"Ashi...." hızla Ashi'nin yanına eğildi, ve onu tuttu. Ashi hafifce kafasını kaldırdı, gözleri çok yorgun görünüyordu, yüzünde karşık bir ifade vardı, "s-sonunda..." diyebildi, başın dönüyordu ama sonunda onu bulduğuna sevinmişti, aynı zamanda herşeyi bir başkasına analatacağı gerçeği zoruna gitmiyor değildi.
Taku, Ashi'nin gözlerine baktı, o kadar masum ve tatlıydı ki, dün gece onu bırakıp gittiği için kendine yeniden lanetler yağdırdı. Yavaşca Ashi'nin kalkmasına yardım etti. Ashi'nin hedeflediği banka oturdular. Rüzgar hafifce eserken Taku bir an bile gözlerini Ashi'den ayırmıyordu. Dün gördükleri içini korkutsa da Ashi'yi görünce herşey bitmişti, düşünceleri sıfırlanmış gibiydi. Kendini toparladı, bu derin sessizliği bozmanın zamanı gelmişti.
"Ashi...iyi misin?" diye sordu Taku, Ashi ona baktı. Evet anlamında kafasını salladı, ama iyi olmadığını gözlerine bakarak bile anlayabilirdi insan.
"Taku, dün gece gördüklerin..." Ashi cümlemesini tamalamadan Taku araya girdi.
"Şu an önemli olan bu değil, şu an önemli olan sensin. Gerçekten iyi olduğuna eminmisin?" elleriyle kahküllerini geriye atarak sargıya baktı, Ashi bundan rahatsız olmuştu, ilk defa tanımadığı bir erkek ona değiyordu. Hemen kendini geriye çekti, Taku bunu fark etti.
"bence bir doktora gitmeliyiz." dedi Taku, ekledi , " hatta şimdi. Hadi." dedi karaklılıkla. Tam ayaklanmışken Ashi onu durdurdu.
"Hayır , lütfen." dedi Ashi, Taku tekrar oturdu.
"Ama sen iyi değilsin Ashi, başın..tanrım tanrım! Dün gece..gitmeseydim ve sana yardım etseydim..." diye iç geçirdi. Ne büyük pişmanlıktı bu...sevdiğinden kaçmak. Ashi, Taku'nun gerçekten buna üzüldüğünü garipsedi, çünkü sabahtan beri onu tek bir neden ile arıyordu. 'Kimseye anlatmadan kendisinden duymasını' insanları anlamakta zorluk çekiyordu? Kim, birisini kendinden ve korkularından çok önemserdi ki? Kim...aslında bu soruya kalbinden bir cevap buldu...kalbinin derinliklerinden. Neyse, pekte önemli değildi.
"Önemli değil, gitmekte haklıydın, kim olsa giderdi."
Ashi Hala kendisini aynı görüyordu diğer insanlarla aynı, hoş ne farkı vardı Ki? Hele ki dün geceden sonra.
"Lütfen açıklamama izin ver." dedi Ashi, Taku'ya bakamıyordu çünkü daha önce hiç kimse onu görmemişti, o halde.
Taku derin bir nefes aldı.
"Son zamanlarda...bana garip şeyler oluyor. Kendim de açıklayamıyorum." sağ elindeki siyah deri eldiveni çıkarttı, ve avcunu açtı. Mavi bir daire vardı. "Bu garip işaretle başladı herşey."
Taku tam avcuna dokunacaktı ki eldiveni hızla geri giydi, "b-ben korkuyorum..." durakladı, gözlerini kısarak yerde ki taşların arasındaki çatlakta zar zor hayat bulmuş çimene odaklandı, devam etti "Dün sen gelmeden önce garip hissetmeye başladım, yani korku ve endişhe içindeydim. Bana neler olduğunu bilmiyordum ve aynaya baktıkca olaylar daha da korkunç oluyordu. Evdeki kimse...bu korkunç görüntüyü görmesin diye...bahçeye çıkmıştım...." yalan'ı profosyenel bir şekilde devam ettiriyordu Ashi, Taku ise Ashi'nin ağzından çıkan her kelimeyi büyük bir dikkatle dinliyordu.
"....ve sonra birden herşey raydan çıktı, duygularım....birbirine girdi, alt üst oldu ve herşey donmaya başladı." gözlerini sıkıca kapattı. Birine yalan söylemek....çok kötü bir histi. Taku, tam şu anda destek olmak için Ashi'ye sarılmak istedi. Ama, bundan hoşnut olmazdı, hiç araya girmeden Ashi'yi dinlemeye devam etti.
"Çok korkmuştum ve ne yapacağımı bilmiyordum bir de herşey üstüne sen gelince...."
Derin bir nefes aldı, sanki olan herşey gerçekmiş gibi canlandırıyordu. Taku'ya baktı, "ne yapacağımı bilemedim ve korktum. Seni korkuttuysam...." inandırıcı olması için gözlerine bakıyordu. Taku olan herşeyi anlamıştı ama garip geliyordu. "Özür dilerim."
Taku'nun kafasında bir sürü soru vardı ama Ashi ona üzgün bir şekilde bakınca onu daha fazla üzmek istemedi ve kocaman bir gülümseme kondurdu yüzüne. "Üzülmene gerek yok." dedi, ardından Ashi'nin iki elini de avcunun içine aldı, "bu , bu kötü birşey değil ki? Sen özelsin, neden üzülüyorsun ki?" Ashi, Taku'nun kendisine moral vermeye çalışmasını anlıyordu.
"Benim, anlamadığım birşey var." dedi, Taku durakaladı. Eğer aklında ki soruyu sorarsa paçasını nasıl kurtaracağını merak ediyordu.
