidden merak ettmişti, tanışalı daha bir hafta olsa bile bu gün diğer günelerden daha farklı idi.
"Yok birşey dostum, birini düşüüyordum sadece." Alex pis pis sırıttı, "Ooo bizim kaptan ilk haftadan gönlünü birine mi kaptırdı."
Nei gülümsedi, hafif kızarmıştı aklına Ashi'nin ona bakışları geldi ve gözleri..evet o okyanus mavisi gözleri.
"Kaptan aşık olmuş." diye takıldı Alex. Nei Alex'in kafasına hafifce vurdu, "hadi hadi maç yeniden başlıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İce Snake
FantasyGüçlü olmak için neleri feda edebilirsin? Hastania ailesinde nesilden nesile geçen ,"buzu" kontrol edebilme yeteneği bulunmaktadır. Fakat aile bireyinin bu gücü elde edebilmesi için trajedik bir olay yaşaması gerekmetedir. Ashi, Hastania ailesinin...