"Senin dün akşam bizim evde ne işin vardı?"
Taku bu soruyla mors oldu. İçindeki ses 'hadi yiyorsa açıkla' diyordu. "Ha...o mu. Şey ya..aman neyse konumuz bu mu değil mi?" saf saf gülümsüyordu, Ashi tam konuşcaktı ki durakladı.
İkisinde gözleri birden ellerine kaydı. Ashi'nin elleri Taku'nun avuçları içindeydi. İkiside hızla elllerini geri çektiler. Gözlerini birbirlerinden kaçırıyorlardı.
"E-ee senin anlın nasıl oldu hala acıyor mu?" diye sordu Taku, konuyu değistirmek için. Kafasını çevirdiği anda Ashi'nin bile hafifce kızardığını fark etti.
"İ-iyi. Ben artık gideyim. Zaten dinlenmeliyim."
Dedi ve ayaklandı, bir an önce oradan ayrılmalıydı garip hissetmeye başlamıştı.
"Biryerler de birşeyler içseydik?" diye sordu elini başının arkasına koryarak ama Ashi ona ters ters bakınca hemen toparladı,
"O zaman eve kadar eşlik edeyim."
"Albert 'e haber vereceğim o gelecek gerek yok."
"O zaman arabaya kadar eşlik edeyim" diyerek şansını zorladı. Ashi kaçışı olmadığını anlayınca derin bir of çekti, Taku'nun aksine kafasında zafer müzikleri çalıyordu. Sabah herşey bu kadar anlamsızken şimdi herşey baya değişmişti. Parkın çıkışına doğru Ashi'nin yanında yürürken yüzündeki gülümsemenin tarifi yoktu. Ashi, hala Taku'nun aptal olduğunu düşünüyordu.******
"Bak Elly, görebiliyormusun?" dedi Arabanın camından park'ı işaret etti. Bayan Elly hemen kafasını uzatmaya çalışınca Bay Hasima engel oldu, güneş gözlüklerine çıkartarak karısına baktı. "Elly! Onlara gözükmemeliyiz camdan bak sadece." Bayan Elly başıyla onaylayıp yavaşca camdan baktı. "Ah....Hasim tıpkı çifte kumrular gibiler değil mi?" diye sordu Bayan Elly, Hayranlıkla kızına ve yanında oturan kızıl saçlı çocuğa bakıyordu.
"Hayatım....çocuk da pek yakışıklı. Albert'e haber verelim de kim olduğunu öğrenelim."
Bay Hasima derin bir iç çekti. Ashi, değil bir erkek ile yan yana oturmak karşı cinsten biri ile konuşmuyordu bile. "Dur daha birşey yok ortada ama.." bayan Elly bay Hasima'ya döndü. "Saçmalama Hasima! Kızımızın karşı cinsle ilk teması bu, bu fırsatı kaçırmamalıyız!"
Bay Hasima tekrar kızına baktı. Yıllar sonra, ilk defa kızları için iyi birşeyler yapmaya çalışıyorlardı. Hoş...yıllar sonra kızlarına ilk defa kızlarıymış gibi davranmaya çalışıyorlardı.
Sırf ona normal bir hayat verebilmek için okula göndermişlerdi.
"Hasima buraya geliyorlar, hadi gidelim."
Hızla şöföre gitnelerini söylerken bay Hasima, son kez çıkışa doğru yürüyen kızı ile yanındaki çocuğa baktı. Çocuk gayet mutluydu ve Ashi'ye bakıyordu. Bu bakışlardan bile bay Hasima , çocuğun kızına karşı birşeyeler hissetiğini anlayabiliyordu. Hafifce gülümsedi, 'demek ki benim sert kızımı da sevecek birisi varmış' diye düşündü.*****
Raion okuldan hızla ayrıldı, tenefüs olması umurunda bile değildi. Ellerini cebine koyarak yürümeye devam etti. Bu koskoca şehirde konuşacağı ve ya karşılaşmak isteyeceği bir kişi bile yoktu.
Sokaklarda milyonlarca farklı insan ve milyonlarca farklı yüz varken hiç kimse samimi gelmiyordu.
Ablasının. 'Ben her zaman senin yanında olacağım' sözü aklına geldi. "Neredesin? En ihtiyacım olduğu zaman..." dedi fısıldayarak. Rüzgar hafifce esiyordu, kaşlarını çattı. Etrafında bu kadar insan varken nasıl yanlız kalıyordu? Eskisi kadar mutlu değildi artık, parlak bir gelecek düşünmüyordu. Arkadaşlarını, ve ya ailesini düşünmüyordu. Güçlerini öğrendiğinden beri bütün vücudunu yanlızlık sarmıştı.
İyi mi yoksa kötümü bilmiyordu.
Bu garip hislerle beraber gördüğü ilk banka oturdu. Dirseklerini dizlerine dayıyarak başını öne eğdi.
"Hey neden üzgünsün?" diye sordu bir ses, ince ve nazik bir şekilde.
Raion kafasını kaldırınca tam yanında dizlerini göğüslerine kadar çekmiş gülümseyerek kendisine bakıyordu.
Onun gülümsemesi Raion'u da gülümsetti.
"Seni gülümsettiğime sevindim."
Raion kızın ela gözlerine baktı.
"Sen de kimsin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İce Snake
FantasyGüçlü olmak için neleri feda edebilirsin? Hastania ailesinde nesilden nesile geçen ,"buzu" kontrol edebilme yeteneği bulunmaktadır. Fakat aile bireyinin bu gücü elde edebilmesi için trajedik bir olay yaşaması gerekmetedir. Ashi, Hastania ailesinin...